Örgütlenmiş linç girişimleri

İstanbul’da 39 kişinin öldüğü 65 kişinin yaralandığı silahlı saldırının şoku yaşanırken, Barbaros Şansal’ın video paylaşımı ve linç girişimine uğraması gündemi karıştırdı. Gözler şeriatçı siyasi çevrelere çevrilmişken, laikler de şeriatçılardan farksız imajı bazı çevrelerce adeta yaratıldı.

Barbaros Şansal’ın paylaştığı videodaki sözleri elbette seviyesiz ve sarhoşken söylenmiş sözler. ABD ve pek çok Avrupa ülkesinde böyle sözler bazı seviyesiz kişilerce yazılır, sosyal medyada paylaşılır. Kimse de bu tür sözler üzerinden vatan hainliği vs. ithamları ile linç girişimlerinde bulunmaz. O tür kişilerin sözlerini bir kere okumuş ve beğenmemişse bir daha o kişinin bir açıklamasını gördüğünde okumaz. Bizde bu tür sözleri söyleyenlere karşı linççi yaklaşımlar bilinçli siyasi tavır olarak ortaya çıkıyor. Bu tür sözleri paylaşanları vatan haini ilan edenler, ahlaksızlık vs. ile suçlayanların çoğu, benzer seviyesiz sözleri onu eleştirirken kullanıyor. Gerek sosyal medyada, gerekse TV ve gazetelerde Barbaros Şansal’ı eleştirenlerin sözleri de en az Şansal kadar seviyesiz.

Gelelim konunun linç girişimi kısmına. Elbette linç girişiminin kendiliğinden olmadığı beş yaşında bir çocuk tarafından dahi anlaşılabilir. Muhtemelen olay şöyle gelişiyor: Barbaros Şansal’ın sözleri etkili ve yetkili birilerinin kulağına da gidiyor. KKTC yetkililerine buradan birileri telefon edip Şansal’ın gönderilmesini istiyor. KKTC yetkilileri de emir büyük yerden geldiği için kendi yasalarını da yok sayarak Şansal’ı sınır dışı ediyorlar. Kendi yasalarını ihlal ediyorlar çünkü KKTC’de Şansal’ın sözleri suç teşkil etmiyor. Oradaki siyasi tartışmalarda bu tür sözler sık sık edilir. Kimse de sözlerinden ötürü yargılanmaz ya da sınır dışı edilmez. Belli ki emir demiri kesiyor.

Yine birileri Şansal’a uygulanacak yasal prosedürü yeterli görmüyor ki, gelişi için özel bir karşılama hazırlıyor. KKTC’den gelen uçak piste yaklaştığında havaalanı personelinden belirli kişiler organize edilip piste inen uçağın kapısına götürülüyor. Ve uçaktan inen Şansal bu güruhun önüne atılıyor. Yumruklar, tekmeler, küfürler vs. gerisi bildik görüntüler. Biz bu görüntüleri daha önce çok gördük. Trabzon’da sık sık solcu gençlere yaptılar, İstiklal Caddesi’nde kadın hakları savunucularına, LGBTİ hakları savunucularına yaptılar. Sık sık HDP binalarına saldırırken yaptılar. Bu linççiler nedense hep iktidarların politikalarına uygun olarak linç edecekleri hedefleri seçiyor. Linççiler nedense linç edecekleri kişi ya da grupların ne yapacağını bir yerlerden öğreniyorlar. Linççiler nedense belirli bir seviyeye kadar güvenlik güçleri tarafından hoş görülüyor ve sonra dağıtılıyor. Örneğin PKK’nin her eyleminden sonra HDP binalarına saldıran linççiler IŞİD eylemlerinden sonra şeriatçı dernek, çevre vs. saldırmıyorlar, linç girişiminde bulunmuyorlar.

Türkiye’de devletin içinden organize edilmiş linçler ve linç girişimleri çok görüldü her dönemde. Osmanlı Dönemini bir tarafa bırakırsak, İttihat Terakki’nin linç girişimleri, Mustafa Suphi ve yoldaşlarına yapılan organize linç girişimleri, Cevdet Sunay ve Demirel’in özel hayatı ile ilgili haber yapan gazetecilere yapılanlar, Milliyetçi Cephe (MC) zamanında yapılan organize linç girişimleri, Maraş Katliamı başta olmak üzere yetmişlerde düzenlenen linç girişimleri ve kitle katliamları, 2 Temmuz Sivas Katliamı vb. vb.

Bütün bu linç girişimleri ve organizasyonları, Anayasa’nın 2. maddesinde yazmasına rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olmadığını, hiçbir dönem olmadığını gösterir. Egemen çevreler her zaman birilerini cezalandırmak için yasalarla yetinmemiş, yasa dışı yolları da kullanmışlardır.

Emin olun ki, şimdiye kadar görülen yüzlerce linç girişimi gibi, son linç girişimi de faili meçhul kalacak, organize edenler ve linç girişimine katılanlar cezalandırılmayacak, başka linç girişimlerinde kullanılmak üzere günlük yaşamlarına geri döneceklerdir. Taaa ki, Türkiye gerçekten hukuk devleti oluncaya dek!