Hükümet yine grev yasakladı, ama...
Fotoğraf: Envato
Dün sabah itibariyle, Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası (EMİS) üyesi patronlara ait 4 işletmede grev başladı.
Schneider Enerji, Schneider Elektrik, General Elektrik ve ABB’ye bağlı 13’ü fabrika olmak üzere 26 iş yerinde çalışan DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi 2 bin 200 işçi, yürütülen TİS görüşmelerinin uyuşmazlığa sürüklenmesi üzerine greve çıktı. Ancak, daha öğle olmadan Hükümet grevi yasakladı!
Gerekçe yine aynı: Grevin, milli güvenliği bozucu nitelikte olması!
EMİS’in temsilcileri, işçilerin en haklı taleplerine bile hayır diyerek, görüşmeleri adım adım uzlaşmazlığa sürüklemişti. Nitekim, grev aşamasına gelindiğinde de EMİS, başlıca büyük işletmelerde, “grev oylaması” isteyerek, son bir hamle yapmıştı. Ancak patron cephesinin bu hamlesini Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, “kapsam dışı personelin” desteğini de kazanarak, açık ara “greve evet” demiş; böylece patronların işçiye ve sendikasına kurduğu tuzağı bozup patrona vurulan bir yumruğa çevirmişti.
GREVİN ÖNEMİ ŞİMDİ DAHA DA ARTTI
Yani dün başlayan grev, bir sabah işçilerin kalkıp “Greve çıkalım”! diye başlattıkları bir grev değil, son bir yıla yayılan, ayak oyunları, hileler, işçileri bölmek için olmadık manevralar çeviren patronlara karşı verilen dişe diş mücadelenin sonunda çıkılan bir grevdir.
Dahası bu grev;
-Daha bu haftanın başında yine Birleşik Metal-İş üyesi Asil Çelik işçilerinin grevinin Hükümet tarafından yasaklanmasından sonra çıkılan bir grev olması nedeniyle,
-Bu yıl MESS’le ve Türk Metal bürokrasisiyle de önemli bir mücadeleye hazırlanan 150 bin metal işçisinin de gözü kulağının, şimdi bu greve çıkan 2 bin 200 işçide olması nedeniyle,
-2015 ocağında Birleşik Metal üyesi 16 bin işçinin grevini yasaklanmasının arkasından grevin sona ermesi yanı sıra, aynı yılın mayıs-haziranında kendi talepleri etrafında birleşen, fiili ve meşru bir mücadele hattına giren on binlerce metal işçisinin bir aya yaklaşan grev direnişlerle bezenen mücadelesinin dersleri ışığında dün başlayan 2 bin 200 metal işçisinin grevi ayrıca çok önemli bir grev karakteri kazanmıştı.
Ve grevi Hükümet yasakladı diye grevin önemi azalmış olmadı; tersine bu grev, işçilerin haklarını kullanma kararlılığını göstermesi gibi çok önemli özellik de kazandı.
Tabii grev sürdürülebilirse!
YASAĞA KARŞI ‘FİİLİ VE MEŞRU MÜCADELE’ ÇİZGİSİ
Kuşkusuz EMİS TİS görüşmelerini uzlaşmazlığa sürüklerken, Hükümetin bir greve izin vermeyeceği, grevin yasaklanacağı, böylece işçiler ve sendikalarının ya kendilerinin verdiği rakama razı olarak TİS’i imzalayacağı ya da Yüksek Hakem Kuruluna giderek, daha beterine razı olacağını var saymışlardır.
Ama işçiler de bunu bilerek greve kararını almışlardı. Son günlerde işletmelerden gelen işçi mektuplarında ve işçiler arasında yapılan haberlerden anlıyoruz ki metal işçileri de patronların bu hain planının farkındaydı. Nitekim Hükümetin grevi yasaklayacağı ihtimalini de dikkate alarak, “Eğer grevimiz yasaklanırsa, talepler etrafındaki birliğimizi daha da güçlendirerek, fiili ve meşru bir mücadele hattında birleşip biz grevimizi sürdüreceğiz” diyorlardı.
Yani metal işçileri bu sefer, patronlar ve Hükümetten gelecek yasak kararına karşı da hazırlıklı olarak greve çıkmışlardı.
BİRLEŞİK METAL-İŞ’İN TUTUMU ÖNEMLİ OLACAK
İşçiler ve gelişmeleri az çok izleyen herkesin tahmin ettiği gibi 2 bin 200 metal işçisinin grevi dün öğle saatlerinde Hükümet tarafından yasaklandı.
Burada kuşkusuz iki önemli şey söz konusu. Bunlardan birincisi Birleşik Metal yönetiminin grevin arkasında durup durmamasıdır. İkincisi ise; greve evet diyen, ‘Hükümet yasaklarsa biz de fiilen mücadeleyi sürdürürüz’ diyen işçilerin bu sözlerinin arkasında durup durmamalarıdır.
Daha hafta başında yine Birleşik Metal üyesi Asil Çelik işçilerinin grevi de yasaklanmıştı.
Hal bu olunca Hükümetin bu emek düşmanı işçi düşmanı politikasına karşı sınıfın, kendilerinin sendika olduğunu iddia eden tüm örgütlerin ortak tutum alması önemlidir. Çünkü bu yasaklama sadece 2 bin 200 metal işçisinin, sadece metal iş kolundaki işçilerin değil tüm sınıfın en temel hakkına saldırıdır.
Kuşkusuz burada birinci dereceden sorumlu olan Birleşik Metal-İş yönetimidir ve Birleşik Metal yönetimi, alınan grev kararının arkasında durur ve işçilerin birliğini sıklaştıran bir karar alabilirse, mücadelenin ilerlemesi için kendine düşen rolü önemli ölçüde oynamış olacaktır.
Aksi halde, 2015 ocağında oluğu gibi, Hükümetin yasağını emir telakki eden bir mevzi tutulursa, bu Birleşik Metal yönetimi için de savunulamaz bir durum ortaya çıkaracaktır.
Umalım ki Birleşik Metal yönetimi, grevi bitirmeden, işçilerle konuşarak ve işçilerin alacağı kararın arkasında kararlıkla duran bir tutum alsın!
Eğer Birleşik Metal böyle bir tutum takınırsa, sınıfın ileri kesimlerinden ve ilerici demokrat kamuoyundan yaygın bir destek kazanabilir. Koşullar bunun için uygundur.
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15