Eski ve yeni yılın teorisi dolandırıcılık
Fotoğraf: Envato
Giden yılları ve gelenleri, yaşadıklarımızı ve yaşayacaklarımızı nasıl anlayabiliriz? 2016 için çıkarımlarımız, 2017 yılı için öngörülerimiz neler olabilir?
Bugün daha çok 2017 öngörüleri, özellikle de yeni bloklaşmaların pratikteki olası ağır süreçlerini yazacaktım. Yeni yılın daha ilk saatindeki Reina saldırısının da küresel burjuvazi arasında yaşanan ve yaşanacak bu yeni bloklaşmaların, bunların doğurduğu gerilim ve çatışmaların bir parçası ve cephesi anlamına geldiği; Türk ve Ortadoğu burjuvazinin çıkarlarını biraz Avrasya’da bulmaya başladığı, bunun bir parçası olarak Reina saldırısının geldiği kanaatindeyim.
Türkiye; 1) Blok değişikliği veya gerilimleri, 2) Rejim değişikliği, 3) İktisadi sorunlar-paylaşım sorunları, 4) Bilim, eğitim ve kültürel sorunlar, yaşam biçimleri tartışmaları, daha genel olarak devlet-yurttaş ilişkileri sorunlarını iç içe ve giderek daha şiddetli yaşıyor.
2017 ileri mi geri mi olacak, sonuçta geçmişi de içinde barındıran geleceği şekillendirecek zor bir yıl olacak.
Emperyalizm, terör vb. biraz daha modern terimler de bunların daha tarihi kavramlaştırması mümkün mü? Bloklar da, rejimler de, bilim-eğitim-kültür-din-yaşam tarzları da, özgürlük-eşitlik ideası ve tartışmaları da dolandırıcılıkla, hırsızlık ve yalancılıkla ilişkili mi, iç içe mi, nasıl?
Yaşadıklarımızı Açıklayıcı Üst Kavram Dolandırıcılık: Esası Hırsızlık, Kandırmacası Yalancılık Olan Pratik Kutsal Blok
“Saldırgan düşman hep yağma, cinayet, tecavüz ve barbarlık uygular. Biz ise hep tanrı tarafından bahşedilmiş bir görevle, bir alınyazısıyla, kurbanlarımızı ıslah ederken, istemeye istemeye onların pazarlarını ele geçiririz; vahşi, ahmak ve paranoyak halkları uygarlaştırırken, şans eseri onların petrol kuyularına rastlayıveririz” (J. Flynn 1944, akt. Monbiot, 2001)
“Halk Bankası’nın 2.5 yıldır yöneticiliğini yapan birisiyim. (…) birçok şirket ile görüşmelerim olmuştur. Hizmet kalitesini artırmak gayemiz vardır. (…) rüşvet alma ya da verme kamu görevlisi olmadığım için söz konusu olamaz (…) menfaat temin de olmamıştır. (…) bazı teslimatlar olmuş ise de bunlar tamamen bağış niyetiyle ve hayırseverlik kastı ile olmuştur. (…) Rıza Sarraf da hayırlara vesile olmak istediğini söyleyince o anda aklıma mezun olduğum Çorum Osmancık İmam Hatip Lisesi geldi. (…) Ancak teknik nedenlerle projeye başlayamadığımız için paraları kendi nezdinde tuttum. (…) bunun yanında Makedonya’da Uluslararası Balkan Üniversitesi mütevelli heyeti başkanı Hüseyin Bürge isimli İstanbul Milletvekilimiz “Türkiye’de bağış var. Makedonya’ya iletmekte zorluk çekiyoruz” deyip benden yardım istediler, oğlu olan C. B. vasıtasıyla 1 milyon 950 bin Euro’yu bana getirip teslim ettiler.” (…) Rıza Sarraf isimli işadamı hayır yapmak istediğini söyledi. (…) Şu anda el konulan paranın 2 milyon Euro’su Balkan Üniversitesi için verilen paradır. Geri kalan para da İmam Hatip Lisesi için ayırdığımız paradır.” (17 Aralık sürecinde Halk Bankası Genel Müdürü S. Aslan’ın ifadelerinden)
Buradaki ana soru şu ki, değişim değeri ile 4-4,5 milyon avroluk değeri kim üretti? Kim el koyuyor, kime bağışlıyor, kim aracılık ediyor, nasıl haklılaştırıyor?
Yaşadığımız dünyada “hırsızlık” esası teşkil edip “yalancılık” onun zorunlu bir kandırmacasını oluşturuyor. DOLANDIRICILIK, hem hırsızlığı hem de yalancılığı bir terim altında çok iyi ifade ediyor.
En büyük dolandırıcılıkları ise “yasal kılıf”, “din-töre-gelenek kılıfı” altında meşrulaştırılanlar, “otoriteye bağlanıp yürütülenler” oluşturmaktadır. Klasik iktisat teorisi, kazancın onda dokuzunun ticaretten (serbest piyasadan) geçtiğini, kaynakların kıt olduğunu, dolayısıyla kendini gerçekleştirmek için bir diğerine ait olandan “girişim” yapıp alman gerektiğini anlatıyor (İslâmi bankacılık denen sistem “kâr payının” faiz olduğunu açıkça deşifre ediyor). Dahası “erkek kadına üstün yaratılıyor”, devlet büyüklerine biat etmek, sabır sebat gerekiyor.
Çözüme dair teori çok zor değilse de ana zorluk “mağara metaforunda” olduğu gibi, bireysel düzeyde dolandırıcılığın çok para ettiği bir sistemde dolandırıcılığa bulaşmadan ayakta kalabilmekte, yapısal düzeyde ise dolandırıcılık düzenini aşabilmektedir.
Cesaret yerine mevcuda uyarlanmanın en önemli sebebi ise vicdani eksiklik değil, mevcut nemadan (çalınandan) mahrum olma veya dolandırıcıların ödeteceği bedeli göze alamamadan gelmektedir.
Dolandırıcılığın pratiği hırsızlık ve yalancılığın birliğine dayanırken erdem ise gerçek-bilgi, adalet-eşitlik, cesaret-irade-dayanışmadan geçmektedir.
- Köy Enstitüsü farkı, şehre ve geleneğe uymazlığı: Hümanist, yararcı, bütüncül köy rehberi 19 Nisan 2024 04:47
- 31 Mart Yerel Seçimleri: AKP'nin dinci eğitimine karşı bilgi ve özgürleşme talebi 05 Nisan 2024 04:47
- İmtiyaz/kapitülasyon, rantiye veya mütaşerik otoriterlik: Peker, Ağar, Erdoğan, Altınok, Kurum, İmamoğlu… 29 Mart 2024 04:46
- Fütüvvet teşkilatı: Meslek lisesi değil dinci fedailik ocağı 22 Mart 2024 04:57
- AKP ve MEB mesleki eğitimin sırrını çözdü: Fütüvvetnameler ve baş ahilik dönemi 15 Mart 2024 04:43
- Patriyarka ve öğrenci açlığı sorunu: Niteliksiz okullar, meteliksiz veliler, kadınlar, çocuklar 08 Mart 2024 05:05
- Türkiye'de felaketlerin faktörlerinden öte aktörleri kimler? 01 Mart 2024 04:46
- Felaketler çağı ve Türkiye'nin felaketler dönemi 23 Şubat 2024 04:46
- Depremde Hatay’da ölüm sayısı ne kadar? Hatay’a, Adıyaman’a, Malatya’ya resmen ayrımcılık mı yapılıyor? 16 Şubat 2024 04:39
- Afetin, nemacılığın, timokrasinin ‘utp-usta öğreticilik’ hali: 890.920 09 Şubat 2024 04:53
- Deprem ve ülke yönetimi: Mütaşerik yönetimin ağır sonuçları 02 Şubat 2024 04:48
- "Karakter eğitimi" nedir: MEB, Bakan Tekin 1.3 milyon işçi çocuğu unuttu, "Çocukları bari tatilde çalıştırmayın" 26 Ocak 2024 04:45