23 Aralık 2016 00:51

Sığınmacı eşittir terörist mi?

Sığınmacı eşittir terörist mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Berlin’de Pazartesi gecesi Noel pazarına yapılan saldırıdan bu yana pek çok “güvenlik uzmanı” durmadan “mutlak güvenlik diye bir şey yok” tezini tekrarlayıp duruyor. Her an bir uçağın, bir tırın da etkili bir silah gibi kullanılabileceği buna örnek olarak gösteriliyor. Ama bu “uzmanlar”, teröre kaynaklık eden asıl nedenlere ise hiç değinmiyorlar. Halbuki “mutlak güvenlik” ancak terörü yaratan koşulların nasıl yok edileceği ile birlikte tartışıldığı takdirde anlamlı olur. 

Gerisi boş laf.

Bir kentin güvenlik birimi için olabilecek en büyük felaket, çok sayıda insanın canına mal olan bir saldırı gerçekleşmesidir. Ama ondan daha kötüsü saldırganı yakalayamamak, kim olduğunu karıştırmak ve saldırıyla ilgisi olmayanları hedef haline getirmektir.

Denilebilir ki; Berlin polisi pazartesinden beri olabilecek bütün hataları yapıyor.

12 insanın canına, 50 insanın yaralanmasına neden olan terör saldırısının önceden fark edilip önlenmemesi kendi başına bir zafiyet. Ama olaydan birkaç saat sonra Pakistanlı 23 yaşındaki sığınmacıyı gözaltına alıp “terörist” ilan etmek ondan da büyük bir zafiyettir.

Kesin kanıtlar olmadan suçu bir sığınmacının üzerine yıkıp işin içinden çıkmaya çalışmak aslında beceriksizliğinin faturasını sığınmacılara çıkarmaktan başka bir şey değildir. Neyse ki Pakistanlı sığınmacının saldırıyla alakasının olmadığı 24 saat içinde anlaşıldı. Sonra 24 yaşındaki Tunuslu Anis Amri, saldırıyı yapan terörist olarak ilan edildi.

Kanıt olarak da saldırı sırasında kullanılan tırın döşemesinin altında, 2015’te İtalya’dan Almanya’ya gelip iltica ettiği için verilen geçici oturum kimliğinin bulunması gösterildi. En ince ayrıntısına kadar hesaplanmış bir saldırıyı yapan teröristin, yakayı ele vermek için kimlik bilgilerini içeren belgeyi arabada bırakıp kaçması pek inandırıcı değil.

Eğer intihar saldırısı değilse, hangi terörist bunu yapar?

Ama Alman polisi üç gündür her tarafta 24 yaşındaki Amir’i arıyor. Sığınmacı yurtlarına baskınlar düzenleniyor. Olsa olsa sığınmacılar arasındadır deniliyor.

İhbar edene 100 bin avro ödül verileceğini açıkladı.

Hakkında arama kararı çıkarılan Amir’in, tanınan radikal bir dinci olduğu, polis tarafından uzun zamandır takibe alındığı Alman basınında ayrıntılı olarak yer alıyor. Buna rağmen saldırıyı düzenleyen asıl kişi olmaması halinde bu Alman polisi için tam anlamıyla bir fiyasko olacaktır.

Buna rağmen güvenlik birimleri, siyasetçiler ve basın teröristle sığınmacılar arasında doğrudan bir bağlantı kuruluyor. Saldırının nedeni olarak da Merkel’in sığınmacılar politikası gösteriliyor.

Saldırının sığınmacı olmayan başka bir radikal dinci tarafından yapılmış olabileceği ihtimali neredeyse devre dışı bırakılmış. Çünkü, son bir yıldır “sığınmacı eşittir terörist” prensibinden hareket ediliyor. Evet, Noel pazarına saldırı Almanya’daki ilk büyük saldırıdır, ama Avrupa’da sadece en son olanıdır.

Unutulmamalı ki; Londra’dan Madrid’e, Paris’ten Brüksel’e kadar pek çok kentte yapılan büyük terör saldırılarını dinci terör örgütlerinin Avrupa’da doğup büyüyen üyeleri yaptı. Yani; Suriye’den Avrupa’ya sığınmacı akını olmadan da bu kıtada kanlı terör saldırıları vardı.

Bu nedenle başta ırkçı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi ve CDU’nun Bavyera’daki kardeş partisi CSU olmak üzere pek çok gerici kesimin, Başbakan Merkel’i izlediği sığınmacılar politikası nedeniyle sıkıştırmak için saldırıyla sığınmacılar arasında doğrudan bir bağlantı kurması tam anlamıyla ikiyüzlülüktür.

Alman halkı şu günlerde terör saldırısına verilecek en anlamlı yatının korkmadan, içe kapanmadan, yerli-göçmen hep birlikte Noel pazarlarına gidip alışveriş yapmakta olduğunu ifade ediyor. 

Hükümet ise bildiğiniz gibi... 

“Polis devleti”ne doğru adımlar atılmaya devam ediliyor. Hükümet, çarşamba günü kent merkezlerine kamera yerleştirmenin kapsamının genişletilmesine, araçların plakalarının otomatik olarak kaydedilmesine ve yüz tanıyan kameraların kullanılmasını karara bağladı.

Ülke “Big Brother”e çevrilecek. Bununla yetinmeyenler şimdi daha yüksek sesle ordunun iç güvenlikte kullanılmasını istiyor.

Bunların yeni terör saldırılarını önleyemeyeceği ortada.

Teröristlerin hedefine ulaşmaması için yapılacak ilk iş terörün kaynağına inip, neden olan savaşlara, silah satışına, militarist dış politikaya son vermektir. Bu yapılmadığı takdirde hiç bir güvenlik önlemi yeni saldırıların önüne geçmeyecektir.

11 Eylül saldırısından bu yana izlenen “güvenlikçi politikalar”ın iflas ettiğini Berlin saldırısıyla bir kez daha görülmüştür.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...