01 Ocak 2017 00:52

Bu suça ortağız!

Bu suça ortağız!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ahmet Şık bir kez daha gözaltına alındı ve tutuklandı. Suçu belli, suçu sabit: Gerçekleri yazmak. Yalancıları ve yalanlarını gözler önüne sermek!

Ahmet, Mart 2011’de Fethullahçılar tarafından düzmece iddialarla tutuklanmıştı. O zaman Fadime Göktepe ona şöyle seslenmişti: “Sevgili oğlum Ahmet’im, Metin’imsin sen benim. Sen bana oğul yadigarısın. Sana eskisinden de sıkı sarılırım. Çünkü ben seni tanıyorum sen o çetelerden olabilir misin? Sana Metin’im kadar inanırım. Seni aldıklarını duyduğumda tıpkı Metin’im alınmış gibi ağladım, üzüldüm. (...) Sen de yağcı olaydın, sen de çete olaydın hiç gelir miydi bunlar başına? Amma iyi ki öyle değilsin canım oğlum. Sana eskisinden de çok sarılırım oğul, sen benim Metin’imsin...”

Ardından Emine Ocak seslenmişti: “Ahmet, seni içeri aldıklarından beri seni izledikçe ağlıyorum. Oğlumu da Hasan gibi götürdüler diye. Hasan’ı götürenler, seni de götürdüler. Ağlıyorum yine, seni bana geri versinler.”

Maside Ocak da şu soruyu sormuştu: “Yan yana geçirdiğimiz 20 yılda samimiyetinden, dürüstlüğünden, duruşundan hiç bir zaman tereddütte düşmediğimiz sevgili Ahmet, söylesene biz seninle bir ateşi avuçlamışken kim seni bize anlatabilir ki? Ya da bu ateşi senin yaktığını söyleyebilir ki?”

Ahmet’e yönelik komplo ortadaydı. Maside Ocak şöyle söylüyordu: “İrfan Bilgin’in de dediği gibi ‘biz bu komploya inanmıyoruz ve senin yanındayız’. Gözaltına alındığın günden beri anam dediğin Emine Ocak’ın gözüne uyku girmiyor. Seni her soruşunda boğazı düğüm düğüm. Yanı başımızda ki yerini sıcacık tutarak bekleyeceğiz seni. Gözümüzden iki damla yaş akıtacaksak, senin geldiğin zaman sevince dönen gözyaşları olacak bu.”

Utanmaz ve acımasız komplocuların babasını katlettiği Arat Dink de Ahmet’e sesleniyordu: “Devletten mi öğrendik ki düşmanlarımızın adını, dostu da ondan soralım. Dostumuzu da düşmanımızı da insan gözümüzle, sözümüzle, tenimizle tanıdık. İlk kez de kara çalınmıyor bir sevdiğimize, o dillerin kirliliğini en iyi biz biliriz, en iyi sen bilirsin.”

Sonra ekliyordu: “Sözünü öldüremezler. Söz, söylendi. Söyleyeni öldürebilirler, zindana atabilirler ama sözü öldüremezler. Bil ki düşlerimiz aynı. ‘Kuzu’larımız, o ‘ırkçı’ların ve ‘faşist’lerin de kuzularını yanlarına katarak, birlikte üretecekler o geleceği.”

Arat Dink sözlerini şöyle bitiriyordu: “Sen ve senin gibi dostların sözü, eylemi, tertemiz emeği umudumuzun kaynağı oldu hep. Babası ayan beyan bir kampanyayla hedef gösterilip, sonra da gözler önünde öldürülen bir çocuğun yüreğinde, daha o gün umudu yeşertebiliyorsa gücünüz, bir gün o güç adaletin zaferini de doğuracaktır biliyorum.” Ahmet’e yönelik komplo, derin devleti, Fethullahçıları, ırkçılık ve faşizmi bilenler için apaçık ortadaydı. Beş yıl sonra Ahmet bir kez daha hedefte. Suçu belli, suçu sabit: Gerçekleri yazmak...

Şimdi bir kez daha söylemek gerekiyor. Ahmet Şık doğruyu arayan, yanlışı bulup dünyaya göstermeyi kendine görev bilen bir gazetecidir. Akıl, vicdan ve adalet nedir çok iyi bilir. Ahmet Şık örnek bir gazetecidir. Bundan dolayı okuyanı, takipçisi çoktur. Ahmet sevgi dolu bir insandır. Kızının tatlı babasıdır. Çocukların dostudur. Bundan dolayı anası, kardeşi, seveni dostu çoktur. Anaları, kardeşleri, sevenleri, dostları, okurları, takipçileri olarak bizler hep onun arkasındayız, hep yanındayız.

Ahmet’in suçu belli, suçu sabit: Gerçekleri yazmak.. Bizler de bu suça ortağız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...