13 Ocak 2017 01:18

'Kürtler 'hayır' diyecek!'

'Kürtler 'hayır' diyecek!'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülkede olup biten hakkında Kürt siyasetinin ne dediği epey bir süredir duyulmuyordu. Nasıl duyulsun; Kürt siyaseti bakımından önemli rolleri olan HDP ve DBP’den 10 bine yakın siyasetçinin yanı sıra bu iki partinin dört eş başkanının üçü (S. Demirtaş, F. Yüksekdağ ve S. Tuncel) hapisteler. Bundan olsa gerek dışarıdaki tek eş başkan-ki kendisi de yakın zaman önce hapisten çıktı- olan DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, son dönemdeki gelişmelere dair görüşlerini paylaşmak için Diyarbakır’da gazeteci-yazarlarla kahvaltılı toplantı düzenledi.

Kamuran Yüksek’in, Kürt hareketinin önümüzdeki sürece dair politikasının ne olduğu/ne olacağı sorusunun yanıtı bakımından önem taşıyan değerlendirmelerini birkaç başlık altında toplayarak aktaralım:

Demokratik siyasette ısrar edeceğiz: Yüksek, 4 bini DBP’li olmak üzere 10 bine yakın Kürt siyasetçinin içeride olduğunu vurgulayarak başladığı değerlendirmesinde bu tablonun yargı ve hapishanelerin, iktidarın siyasete müdahalesinin bir aracı haline getirilmesinin sonucu olduğuna dikkat çekti. İktidarın ölmek ve öldürmek dışında bir seçenek yokmuş gibi sürekli ölümü kutsamasını ve ‘şahadet’ propagandası yapmasını eleştiren Yüksek, “ölmek ve öldürmek dışında seçenekler var. Siyaset, müzakere, diyalog bunun için var. Biz her şeye rağmen demokratik siyasette ısrar edeceğiz” sözleriyle çözümü demokratik siyasette aramaya devam edecekleri mesajını verdi.

Tek adam rejiminin anayasasına ‘hayır’ diyoruz: Toplantıda ağırlıklı olarak mecliste tartışılan yeni anayasa konusuna değinen Yüksek, Türkiye’de bugün kadar bütün yasaların OHAL koşullarında yapıldığını ve son anayasa değişikliğinin de aynı koşullarda dayatıldığının altını çiziyor. Sonra da ilk anayasa olan 1921 anayasasının sonrakilerden daha demokratik olduğunu söyleyerek ekliyor: “Keşke bugün 1921 anayasası olsa!”

Devamında “kabaca karşıtlık siyaseti yapmak istemiyoruz” diyen Yüksek, “Mesele Türkiye’nin sorunlarını çözmekse, birlikte tartışmamız lazım. Ama bırakalım tartışmayı, bu sürecin muhatabı olan iki önemli partinin eş başkanları ve milletvekilleri tutuklu. Maalesef bugün yapılan tek kişiye göre rejim dayatmasıdır” diyor. Yüksek’in anayasa konusundaki önerileri ise, daha çok yerelleşme ve katılımcılık ekseninde-ki Kürt hareketinin daha önce de bu görüşleri dillendirdiği biliniyor. AKP iktidarına  “ başkanlığı ‘tepede çift başlılık olmaz’ diye savunuyorsunuz da yerellerde niye bu çift başlılığı ortadan kaldırmıyorsunuz?” diye soran Yüksek, yerellerde geniş yetkileri olan tek bir seçilmişin (vali ya da belediye başkanı) ve tek bir meclisin olması gerektiğini söylüyor. Sonra da bir espri ile tamamlıyor: “Çift başlılığın ortadan kaldırılmasından bugün sizin yaptığınızı anlamıyoruz ama. Siz seçilmiş belediye başkanlarının yerine kendi vali-kaymakamlarınızı kayyım olarak atayarak sorunu çözmeye çalışıyorsunuz.” Yüksek, anayasa ile ilgili değerlendirmelerini “meclisten geçse bile bu tek adam rejimi dayatması referandumda onay almayacak. İstedikleri kadar anketler yapsınlar. Toplum referandumda AKP-Erdoğan’a ‘dur’ diyecek. En çok ‘hayır’ı da çözüm süreci bitirip büyük yıkımlarla karşı karşıya bıraktığı Kürt halkından alacak” sözleriyle tamamlıyor.

Kürt sorununu çatışma zemininden çıkartalım: Yüksek’in değerlendirmesinde önemli yer tutan konulardan biri de Kürt sorununun yeniden diyalog-müzakere ile çözülmesi zeminine dönülmesi çağrısı oldu. “Çözüm süreci askıya alındıktan sonra Türkiye daha iyi bir ülke mi oldu?” sorusunu soran Yüksek, Öcalan’ın kardeşiyle son görüşmesinde “ben hala masadayım. Bu sorunu 6 ayda çözebiliriz” sözlerini hatırlatarak bu çağrının kendileri bakımından önemini koruduğuna dikkat çekiyor.

Konuşmasında hükümet cephesinin Kürt sorununun ve her sorunun kaynağı olarak  “dış güçler”i göstermesine de değinen Yüksek, “Evet, dış güçlerin planları olabilir. Ama sen içeride ve dışarıda bu kadar müdahaleci bir siyaset izleyeceksin. Çatışma zeminini sürekli derinleştireceksin. Sonra da ‘kimse parmağını sokmasın’ diyeceksin. Bu mümkün değil. Dış güçlere sorunları kullanma fırsatı vermemek için sorunları içeride çözmek gerekiyor” diyor ve ardından da  ‘üst akıl’ söylemini esprili bir dille eleştiriyor: “Dün ‘üst akıl’ Rusya idi. Şimdi ABD. Yarın ABD ile anlaşınca da acaba üst akıl inler-cinler mi olacak?”

Zorlama muhataplıktan çözüm çıkmaz:  Yüksek, son olarak AKP-Erdoğan iktidarının bölgede Kürt sorunuyla ilgili yeni muhataplar oluşturma girişimlerini değerlendirdi. İktidarın aşiret reisleri ve din adamlarından muhatap yaratmaya çalışmasının sorunu çözmeyeceğinin altını çizen Yüksek, “çözüm konusunda nasıl bizim muhatabımız iktidar ve toplum ise, iktidarın muhatabı da Kürt halkının büyük çoğunluğunun desteğini alan bizleriz” diyor.  Sonra da ekliyor: “Yeni süreç başlatılsın, bugün muhatap yapılmaya çalışılan kesimler de sürece katılsın. Bizim buna itirazımız yok. Ancak gerçek muhatapları devre dışı bırakarak çözüm aramak süreci uzatıp acıları büyütmekten başka işe yaramaz.”

Özetle; Kürt hareketi demokratik siyasetin önünün açılmasını, diyalog-müzakere ile çözümü ve demokratik bir anayasa istiyor. Bugün iktidarın dayattığı tek adama dayalı rejimin anayasasına ise, ‘hayır’ diyor. Ancak Kürt siyasetinin sesinin böylesine baskılanıp engellendiği bugünlerde bu sesin tek adam rejimine ve savaş politikalarına karşı demokrasi ve barış isteyen diğer güçlerin sesiyle birleşmesi elbette büyük önem taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...