23 Aralık 2016 00:56

Ne Yapmalı?

Ne Yapmalı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülke nereye gidiyor? Bu işin sonu nereye varacak? Son zamanlarda en fazla sorulan ve yanıtı aranan soruların bunlar olduğunu söylersek her halde abartma yapmış olmayız. OHAL’e dayanarak yapılan keyfi tutuklamalar, basın ve yayını da içine alan kapatma ve yasaklamalar, kamuda geniş tasfiyeler, peşpeşe patlayan bombalar, Rusya Büyükelçisi Karlov öldürülmesi örneğinde görüldüğü gibi siyasi suikaslar. Diğer yanda tek adam, tek parti diktatörlüğünün anayasal temellerinin hazırlanması için atılan adımlar. Bu koşullarda yukarıdaki soruların sorulmasının garipsenecek bir yanı bulunmasa gerek.

Öncelikle politik olay ve gelişmelere karşı takınılan tutumların, bu sorunların nasıl çözüleceğine verilen yanıtlara göre değiştiğini tespit etmek gerekiyor. Bugün ülkeyi yönetenler “milleti” vatanın birliği ve devletin bekası için arkalarında toplanmaya çağırıyorlar, daha fazla güç, daha fazla iktidar, sınırsız egemenlik istiyorlar. Milliyetçilik ile harmanlanmış, sünni islama dayanan dincilik ana ideolojileri ve ülke içinde ve dışında çatışma ve gerginlik politikası izliyorlar. Suriye’ye müdahale, Irak’a karışma, ülke içinde Kürt bölgelerinde sınırsız terör, tüm ülkede baskı ve şiddet uyguluyorlar.

“Milleti” arkalarında birliğe çağırdıkları, ülkenin sorunlarını çözeceğini iddia ettikleri politikalar bunlar. Ancak bunun yeni olmadığını görmek için fazlaca düşünmek gerekmiyor. Onlar dozajı ve yöntemleri farklı olmakla birlikte başından beri bu gerici politikaya sarıldılar ve bunu uyguladılar. Bugün geldikleri yer ülkenin içinde bulunduğu durumdur. Bugün olup biten her şey mevcut iktidarın uyguladığı politikaların sonucudur ve olup bitenlere bir sorumlu aramak gerekiyorsa, bunun birinci dereceden sorumluları halen ülkeyi yönetmekte olanlardır. Yapılmış olanlar ve yapılmakta olanlar dikkate alındığında bunlara güvenmek ve ülkenin durumunun düzelmesini ummak için tek bir gerekçe bile bulunmamaktadır.

Ülkeyi içine soktukları durum: Kargaşa, kaos, aşırı gerilim, çatışma ve giderek dizginlerinden daha fazla boşalan siyasi gericilikle özetlenebilir. Bütün bunların içinden dudaklarından dökülen her sözün kanun olduğu bir diktatörle çıkılabileceğini ilan ediyorlar! Ama bugüne kadar izledikleri politikalarla, kurdukları ittifaklarla, besleyip büyüttükleri gruplarla, yayılmacı ve hegemonyacı hayallerle geldikleri yer, her şeyin, tüm ilişkilerinin ellerine ayaklarına dolanmasıdır. 

Ülkeyi yönetenlerin, farklı politikalar savunmuş olsalarda işbirlikçi egemen sınıfların ne ülkeyi içinde bulunduğu durumdan çıkaracak ne de halka umut verecek bir politikaları bulunmamaktadır. Ne ABD merkezli “Batı ittifakı”, ne Rusya merkezli “Avrasya ittifakı” bağımsız ve demokratik bir ülkenin güvencesi değildir. Bu ülkenin işçi ve emekçileri, yani bir bütün olarak halkı, kendilerini mevcut durumdan çıkarma ve kurtarma iradesi gösteremediği sürece, işbirlikçi egemen sınıfların, mevcut iktidarın bunu yapabilecek ne isteği, ne de gücü bulunmaktadır. Onlar çatışmadan, kandan, gericilikten beslenmekte, iktidarlarını da ancak bu yolda yürüyerek koruyabilecekleri hesaplamaktadırlar.

Ama hatırlatmakta yarar var. Ne kadar felaketli görünürse görünsün her kaos ve çöküntüden yeni bir umut, yeni bir dünya doğar. Yangına körükle gidenler bilmeli ki, o yangının alevleri er geç kendilerini de yutup kül edecektir. Bugün halk hareketinin yeterince güçlü olmaması kimseyi umutsuzluğa sevketmemelidir. Halk kendisi için yıkım getiren bu zorlu dönemlerden öğrenerek ve güçlenerek çıkacaktır. Yeter ki işçi ve emekçi halkın ileri kesimleri kendi yönlerini ve amaçlarını yitirmesinler, ne yapmaları gerektiğini bilsinler. Anlaşılacağı gibi ne yapmalıya kestirmeden verilebilecek bir yanıt yoktur. Ama bu ülkenin halkının kendi kaderini kendi eline almaya yönelmesi için ona ısrarla ve enerjiyle yardım etmeden bir şey yapılamayacağı da bilinmelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...