AKP’nin işi artık daha zor
Fotoğraf: Envato
Bugün seçim değerlendirmesi yapanlar, herhalde “AKP’nin yeni bir seçim zaferi”nden, “CHP’nin hayal kırıklığı” yaratmasından ve MHP’nin de barajı aşmış olmasından dolayı, oyları azalsa bile “kısmi başarısı”ndan söz edeceklerdir. Ve bolca, “Öyle olmasaydı böyle olurdu!” üstüne masa başı projeleri yine ortalıkta uçacaktır.
Kuşkusuz bu seçimin sonuçları, sermaye partileri arenasında rakamlar üstünden, çoğu spekülatif olan ama siyaset alanının yeniden şekillenmesinde etkili de olacak tartışmalar yapılacağından kuşku duyulamaz.
Tabii burada Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun 35 milletvekili çıkarmış olması da çok önemli bir başarıdır. (*) Hatta denebilir ki; bu seçimin en önemli yanı budur.
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun adaylarının bölge illerinde önceki seçimlere göre oylarını yükseltmiş ve AKP’nin bölgede hayli oy kaybına uğramış olmasının nedenleri de elbette tartışılacaktır. Bölgedeki kaybı AKP, batıda oylarını artırarak karşılamıştır. Bu artışta daha çok Saadet Partisi’nin yüzde 5, Demokrat Parti’nin yüzde 5, yine Genç Parti’nin yüzde 3 dolayındaki oylarının, en azından çoğunun AKP’ye gittiği, AKP’nin kayıplarını bu üç partiyi eriterek karşıladığı hatta artırdığı anlaşılmaktadır. Ki, bu gerçeği görmezden gelen yorumcuların AKP’ye övgüler yağdırması, “AKP’ye halkın teveccühü”nün artması yönünde değerlendirmeleri yanıltıcıdır.
Bu tartışmalar önümüzdeki günlerde de yapılacaktır. Ancak tartışılmayan bir gerçek var ki, o da; hangi partinin ne kadar oy almış olmasından bağımsız olarak, bu seçimin; Türkiye tarihindeki en önemli seçimlerden birisi olma özelliğini taşımasıdır. Çünkü bu seçim sonrasında sermaye güçleri ve partileri;
1) AKP ve öteki sermaye partileri, sistemlerini restore etmek üzere, yeni bir anayasa yapacaklarını ilan ederken, “başkanlık sistemi” de dâhil, sistemin kurumlarının yenilenmesi ve değiştirilmesi bakımından önemli hamleler yapmak ihtiyacındadır.
2) Öte yandan Kürt yığınlar, ulusal haklarını istemekte, “Kürt sorununun demokratik çözümünü” ertelenemez bir biçimde dayatmış bulunmaktadır. Bölgede Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun adaylarının oylarının atışına karşın AKP’nin büyük oy kaybına uğraması göz önüne alındığında; sorunun çözümünün aciliyeti daha da önem kazanmıştır. Bundan da önemlisi, 12 Haziran seçimi, bölge halkı nezdinde, önceki seçimlerden farklı olarak AKP’nin Kürt sorununun çözümü konusunda eskisi kadar bile inandırıcılığı kalmadığını göstermiştir.
3) Arap-İslam dünyasındaki isyanlar ve bu isyanlar karşısında Türkiye’nin NATO, ABD ve AB’nin sözcüsü durumuna düşmüş olması son derece önemli ve sıcak gelişmelere gebedir. Çünkü Suriye’ye müdahale eden bir Türkiye İran, Ürdün, Lübnan, Filistin’le karşı karşıya gelmek zorunda kalırken İsrail’le aynı safta olduğunu da gizleyemeyecektir. Bu yüzden önümüzdeki dönemde AKP’nin Yeni Osmanlıcılık üstünden yürütülen dış politikası, Kürt sorunu, laisizm sorunu, özgürlükler sorunu gibi yakıcı ve önemli olacaktır.
Toplam açısından bakıldığında Meclis’te AKP’nin kendi statüsünü devlet olarak (anayasal düzen) biçimlendirme (en başta başkanlık sistemi ve Anayasa konusunda) hayalinin önündeki engel ise sayısı 35’i bulan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun milletvekilleridir. Çünkü bu milletvekilleri, 550 milletvekili içinde 35 kişilik bir grup değil, ülkenin dinamik güçlerini arkasına almış bir gruptur. AKP, CHP ve MHP’nin milletvekili sayısı ne olursa olsun, önümüzdeki dönemde ülkenin kaderini belirleyecek olan bu grubun izleyeceği politika olacaktır.
Bu yüzden de AKP’nin kendi amaçlarına yürümesi bir önceki meclis bileşimine göre daha zor olacaktır.
Ve CHP’nin AKP’ye bir seçenek olamayacağı, ancak Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun AKP’nin (elbette öteki sermaye partilerinin de) karşısındaki tek seçenek olacağı bu seçimle pratikte de görülmüştür.
(*) Blok adayları sadece kırk dolayında ilde seçime katıldıkları için Blok’un oyları oran olarak elbette düşük gözükecektir. Bu yüzden Blok’un seçimdeki başarı ve başarısızlığından söz ederken seçime girilen ildeki oy oranları, daha çok da çıkarılan milletvekili sayısı açısından değerlendirilmesi
daha doğru olacaktır.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00