06 Ocak 2017 00:48

Eski ve yeni yılın teorisi dolandırıcılık

Eski ve yeni yılın teorisi dolandırıcılık

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Giden yılları ve gelenleri, yaşadıklarımızı ve yaşayacaklarımızı nasıl anlayabiliriz? 2016 için çıkarımlarımız, 2017 yılı için öngörülerimiz neler olabilir?

Bugün daha çok 2017 öngörüleri, özellikle de yeni bloklaşmaların pratikteki olası ağır süreçlerini yazacaktım. Yeni yılın daha ilk saatindeki Reina saldırısının da küresel burjuvazi arasında yaşanan ve yaşanacak bu yeni bloklaşmaların, bunların doğurduğu gerilim ve çatışmaların bir parçası ve cephesi anlamına geldiği; Türk ve Ortadoğu burjuvazinin çıkarlarını biraz Avrasya’da bulmaya başladığı, bunun bir parçası olarak Reina saldırısının geldiği kanaatindeyim.
Türkiye; 1) Blok değişikliği veya gerilimleri, 2) Rejim değişikliği, 3) İktisadi sorunlar-paylaşım sorunları, 4) Bilim, eğitim ve kültürel sorunlar, yaşam biçimleri tartışmaları, daha genel olarak devlet-yurttaş ilişkileri sorunlarını iç içe ve giderek daha şiddetli yaşıyor.

2017 ileri mi geri mi olacak, sonuçta geçmişi de içinde barındıran geleceği şekillendirecek zor bir yıl olacak.

Emperyalizm, terör vb. biraz daha modern terimler de bunların daha tarihi kavramlaştırması mümkün mü? Bloklar da, rejimler de, bilim-eğitim-kültür-din-yaşam tarzları da, özgürlük-eşitlik ideası ve tartışmaları da dolandırıcılıkla, hırsızlık ve yalancılıkla ilişkili mi, iç içe mi, nasıl?

Yaşadıklarımızı Açıklayıcı Üst Kavram Dolandırıcılık: Esası Hırsızlık, Kandırmacası Yalancılık Olan Pratik Kutsal Blok

“Saldırgan düşman hep yağma, cinayet, tecavüz ve barbarlık uygular. Biz ise hep tanrı tarafından bahşedilmiş bir görevle, bir alınyazısıyla, kurbanlarımızı ıslah ederken, istemeye istemeye onların pazarlarını ele geçiririz; vahşi, ahmak ve paranoyak halkları uygarlaştırırken, şans eseri onların petrol kuyularına rastlayıveririz” (J. Flynn 1944, akt. Monbiot, 2001)
“Halk Bankası’nın 2.5 yıldır yöneticiliğini yapan birisiyim. (…) birçok şirket ile görüşmelerim olmuştur. Hizmet kalitesini artırmak gayemiz vardır. (…) rüşvet alma ya da verme kamu görevlisi olmadığım için söz konusu olamaz (…) menfaat temin de olmamıştır. (…) bazı teslimatlar olmuş ise de bunlar tamamen bağış niyetiyle ve hayırseverlik kastı ile olmuştur.  (…) Rıza Sarraf da hayırlara vesile olmak istediğini söyleyince o anda aklıma mezun olduğum Çorum Osmancık İmam Hatip Lisesi geldi. (…) Ancak teknik nedenlerle projeye başlayamadığımız için paraları kendi nezdinde tuttum. (…) bunun yanında Makedonya’da Uluslararası Balkan Üniversitesi mütevelli heyeti başkanı Hüseyin Bürge isimli İstanbul Milletvekilimiz “Türkiye’de bağış var. Makedonya’ya iletmekte zorluk çekiyoruz” deyip benden yardım istediler, oğlu olan C. B. vasıtasıyla 1 milyon 950 bin Euro’yu bana getirip teslim ettiler.” (…)  Rıza Sarraf isimli işadamı hayır yapmak istediğini söyledi. (…) Şu anda el konulan paranın 2 milyon Euro’su Balkan Üniversitesi için verilen paradır. Geri kalan para da İmam Hatip Lisesi için ayırdığımız paradır.” (17 Aralık sürecinde Halk Bankası Genel Müdürü S. Aslan’ın ifadelerinden)

Buradaki ana soru şu ki, değişim değeri ile 4-4,5 milyon avroluk değeri kim üretti? Kim el koyuyor, kime bağışlıyor, kim aracılık ediyor, nasıl haklılaştırıyor?
Yaşadığımız dünyada “hırsızlık” esası teşkil edip “yalancılık” onun zorunlu bir kandırmacasını oluşturuyor. DOLANDIRICILIK, hem hırsızlığı hem de yalancılığı bir terim altında çok iyi ifade ediyor.

En büyük dolandırıcılıkları ise “yasal kılıf”, “din-töre-gelenek kılıfı” altında meşrulaştırılanlar, “otoriteye bağlanıp yürütülenler” oluşturmaktadır. Klasik iktisat teorisi, kazancın onda dokuzunun ticaretten (serbest piyasadan) geçtiğini, kaynakların kıt olduğunu, dolayısıyla kendini gerçekleştirmek için bir diğerine ait olandan “girişim” yapıp alman gerektiğini anlatıyor (İslâmi bankacılık denen sistem “kâr payının” faiz olduğunu açıkça deşifre ediyor). Dahası “erkek kadına üstün yaratılıyor”, devlet büyüklerine biat etmek, sabır sebat gerekiyor.
Çözüme dair teori çok zor değilse de ana zorluk “mağara metaforunda” olduğu gibi, bireysel düzeyde dolandırıcılığın çok para ettiği bir sistemde dolandırıcılığa bulaşmadan ayakta kalabilmekte, yapısal düzeyde ise dolandırıcılık düzenini aşabilmektedir.
Cesaret yerine mevcuda uyarlanmanın en önemli sebebi ise vicdani eksiklik değil, mevcut nemadan (çalınandan) mahrum olma veya dolandırıcıların ödeteceği bedeli göze alamamadan gelmektedir.

Dolandırıcılığın pratiği hırsızlık ve yalancılığın birliğine dayanırken erdem ise gerçek-bilgi, adalet-eşitlik, cesaret-irade-dayanışmadan geçmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...