DİB’ten ‘OHAL’İ U Z A T M A’ kampanyası
Fotoğraf: Envato
Terörle Mücadele Yasası, OHAL ve KHK’lerle ülkeyi idare etmenin rahatlığı ile Erdoğan-AKP Hükümeti, OHAL’i üç ay daha uzatmaya hazırlanıyor. Yetinilmiyor, Cumhurbaşkanı “Milli seferberlik ilan ettim” diyerek, OHAL’i de aşan yeni “güvenlik önlemleri” için çağrılar yapıyor.
Oluşturulan ortam “sivil militer” güçleri de harekete geçiriyor. Terör saldırılarının uyandırdığı tepkileri de kullanan “sivil” kontra odaklar, polisin hoşgörü, hatta açık desteğini de arkalarına alarak, HDP binaları başta olmak üzere “muhalif” hedeflere saldırılarını artırıyorlar.
Hükümet de boş durmuyor; özgürlükleri ayaklar altına alan, kamuda açığa alma ve ihraçlarla emek mücadelesini de baskılayan, basını susturma, keyfi tutuklamalar biçimindeki uygulamalarına karşı oluşan tepkileri sindirmek için yeni yasaklar devreye sokuyor. İl ve ilçelerdeki yerel idareciler basın açıklamalarını, mitingleri, çeşitli türden eylem ve etkinlikleri toptan yasaklamayı başlıca iş edinmiş durumdalar.
Bu ortamda Demokrasi İçin Birlik Meclisi, “OHAL’e değil demokrasiye ihtiyacımız var. Demokrasi İçin Birlik olarak OHAL’in kaldırılması, KHK’lerle yaratılan hak ihlalleri ve toplumsal mağduriyetlerin sona erdirilmesi hedefiyle, ‘Uzatma’ kampanyası başlatıyoruz” duyurusu yaptı.
DİB, 23 Ekim’de partilerden sendikalara, çeşitli derneklerden, birer birer aydın, demokrat, milletvekillerine kadar bin dolayında temsilci ve kişinin katıldığı, bir konferansla kendisini kamuoyuna ilan etmişti. DİB, o toplantıda, “OHAL ve KHK”ler, “Başkanlık Sistemi”, “Laiklik” ve “Barış” başlıkları altında dört temel mücadele alanı belirlemişti.
Evet DİB, çok çeşitli örgütlerin temsilcileri ve birer birer kişilerin katıldığı bir birlik. Ve şimdi DİB, sosyal medya üstünden “OHAL’i U Z A T M A” kampanyası başlattığını duyuruyor.
Ama şu da bir gerçek ki DİB sadece birer birer “bağımsız” kişilerden oluşmuyor. Tersine DİB’de, sayısı yüzü geçen siyasi parti, sendika, dernek, emek örgütü... gibi Türkiye’de emek ve demokrasi mücadelesinin önünde yer almış hemen başlıca çevrelerin temsilcileri var. Bu yüzden de DİB Meclisinin sosyal medya üstünden ilan ettiği kampanyanın sadece sosyal medyada kalması beklenemez, kalmamalıdır da. Çünkü DİB’in çağrısı, DİB’in oluşmasına katkı veren örgütleri, kendi üyelerini, kendi faaliyet alanlarındaki yığınları da bu kampanyaya çekme yükümlülüğünü getirmektedir. Yani kampanya sosyal medyadan taşarak, fabrikalarda, hizmet kurumlarında, emekçi semtlerinde, sendika ve derneklerin lokallerinde, kahvelerde... kamuya açık her mekanda sürmek durumundadır. Dolayısıyla bu kampanya, OHAL’in amacı, uygulamalarının teşhiri, kime karşı kimden yana olduğu... gibi konularda tartışmaların açıldığı, bu tartışmaların kitlesel tepkilere dönüştüğü bir faaliyet olarak ele alındığı ölçüde anlamlanacaktır. Dahası DİB’in çağrısı sosyal medyanın “soğuk” ortamından “sıcak”, insandan insana ilişkiye de dönüşecektir. Dolayısıyla bu kampanya herkesi sosyal medyadan desteğe çağırırken aynı zamanda DİB’in oluşmasında etkin rol alsın almasın, OHAL’in kalkmasını ve KHK’lerin geri çekilmesini isteyen herkese, her örgüt ve çevreye, bu kampanyayı yaygınlaştırma sorumluluğu yüklemektedir. Ki, bu kampanya, örgütlere, üyelerine; etki alanları içinde de kampanyayı yaygınlaştırmayı bir aydınlatma ve teşhir faaliyeti sürdürmeyi, tartışma toplantıları düzenlemeyi, etkinlikler yapmayı, koşulları oluştuğunda çeşitli kitle eylemleriyle mücadeleyi ete kemiğe kavuşturan bir hatta girme yükümlülüğünü getirmektedir.
AKP Hükümeti, halkın, insanların nefes almasına, “Ne, niçin oluyor?” gibi sorular üstünde düşünüp tartışılmaya bile fırsat tanımadan saldırılarını sürdürmeyi bir strateji olarak benimsemiştir. Bu yüzden Erdoğan-AKP yönetimi, onca ağır sorunla kuşatılmış olmasına karşın, “başkanlık sistemi”ni gündeme getirerek, girişimlerini sürdürüyor. Nitekim konuyla ilgili anayasa değişikliği teklifinin Anayasa Komisyonunda görüşülmesini de 20 Aralık’a çekerek bunu yapmıştır. Gelinen aşamada bakıldığında “OHAL’İ U Z A T M A!” kampanyası da öyle görünmektedir ki önümüzdeki günlerde “Başkanlık sistemine hayır” diyen bir faaliyetle (belki de yeni bir kampanyayla) birleşecektir. Bu açıdan da #U Z A T M A” kampanyası ayrıca önemlidir.
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15
- İktidar ‘İstanbul’u alma’, muhalefet yurttaşın ‘stratejik oy’ kullanması peşinde! 09 Mart 2024 05:15
- Partisini motive edemeyen Destici, sorununu ‘Ebu Bevval’ olmakla mı aşmaya çalışıyor? 17 Ocak 2024 04:11
- Tüm emek güçleri için ‘haydi mücadeleye’ dönemi! 14 Ocak 2024 04:55
- Erdoğan, Murat Kurum’u neden İBB’nin adayı yaptı? 10 Ocak 2024 05:00
- İş yerleri kaynıyor; mevsim kış ama havada ‘işçi baharı’ kokusu var! 07 Ocak 2024 04:58
- Lübnan ve İran’daki saldırılar İsrail-Filistin Savaşı’nda neye işaret ediyor? 05 Ocak 2024 04:57