16 Ocak 2017 01:00

Sağlık

Sağlık

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gece yarısıydı… 02’yi geçiyordu mu ne?
Bana kalırsa zor yetiştik sağlık evine.
Soluk alamıyordum. Ara sıra alsam bile, göğsümü dolduramıyordum.

“Acil” de bir yatağa uzattılar. Hemen serum taktılar.
Sonra çiçeği burnunda bir doktor geldi. Onun isteğiyle bir görevli kan aldı.
Eşim bütün ilgisiyle bana yapılanları izliyordu. Onun yüzünden okuyordum yapılanların doğru olup olmadığını.

Ben ülkemin geri kalan yanını düşünüyordum.
Tarık Akan sırtında taşıyordu. Nasıl erişecekti bir sağlıkçıya?

Kan incelemesinin sonuçlarını inceleyen genç doktor,

             “Zatürree başlangıcı…”

Dedi. Sonra bir başkası geldi. Az daha deneyli gibi görünüyordu. Kalp uzmanıymış. Kuşkulanmışmış.

              “Siz bir de göğüs uzmanına görünün.”

Dedi.

83’ündeki bir kişiye “zatürree başlangıcı” demek yarı ölüm gibi gelir bana nedense. Besbelli yaşadıklarımdan… Antibiyotik iğneleri yazdılar…

Öğleye doğru gelen göğüs uzmanı zatürree değil dedi de bir derin soluk aldım. Ama siz benim onca saati nasıl geçirdiğimi düşünün…

               “Peki ne?”

               “Bence bir tür grip salgını… Domuz gribi olabilir. Bakanlık duyurdu az önce, salgın varmış.
               Antibiyotik alacaksınız ama iğne değil, haplar.”

Her iki burun deliklerimin derinlerinden salgı örneği aldılar. Dört beş gün sonra gene gelmem istendi.

İlginizi çekmiştir, paradan söz etmiyorum. Elbette ne denilirse bulup buluşturacaktık.
Düşünüyorum:

               Az gelirli ne yapacak? Ne yapıyor şimdilerde açlık sınırında yaşayan yüzde 50 miz…

Sağlık işlerimizin İstanbul’daki durumunu örnekledim. Ülkemin kuş uçmaz, kervan geçmez yörelerdeki durumu ya ?

Ben uzanmış, doktorun istediği kanımın alınmasını beklerken, görevlinin uyuya kalmasına neredeyse aldırmayacağım. Ülkemin insanlarının dörtte birinin yaşadığı büyük kentte durum buysa…

Uyanıp gelip, kan almak için elimin üzerideki damara iğneyi sokarken beceriksiz görevli ne yaptıysa, elimin üzerinde kan pıhtılaşması oldu. Eşim korktu. Bir arkadaşımızın annesini böyle yitirmiştik yakında. Buna benzer biçimde oluşan pıhtı gidip bir damarını tıkamıştı. Bir başkası gene bu nedenle haftalardır yoğun bakımda…

Ben ne denli şanslıydım, siz düşünün…

Bir de İstanbul’un dibinde bile olsanız, size içmek için su verilmeyecek bir yerde olduğunuzu düşünün.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa