Sindirmek için her yolu deneyecekler!
Fotoğraf: Envato
"Hayır mı evet mi?” tartışmasının başlamasıyla, Erdoğan-AKP Hükümetinin ve AKP’nin nasıl bir kampanya yürüteceğinin ipuçları da ortaya çıktı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, referandumdan “evet” çıkması ile “terör” arasında bağ kurarak, “Referandumda ‘evet’ çıktıktan sonra, terör örgütleri sesi soluğu çıkmayan noktaya gelir” diyerek, nasıl bir “kara propaganda” hazırlığında olduklarını gösterdi.
Kılıçdaroğlu, Kurtulmuş’un bu iddiasının arkasındaki tehdide işaret ederek; “Bu, ‘Şu anda terörü biz destekliyoruz’un itirafıdır. Yani sürekli terörü besliyoruz, terör örgütlerine göz yumuyoruz. İnsanlar ölüyor, insanlar katlediliyor. ‘Eğer bizi seçerseniz, başkanlık rejimini, tek adam rejimini getirirseniz terör bitecek’ anlamına geliyor. Bu itiraftır. Bu çok talihsiz bir itiraftır. Eğer gerçekten olay böyleyse bugünkü terörün kaynağı bu hükümettir” açıklamasında bulundu.
Kılıçdaoroğlu’nun eleştirileri karşısında Kurtulmuş, sözlerinin bir soruya karşılık olduğu ve çarpıtıldığını ileri sürerek, “Bu sözlerden bunu anlayan muhalefetin vay haline!” gibi demagojik bir yanıtla durumu geçiştirmeye kalktıysa da ortada bir tehdit ve şantaj olduğu da apaçıktır.
Çünkü AKP, kendi ayaklarının altındaki toprağın kaydığını ne zaman fark etse; “tehdit” dahil hiç bir aracı kullanmaktan geri durmamıştır. Nitekim 1 Kasım seçimleri öncesinde bölge halkını, “Eğer seçimi AKP kazanmazsa, ‘beyaz Toroslar’ın yine sahneye çıkacağı” ile tehdit etmeye kadar götürmüşlerdi. Şimdi ise; “evet’ çıkarsa terörün sesi, soluğunun kesileceği”nden söz eden Kurtulmuş, “eğer ‘hayır’ çıkarsa terörün süreceğini” iddia etmekte, böylece vatandaşı, “ya terör ya evet” gibi “Kırk katır mı kırk satır mı” ikilemine sürükleyerek, “evet” dayatması yapmaktadır.
Onun içindir ki; HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “sandıktan ‘hayır’ çıkarsa bunu tanıyacağını” şimdiden açıklamasını istedi.
Çünkü, Cumhurbaşkanı, AKP’nin yenilgisiyle sonuçlanan 7 Haziran seçiminin sonucunu kabul etmeyerek ülkeyi -şimdi içinde bulunduğu- OHAL’le yönetilen, Sevr tehdidi, “beka” sorununu tartışan bir kaosa sürüklemeyi göze almıştı.
Bilgen, Cumhurbaşkanının, “Sandıktan ‘hayır’ çıkarsa bunu tanıyacağını şimdiden açıklamasını” isterken bu gerçeği anımsatmaktadır.
Öte yandan dün, “referandumda hayır’ diyeceğini açıklayan Kamu-Sen’i, 25 kişilik bir grup basarak, Genel Başkan İsmail Koncuk’u tehdit edip istifa etmesini istedi!
Yine son günlerde referandumda “hayır” diyeceğini açıklayan kişiler ve çeşitli siyasi çevrelerin stantlarının ve ‘hayır’ bildirisi dağıtanların polis tarafından engellendiğine dair haberler de gelmeye başladı.
Böylece, daha Cumhurbaşkanı Meclisten gelen düzenlemeyi imzalamadan, yani referandum süreci henüz resmen başlamadan, AKP ve MHP’nin başında olacağı, Hükümetin ve Cumhurbaşkanının da devletin imkanlarıyla katılacağı anlaşılan referandum kampanyasını her yolla baskılayacağı, kendi istedikleri sonucu almak için nelere başvuracaklarının ipuçları ortaya çıkmaya başladı.
Şimdiden ortaya çıkan ipuçları şunlardır:
- Gerçekleri ters yüz eden, 1 Kasım seçiminde olduğu gibi halkı “Terörün daha da azgınlaşması”yla tehdit eden bir kara propaganda yapmak,
- Sivil milisleri, yerel kontra güçleri devreye sokarak “hayır” diyen kişilere, örgütlere, örgütlerin yöneticilerine karşı şiddet kullanarak onları sindirmek, referandum ortamını terörize etmek,
- ‘Hayır” çalışması yapan kişilerin, partilerin toplantılarını fiilen ya da “OHAL var” gerekçesiyle engellemek, “hayır” diyenlerin çalışmalarını sekteye uğratmak için polisi kullanmak, daha şu günlerde bile ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Mecliste bile “gizli oy” kuralını ihlal edenlerin, kaba kuvvet kullananların “sahada” neler yapacağını, ortamı terörize etmek, “hayır” diyenleri sindirmek için hangi yollara başvuracağını önümüzdeki günlerde elbette daha iyi göreceğiz. Ama ilk ortaya çıkan ipuçlarının, Hükümet Sözcüsünün bile daha ilk günden halkı “terörle” tehdit etmesi, Kamu-Sen’in basılması, “hayır” çalışması yapanların polis tarafından engellendiğine dair haberler, “Perşembenin gelişinin çarşambadan belli” olacağını gösteren belirtilerdir.
Ama şu da bir gerçek ki baskı, şiddet ya da devasa propaganda aygıtları da her zaman gerçeği saklamaya yetmez. Bu sefer gerçek öylesine sivrildi ki; devletin, hükümetin, büyük imkanları kullanması, yanı sıra sivil çeteleri ya da polis gücünü kullanması bile gerçeğin Türkiye’nin halklarından gizlenmesine yetmeyecektir. Bu sefer HAYIR kazanacaktır!
- Tek adam rejiminin fıtratında 'gönüllü ikna', özgürlük, adalet ve barış yoktur! 21 Nisan 2024 04:58
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05