28 Ocak 2017 23:50

Trumpçılar umut ve artan stresle bekliyor, ama...

Trumpçılar umut ve artan stresle bekliyor, ama...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Donald Trump’ın militan savunucuları dışındaki destekçileri, onun seçim kampanyasındaki göçmenler, Meksika sınırına duvar örmek, İslamcılar ve İslam dünyasına ilişkin söylemlerini, “Bunlar kimi aşırı muhafazakar çevreleri etkileme, onların oyunu almak için söylenen sözler” olduğunu iddia ediyorlardı.

Ama Obama’dan görevi devraldığı günün ertesinde Trump Meksika sınırına duvar örülmesi kararnamesini imzaladı; bu duvarın parasını Meksika’dan alacağını da Meksika hükümetini aşağılayacak biçimde ilan etti. Burada da kalmadı ve Trump tutumunu “Parayı ödemeyeceklerse, Meksika Cumhurbaşkanının ABD’yi ziyarete  gelmesine gerek yok” diyecek kadar ileri götürdü.

Dahası “göçmenlik vizesi” almayı zorlaştıran kararlar da alan Trump, Irak, İran, Suriye’nin de içinde bulunduğu 7 İslam ülkesinin vatandaşlarının ABD’ye giriş vizelerini iptal etti. Yani bu ülkelerden hiç kimse ABD’ye giremeyecek! Özel olarak da Suriyeli göçmenlerin ABD’ye girişleri tamamen yasaklandı.

Trump, daha Obama’dan koltuğu devralmasının üstünden bir hafta geçmeden, CİA’nın “su işkencesi”nin “yararlı” olduğunu da açıkça ilan etti ve diğer ülkelerdeki gizli CİA hapishanelerinin yeniden açılacağını duyurdu.

Trump tarafından, Birlemiş Milletler Daimi Temsilcisi olarak atanan Nikki Haley, Trump yönetiminin dış politikasını özetledi: “Artık daha çok değil, daha zeki çalışmakla ilgileneceğiz. Müttefiklerimize arka çıkacağız, müttefiklerin de bize arka çıkmasını bekliyoruz. Arkamızda olmayanların da isimlerini alacağız ve buna uygun olarak yanıt vereceğiz. Şimdi güç zamanı, eylem zamanı, iş bitirme zamanı!” diyerek, Trump pervasızlığını BM düzeyine taşıdı.

TRUMP SEVİCİLERDE SES YOK!  

Trump’ın en sevildiği hatta “Godot” gibi beklendiği ülke Türkiye idi. Obama ile “Fethullah Gülen’in iadesi”, Suriye ve Irak politikası başta olmak üzere dış politikasında sorunlar yaşayan Erdoğan-AKP Hükümeti, Trump’la bunun değişeceğini umarak bekliyordu. Hâlâ da bekliyor elbette!

Öyle ki, gün boyu her vesileyle İslamofobi üstünden din istismarcılığı ve din ayırımcılığı yapan en üst makamlardan politika erbabı, Trump’ın İslam ve İslam ülkeleri konusunda hiçbir platformda kabul edilmeyecek söylemlerini duymazdan geldiler. Daha da ileri gidip, “Yok canım öyle demek istemedi, seçimde böyle şeyler söylenir” deyip Trump savunuculuğuna soyundular.

Şimdi Trump, söylediklerinin seçim propagandasının şehvetiyle söylenmediğini, Meksika sınırına duvar örecek kadar yabancı ve göçmen düşmanı oluğunu, İslamofobiyi kimi gayriresmi çevrelerin söylemi olmaktan çıkarıp kimi İslam ülkelerinin vatandaşlarına ABD’nin kapısının tümüyle kapatılması gibi, yakın tarihte görülmemiş bir uygulamayı devreye sokarak, Müslümanların önüne vize duvarı örmeye kadar götürmüştür.

Ne var ki “Dünya beşten büyüktür diyerek” meydanlardaki kalabalıkları coşturan, Avrupa ülkelerinin temsilcilerini ottan çöpten nedenlerle aşağılayıp hırpalamayı bir iç politika malzemesine dönüştürenler, Trump’ın İslam ülkelerine ABD’yi yasaklamaya varan İslamofobiciliğine bir ses bir nefes çıkarmıyorlar. Dahası, “Trump bizimle görüşürse şunları söyleyeceğiz” gibi tartışmalar açarak, Trump’tan randevu bekliyorlar.

Hele de Trump’ın BM Temsilcisi Haley’in “Müttefiklerimizi kollayacağız. Onların da bizi kollaması gerekir. Bizi kollayanı biz de kollayacağız. Aksi halde kara listeye alacağız” diyerek, “müttefiklerini” de tehdit eden bir dış politika çıtası ilan etmesi her ülkedeki Trumpçıların olduğu gibi bizdeki Trumpçıların manevra yapmasını da zorlaştırmıştır.

Trump yeni kararnameler imzaladıkça Türkiye’nin Trump beklenticileri arasındaki “stres” artıyor, ama umutlarını henüz kesmiş değiller!

TRUMP’LA GÖRÜŞEN THERESA MAY TÜRKİYE’DE

“Fethullah Gülen’in iadesi” ve Suriye politikasında muhtemel tutumunun ne olacağı henüz tam belli olmasa da Trump’ın bu başlıca konularda Erdoğan-AKP Hükümetinin beklentilerini pek karşılamayacağı artık belli olmuştur. Hatta bu konuda Trump’ın son getirdiği anayasa taslağı üstünden Rusya’yla uzlaşmayı tercih etmesinin yüksek ihtimal olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Ki, bu da Türkiye’deki Trumpçıların günü kurtaran açıklamalarla günü bile kurtarmalarının kolay olmayacağını göstermektedir.

Önceki gün Trump’la Washington’da görüşen ilk yabancı (ABD için İngiltere ne kadar yabancıysa o kadar yabancı olan) lider olan İngiltere Başbakanı Theresa May’in dün Ankara’ya gelmesi de elbette ilginçtir.

AB’ye de bir meydan okuma üslubu içinde yaptığı ziyarette Theresa May, Trump’a (Her halde Rusya ile ilgili söyledikleri konusunda uyardıktan sonra), “Dünyayı birlikte yönetelim” demiş!

May’in bu teklifinin özeti; “İngiliz diplomasisinin birikimiyle ABD’nin gücünü birleştirelim ve dünyayı birlikte yönetelim” demektir. Muhtemelen de Trump, bu en stratejik “ana” müttefikine, “Elbette Theresa bu iyi olur” demiştir!

Theresa May ziyaretinin nedeni bir yanıyla elbette Türkiye ve İngiltere arasındaki ilişkilerdir ama öte yandan bu ziyaretin, Trump’tan beklentiler konusunda, Türkiye’ye yakın stratejik ortak tarafından “ayar verilmesi” ziyareti olarak görülmesi de yanlış olmaz!

May’in hangi mesajının ne anlama geldiğini, hiç olmazsa ipuçlarını, bugün yarın göreceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...