30 Aralık 2016 00:56

'AKP-MHP Anayasasına hayır' mücadelesi

'AKP-MHP Anayasasına hayır' mücadelesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP’li vekillerin imzasıyla verilen Anayasa değişikliği AKP ve MHP’li vekillerin ortak çabasıyla komisyondan hızla geçiriliyor. 21 maddede değişiklikle başlayan komisyon, madde sayısını 19’a indirdi.

Öyle görünüyor ki, eleştirileri umursamayan AKP’li ve MHP’li vekiller, yılbaşından önce “Anayasa değişikliği teklifini” komisyondan geçirip TBMM Genel Kuruluna sevk edecekler.

Muhalefet, aydınlar, ilerici demokrat güçler yapılmak istenen anayasa değişikliğini ve bu değişikliğin yapılma biçimini yüksek sesle eleştiriyorlar. Bu eleştiriler CHP ve HDP’li vekiller tarafından, bir yanıyla komisyonda da yapılıyor. Ama AKP ve MHP’li vekiller, Mecliste yakaladıkları “sayısal çoğunluğu” fırsata çevirerek ülkeyi hızla “tek parti, tek adam” rejimine götürecek bir anayasa değişikliğini başarmayı istiyorlar.

ANAYASA’NIN ESASI DEĞİŞTİRİLMEK İSTENİYOR

Anayasa değişikliği ile ilgili girişimin iki boyutu var.

Bunlardan birincisi; bu anayasa değişikliği ile Anayasa’nın herhangi 19 ya da 21 maddesinin değil ama esasının değiştirilmek istendiğidir.

Çünkü bir anayasanın esası olan yürütme, yasama yargı arasındaki ilişki değiştirilerek bu üç güç arasındaki “ayrılık”, olduğu kadarıyla bile ortadan kaldırılmak, bütün güçler “tek adam”ın şahsında, “başkan”da (Burada adın “partili cumhurbaşkanı olması” gerçeği değiştirmiyor) toplanmak istenmektedir. Bu da anayasanın esasının değiştirilmesidir! Ki, önümüzdeki iki yıl içinde, bu değişikliklerle çelişen tali maddeler de değiştirilecektir. Gerekçe de herhalde; “Maddeler arasındaki çelişkiyi ortadan kaldırmak” şeklinde olacaktır. AKP-MHP stratejisi de zaten böyle kurulmuş olmalı.

Böylece değişikliğin ikinci boyutu gündeme gelmektedir. Yani, bir yandan Anayasa’nın esası değiştirilirken, bir yandan da bu değişikliklerin “sıradan değişiklikler” gibi gösterilip Meclisteki iki partinin “parmak gücü”yle değiştirilmesi amaçlanmaktadır. 

Bu yüzden de “Ne var canım geçmişte de Anayasa’nın pek çok maddesi değiştirildi, şimdi neden Anayasa’nın tümü değiştiriliyormuş veya iki parti yeni bir anayasa yapamaz, yeni anayasayı kurucu meclis yapabilir... gibi şartlar koşuluyor” denmesinin de bir karşılığı olmamaktadır.

BU ŞARTLARDA BU DEĞİŞİKLİK MEŞRU OLAMAZ

İçinden geçilen koşulları ve yapılmak istenen anayasa değişikliğinin boyutunu dikkate aldığımızda, ortaya çıkan “iki parti” sorununu, yapılacak düzenlemelerin referanduma sunulması da ortadan kaldırmaz.

Çünkü burada;
-CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun gazetecilerle yaptığı toplantıda, “Demokrasiyi ortadan kaldırma oylanamaz” diye ifade ettiği gerçek önemlidir. Çünkü AKP ve MHP’li vekiller, “güçler ayrılığı” ilkesini kaldırarak, anayasanın  zaten sorunlu olan demokratik kazanımlarla bağlantısını, olduğu kadarıyla bile ortadan kaldırmaktadırlar. 

-Toplumun önemli bir bölümünü oluşturan aydınlar ve demokratlar, bilim insanları için anayasanın meşruiyeti tartışmalı hale gelmektedir.

-Seçilmiş vekillerin cezaevine atıldığı, gazetecilerin muhalif siyasetçilerin, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklandığı, OHAL koşullarının yaşandığı, KHK’lerin her kesimden halkın demokratik kamuoyunun omzunun üstünde bir Demokles Kılıcı gibi sallandırıldığı koşullarda bir referandumun “Normal koşullarda yapılmış bir referandum” gibi sonuç vermesinin beklenemeyeceği de apaçıktır.

Bu yüzden de “Ne var canım geçmişte de Anayasa’nın pek çok maddesi değiştirildi, şimdi neden Anayasa’nın tümü değiştiriliyormuş veya iki parti yeni bir anayasa yapamaz, yeni Anayasayı Kurucu Meclis yapabilir,...gibi şartlar koşuluyor” denmesinin bir anlamı olmamaktadır. Böyle bir anayasa değişikliği, ülkedeki ayrışmayı, etnik ve mezhep çatışmalarına götürme ihtimalini güçlendireceği için de istenmeyen bir durumdur.

Bu da anayasanın bir “toplumsal uzlaşma belgesi” olduğunu reddetmek anlamına gelir.

DEMOKRASİ GÜÇLERİ ORTAK MÜCADELE ETMELİ

Gelinen yerde şu çok açık ki, AKP-MHP ortaklığının; Mecliste yapılan muhalefetin uyarılarını, medyadan yükselen itirazları, bilim insanlarının ve demokrasi güçlerinin sözcülerinin eleştirilerini umursaması beklenemez. Çünkü onlar yapmak istedikleri değişikliğin anlamını bilmedikleri için değil, gerçekleri halktan saklamak için bilmezden gelmeyi tercih etmektedirler.

Bu yüzden de anayasa değişikliğinin anlamını AKP ve MHP vekillerine değil de halk yığınlarına anlatacak, onların iradesini yandaş basın ve Hükümetin kara propagandasının yol açacağı tahribattan koruyacak bir aydınlatma faaliyeti belirleyici olacaktır.

Eğer AKP-MHP ortaklığı, değişiklik teklifini Meclisten 330’un üstünde bir sayıyla geçirmeyi başarırsa; referanduma uzanan süreçte “hayır” diyecek güçlerin referandumdan başarıyla çıkması, sonraki dönemde de önemli olacaktır.

Bir yandan AKP-MHP koalisyonun saldırılarını püskürtmek öte yandan da referandumda sandıktan “hayır” çıkması  için belirleyici olan, “başkanlık sistemine ve ona yol verecek bir Anayasa değişikliğine hayır” diyecek güçlerin ortak mücadelesidir. Önceki referandum ve seçimlerde aşılamayan bu sorun, bu sefer ortada “Şu partiye mi bu partiye mi oy verme” rekabeti olmayacağı için, ortak bir strateji etrafında mücadeleyi daha mümkün kılacak görünmektedir.

Sorunun bu boyutunu elbette önümüzdeki günlerde tartışmaya devam edeceğiz. Ve bu tartışma, bir takım geleneksel saplantılarda neden ısrar ettiğimiz için değil de ortak bir mücadelede sonuç almak için olduğu ölçüde bir anlama sahip olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...