13 Ocak 2017 00:36

Üretim yok, transfer çok

Üretim yok, transfer çok

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kulüp yönetimleri, hazıra konarak hedefe ulaşma anlayışını öylesine içselleştirmişler ki, “üretmek”, “yetiştirmek”, “değiştirmek”, “geliştirmek” gibi kavramları neredeyse tamamen unutmuşa benziyorlar... Çaba sarf etmeden hazır olana el koyarak yükselme yaklaşımı, ganimet kültürünün genetik bir miras olarak benliklere işlediğinin bir göstergesi mi yoksa? Bu nedenle mi kulüpler kendilerini transfer döngüsünden kurtaramıyor ve sürekli olarak yeni transferlere ihtiyaçları varmış gibi hissediyorlar?

Kısa vadede başarı hedefleyen yöneticiler, denetimsiz ortamı fırsat bilip parayı har vurup harman savurur ve yaptıkları transferlerle taraftarın gönlünü hoş tutarken kulübün geleceğini hiç düşünmezler. Ta ki harcamalar altından kalkılamayacak miktara ulaşıp UEFA’dan uyarı ya da yaptırım kararı gelene kadar...

Yalan transfer haberleri üzerinden rant kovalayan medya da bu durumdan fazlasıyla memnundur. Her gün yeni isimlerin yer aldığı sayfalar dolusu uyduruk transfer haberi vererek fanatizmle hödükleşmiş taraftarlara sahte mutluluklar yaşatıp bunun maddi karşılığını alırlar...

Sezon öncesinde yüksek bedeller ödeyerek teknik direktör ve oyuncu transferleri yapılıp iddialı bir kadro oluşturulur. Bunu gerçekleştiren yöneticiler görevlerini yerine getirmiştir. Şimdi iş, sahada elde edilecek başarılardadır. Yani görevlerini yerine getirme sırası teknik direktör ve futbolculardadır... Ancak çok para harcamakla hedeflere ulaşmak arasında doğru bir orantı yoktur. Diğer bir deyişle para, başarının garantisi değildir. Yüksek harcamanın yarattığı yüksek beklenti çoğu zaman hayal kırıklığıyla sonuçlanır. Çünkü beklentinin üzerine inşa edildiği yapı hassastır, çürüktür. En fazla, günü kurtarmaya yarar...

Takım, sezonun ilk bölümü sonunda beklentilerin uzağında kalmışsa lige ara verilen bu dönemde hemen yeni transferler gündeme gelir. Çünkü takımdaki eksikliklerin, zayıflıkların, yanlışlıkların nasıl giderilebileceğine dair hiç kimsenin bilgiye dayalı fikri yoktur. Mevcut kadrodaki oyuncuları geliştirmekmiş, genç oyuncular yetiştirip takıma monte etmekmiş, eldeki oyunculara uygun yeni sistemler üretmekmiş, yeni çalışma yöntemleri ortaya koyarak oyuncuların verimini yükseltmekmiş, oyuncuları farklı biçimde kullanmakmış... Bunların hiçbiri akıllara bile gelmez. Varsa yoksa yeni transferlerle kadroyu takviye etmek... Zafiyetleri gidererek takımı yükselteceğine inanılan tek yol budur.

Yüksek ücretle takımın başına getirilen teknik direktörler de ellerinin altında pek çok kalburüstü oyuncu bulunmasına karşın hiç utanmadan, açgözlülükle yeni transfer listesini yöneticilerin eline tutuştururlar. Oysa sorunu içeriden çözme yeteneği bulunmayan ve çözüm adına sürekli olarak yeni oyuncu talep eden teknik direktörlerle varılacak yer bellidir. Kaderlerini tamamıyla takıma aldırdıkları pahalı oyuncuların performansına bağlayan bu tip teknik direktörlerin varlığı ile yokluğu arasındaki ne gibi fark olduğu da anlaşılmaz.

Ülkemizde futbol; yönetici, teknik adam, taraftar ve medya bağlamında ne yazık ki tamamen transfer merkezli bir uygulama mantığına sahip. Hazırcılıktan üreticiliğe geçilemediği sürece oyun, kalite ve değer yaratma anlamında en iyi ihtimalle yerinde saymaktan kurtulamayacaktır...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa