09 Ocak 2017 02:05

Rusya ve OHAL'le İstiklal Savaşı verilemez!..

Rusya ve OHAL'le İstiklal Savaşı verilemez!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Üst üste patlayan bombalar.. Baskınlarla otomatik tüfek taramaları.. Suikastler… Terör ülkeyi sarmış halde. “Kokteyl terör” deniyor. Birden fazla örgüt teröre başvuruyor. Tabii bir de “terör makinesi” var.

Terörün bu yükselişinin izlenen iç ve dış politikayla bağlantısı inkar edilecek gibi değil. Hak eşitsizliği ulusal içerikli terörün de kaynağı ve “terörü bitirme” politikasıyla birlikte radikalleşmeyi ve karşı terörü tırmandırıyor. Numan Beyin “baştan aşağı yanlış” dediği Suriye politikasıysa Türkiye’yi Suriyelileştirmiş durumda. Örnek: Reina katliamcısı Tacik asıllı Özbek terörist İstanbul senin Konya benim, cirit atıyor, yakalanamıyor; IŞİD örgütlülüğü tartışmasız. Nusra ve “FETÖ” de öyle.

Uzun süredir, önce “üst akıl”, giderek açıkça Batı ve özellikle ABD’nin adı verilerek, “Türkiye üzerinde oyun oynandığı” ileri sürülüyor. Ve bu tez tutmuş görünüyor: Adil Gür araştırmasına göre her 4 kişiden 3’ü “terör örgütlerinin arkasında başka bir gücün olduğunu” düşünüyor. Yurttaşların 4/5’i ise “teröre en fazla desteği ABD’nin verdiğine” inanıyor.

Haklılık payı yok mudur? Neden olmasın? Yalnızca Suriye değil, ama iç politika da dahil, neredeyse bütün bir dış politikada uyumsuzluk içinde olunan ABD ile sürtüşülüyor. Hele kendisiyle uzak ama Rusya ile yakın ilişkiler ve son Rus-Türk “ortak Suriye operasyonu”nun Amerika’yı kazdırmaması olanaksız. Ancak Sn. C.Bşk.’nından başlayarak “Türkiye’yi hedef alan oyun” tezinin işlenmesinin halkın inançları üzerindeki payı da tartışılır gibi değildir. Üstelik C.Bşk. “oyun tezgahçıları”na karşı “İstiklal Savaşı”ndan söz etmektedir:

“Bugün Türkiye yeni bir istiklâl mücadelesi içindedir. Bu mücadeleyi kazanırsak, 2023 hedeflerimize de ulaşacağız, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı da şekillendireceğiz. Kaybedersek, 100 yıl önce başarılamayan bir Sevr tezgâhı yeniden önümüze getirilecek.”

“Oyun” tartışmasına girmeyerek “İstiklal Savaşı” ele alınırsa… Evet, özellikle ABD ile bir problem yaşanmaktadır ve biz ABD ile “iyi ilişkileri” savunacak son kişi bile olamayız. ABD ile imtiyazlı bütün ikili ilişkilere son verilmeli, ikili anlaşmalar iptal edilmeli, örneğin İncirlik kapatılmalı ve NATO’dan çıkılmalıdır.

Ama “Amerikan oyunu” laflarına rağmen bunlar yapılmamaktadır.

Laf önemsiz değildir, yurtsever duygulara sahip halkı etkilemekte, milliyetçiliğin tırmanışına yol açmaktadır. Milli değer ve duyguların istismarı olarak milliyetçilik, son süreçte belki inançların istismarı olarak dincilikten bile güçlü bir dayanak oluşturucudur ve gerek iç gerek dış “düşmanlar” konu edilerek tırmandırılması ihmal edilmemektedir. Ancak hem siyasal ve askeri hem özellikle mali ve ticari ekonomik ilişkilerde sınırlamaya dahi gidilmemekte, tersine Trump’la “ilişkilerde düzelme” özlemi dile getirilmektedir.

Yine de “İstiklal Savaşı” denecekse…

Olanca yetersizliği ve antiemperyalizminin cılızlığına rağmen birincisine bakılmalıdır.

İlk olarak, İtalyan ve Fransızlarla öncelikle anlaşmalar yapılmış, ancak bunların koşulu bu ülkelerin işgale son vermeleri ve çekilmeleri olmuş; emperyalistler ve işbirlikçilerinin saldırı ve işgaline karşı bir başka emperyalistle el ele verilerek mücadele yürütülmesi akla bile gelmemiştir. Şimdi de emperyalist Rusya ile ele ele Batı ve Amerikan “oyunu” bozulamaz. Rusya ile birlikte milli değerlerin savunulması olanağı yoktur.

İkinci olarak, “İstiklal Savaşı” içeride yekvücut olmayı gerektirir; M. Kemal Kurtuluş Savaşı günlerinde ileride çatışacağı herkesle, Kürtler ve Alevilerle, başta Karabekir olmak üzere İslamcılarla dalaşmamıştır. TBMM Hükümeti kurmuş, Kürtlere muhtariyetten söz açmıştır. Şimdi de eğer ABD ile, Batı ile mücadele denecekse, bütün halkı birleştirmek şarttır. Ve bu, halktan on binlerce kişinin işine son verildiği, aralarında yüz elliye yakın gazeteci olan binlercesinin tutuklandığı, yüzlerce derneğin kapatıldığı… OHAL ve KHK’lerle olanaklı olmadığı gibi, kutuplaştırıcı ve tüm yetkiyi tek kişinin elinde toplamasına yönelik başkanlık zorlamasıyla hiç olanaklı değildir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...