12 Aralık 2016 02:09

Sultanlığı ihya özlemi...

Sultanlığı ihya özlemi...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumartesi günü AKP, MHP’nin –kendisini de yok edecek– desteğiyle, Meclise, 21 maddeden oluşan bir Anayasa değişikliği önergesi verdi.

Ne zamandır duyulan özlemdi. Şimdi kuvveden fiile çıkarılmak peşine düşüldü.

Zorlana zorlana geliniyordu. Cumhurbaşkanlığı tarafsızlık demekti, siyaset üstülüktü; ama ikisine de uyulmadı. Erdoğan sürekli siyaset yapageldi. Tarafsızlık ne kelime, AKP lideriymiş gibi bu partinin rakiplerini eleştirdi açıktan. “Ben milletin oyuyla seçildim” diyor, millete vaatleri olduğunu söylüyordu. MHP de zaten Anayasa değişikliğindeki son AKP ile işbirliğini buradan kurdu. Tezi; “Anayasa’yı fiili duruma uydurmak üzere değiştirmek”ti. Anayasayı ihlal gerekçesiyle fiili durumu Anayasa çizgisine çekme yoluna gitmedi, ama tersini savunup uygulamaya girişti.

Şimdi Binali Bey “demokrasinin güçleneceği”ni ileri sürüyor. Parlamento işlevsizleştirilerek “demokrasinin güçlendirilmesi” tarihe de teoriye de aykırıdır! Burjuva demokrasileri, Hollanda ve İngiltere’den başlayarak parlamentolarla var olmuşlardır. Kurtuluş Savaşı içinde “tek adam” diktatörlüğü kurma yerine TBMM ve onun tarafından oluşturulan hükümetle yola koyulan Türkiye de, burjuva demokratik bir yoldan ilerlemese bile, parlamentolu sistemi benimsemiştir.

Ya şimdi ne önerilmektedir değişiklik teklifiyle? Adı “Cumhurbaşkanı” konulan Başkana kendi kabinesini kurma ve ülkeyi çıkaracağı kanun hükmünde kararnamelerle yönetme yetkisi tanınmaktadır. Kabineyi oylamayacağı gibi, Meclis’e, bakanlar hakkında gensoru önergesi verme hakkı bile tanınmamaktadır!

Yani? Meclis, hala “yasama organı” varsayılıp belirli yasalar çıkaracaktır; ancak ülke başkanın KHK’leriyle yönetilecektir. Meclislere, burjuva demokrasilerinde zaten az-çok göstermelik bir rol tanınmıştır. Bütün önemli konularda yasalar kurmay odalarında askeri ve sivil bürokrasi tarafından hazırlanır ve parlamenterlere başını sonunu çok da iyi bilmedikleri bu konularda süresi de sınırlanmış bir konuşma hakkı tanınır. Sonra eller liderlerin istedikleri gibi indirilir kaldırılır. Şimdi, bundan bile vazgeçilmektedir.

Sadece bundan vazgeçilse yine de iyidir. Burjuva demokratik hakların oluşturduğu “yükler”den de kurtulunmaktadır. Başkana OHAL ilan etme yetkisi de verilmekte, ama zaten başkanın çıkaracağı KHK’lerle halka sürekli bir OHAL’de yaşama dayatılmaktadır. Şimdiki gibi, doğal ki ağırlaştırılarak sürecek; basın, toplantı ve gösteri, grev, örgütlenme, siyasal faaliyette bulunma gibi özgürlükler mumla aranacaktır!

Vazgeçilenler arasında “millet” vurgusuyla yüceltilen seçmenlerin vekilleri de bulunmaktadır. Her bir vekile yedek bir vekil belirlenip, herhalde memnun olunmadığı durumlarda yapılacak değişikliklerle, parti başkanı da olacak başkana vekilleriyle yasama organı üzerinde tereddütsüz bir vesayet kurma imkanı sağlanmaktadır.

Yasamanın başkana ve başı olması dolayısıyla yürütmeye bağlanması önerilmektedir de, yargı unutulmuş mudur? Gensoru hakkı bile alınarak denetim yetkisi nasıl Meclis’in elinden alınmaktaysa, yargı da, “kuvvetler ayrılığı” ilkesi uyarınca üstlendiği denetleyici/dengeleyici güç olmaktan çıkarılmaktadır. Yargının en üst organı olan ve hakimlerle savcıları atayıp yükselten HSYK bütünüyle iktidar gücünün eline verilmektedir. Burjuva parlamenter sistemlerde “bağımsızlığı ve tarafsızlığı” kurgulanan yargı ve onun şahsında “üstünlüğü” ileri sürülen hukuk, net biçimde eskisinden farklılaştırılmaktadır. HSYK’nin 12 üyesinden 6’sını Cumhurbaşkanı, diğer 6’sını ise Meclis atayacaktır. Seçimleri başkanlık seçimleriyle birlikte yapılacak ve büyük olasılıkla çoğunluğu Başkanın partisinin elinde olacak Meclis!

Dolayısıyla başkanın çoğunluk partisi genel başkanı olmasının da önünün açıldığı bir anayasa değişikliğiyle HSYK ve yargı –ve hukuk– anlaşılacağı gibi, başkanın emrinden çıkamaz kılınmak istenmektedir.

Önergenin parlamenter sisteme yönelik bir darbe olduğu tartışmasızdır. Ve böyle bir değişiklik, hemen her şeyin yasak olduğu, 12 Eylül’dekini bile aratacak olağanüstü koşullarda yapılmak üzere gündemdedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...