En gerici güçlerin anayasası
Fotoğraf: Envato
AKP ile MHP’nin üstünde anlaştığı “mini anayasa değişikliği” denilen anayasa değişikliği dün açıklandı.(*)
Haftalardır, AKP ve MHP’nin aralarında anlaştılar, anlaşamadılar tartışmasının öne çıktığı ve tüm yetkileri Cumhurbaşkanın elinde toplayan Anayasa değişikliği AKP’li vekillerin boş kağıda attıkları imzalarla Meclise geliyor.
Kamuoyunda AKP ve MHP tarafından “sistem değişikliği”, “bilim çevreleri” ve muhalif çevreler, tarafından “rejim değişikliği” yapıldığına dair tartışmalar artık bugünden itibaren, daha somut bir tartışmaya dönüşecek.
‘TEK ADAM REJİMİ’ GETİRİLMEK İSTENMEKTEDİR!
Tartışmalarda iddialar ve karşı iddialar çok ama bugün gelinen yerde kesin olan şudur:
1- Tüm Anayasa değiştirilmek istenmektedir: Yapılmak istenen anayasa değişikliği, kısmi bir değişiklik değil, tüm Anayasa’nın değiştirilmesidir. Çünkü, ülkenin nasıl yönetileceğini belirleyen başlıca maddeler değiştirilmektedir. Ki, bu değişiklikler, teklifte 20 madde dense de bu 20 madde ile bağlantılı 70 maddede değişiklik yapılmaktadır. Anayasa’nın diğer maddeleri ise zaten ayrıntılara dairdir. Bu yüzden de yapılmak istenen tüm Anayasa’yı değiştirmektir.
2- Rejim değiştirilmek istenmektedir: Yapılmak istenen bir “sistem değişikliği” değil “rejim değişikliği”dir. Ve böylece;
* Tüm yürütme cumhurbaşkanının elinde toplanmaktadır.
* Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin de genel başkanı olacak ve böylece yasama da cumhurbaşkanına bağlanmış olacak.
* Cumhurbaşkanı yüksek yargı üyelerinin yarısını doğrudan atayarak, (Geri kalanı da Meclis seçecek) gerçekte yasama da cumhurbaşkanına bağlanacak.
Toplam açısından bakıldığında, yapılacak anayasa değişikliği ile Türkiye “tek adam rejimi”, “tek adam diktatörlüğü” denecek bir rejime sürüklenmiş olacaktır.
SONRAKİ ADIM ‘TEK PARTİ REJİMİ’ İÇİN OLACAK!
Tek adam rejimi elbette ki gerçek anlamada çok partinin olduğu bir Meclisle de uzlaşamayacak bir rejimdir. Bu yüzden de seçim sistemi ve siyasi partiler yasasında yapılacak “küçük” değişikliklerle Meclis görünüşte çok partiye açık ve birden çok partinin olduğu bir Meclis gibi görünse de gerçekte tek partinin egemen olduğu bir Meclise dönüştürülmesi de 2019’a kadar yapılacaktır. Yapılacak anayasa değişikliği ile ipleri elinde resmen toplayacak cumhurbaşkanı ile güçlenecek olan AKP-MHP koalisyonu tarafından Meclisin tek partili hale gelmesi için gerekli adımlar atılacaktır. Nitekim, her vesileyle AKP önde gelenleri, “dar bölge seçim sistemi”nden söz etmektedir. Ki, “partili cumhurbaşkanlığı”nın hayata geçirilmesi için 2019’a tarih verilmesinin bir nedeni de “tek adam rejimini” “Tek partinin tam egemen olduğu Meclisle” tamamına erdirmektir dersek, yanlış bir şey söylememiş oluruz.
AŞIRI SAĞCI GÜÇLERİN ANAYASASI YAPILMAK İSTENİYOR
Anayasalar ancak çeşitli toplumsal kesimlerin anayasanın oluşturulmasına özgürce katıldıkları, kendi taleplerini anayasaya geçirdikleri ölçüde toplumsal meşruiyeti olan belgeler olmuşlardır. Burada belirleyici olan yeni bir anayasaya ihtiyacı olan bunun için mücadele eden sınıf ve toplumsal kesimlere taleplerini anayasaya geçirmek için imkan tanınmış olmasıdır.
Bugün gerçek yeni bir anayasa ihtiyacı olanlar, egemen sınıflar tarafından baskı altında tutulan; kendi kaderini tayin etmek isteyen Kürtler, inanç özgürlüğü isteyen Aleviler, örgütlenme özgürlüğü, sınırsız grev hakkı isteyen işçiler, emekçilerdir; Demokratik ve laik Türkiye isteyen halklardır, aydınlardır, demokrat çevrelerdir. Ama bugün iktidarı elinde bulunduran egemen sınıfların temsilcisi en gerici parti ve güç odakları, bu isteği istismar ederek, “tek adam tek parti rejimi”ne geçmek üzere anayasayı değiştirmek istemektedir. Ki, bu aşırı sağcı parti ve çevreler, Türkiye’nin geleceğinin değil geçmişinin kalıntısı olan parti ve çevrelerdir. Toplumu, “fiili başkanlık” uygulamaları, Terörle Mücadele Yasası, OHAL, KHK’lerle sıkıştırdıkları köşeden “kurtarmak” için “partili cumhurbaşkanlığı” dedikleri ”Türk usulü başkanlık sistemi”ne, “tek adam tek parti rejimine” razı etmek için manevralar yapmaktadırlar.
EN GERİCİ GÜÇLERİN HESABI BOZULABİLİR
Ve bu güçler, yapacakları “anayasa değişikliğini” şu şartlarda referanduma götürmeyi amaçlamaktadırlar.
* Meclis dışlanmıştır: Yeni bir anayasa talebinin en dinamik gücü olacak HDP’nin milletvekilleri tutuklanıp, partinin faaliyetleri polis ve yargı baskısıyla sınırlanmıştır. CHP yönetiminin zaaflarından yararlanılarak “terörle mücadele” bahanesiyle köşeye sıkıştırılarak etkisiz bir noktaya doğru itilmektedir. AKP’li ve MHP’li vekiller bile bugüne kadar hangi maddelerin değiştirilmek istendiğini bilmemektedirler. Nitekim teklifi Meclise getirmek için AKP’li vekiller boş kağıda imza atmışlardır. Böylece Meclis anayasa değişikliği hazırlanırken tamamen devre dışı bırakılmıştır.
* Medya ve kitle örgütleri baskı altında: TV’lerin internet haber sitelerinin kapatıldığı, gazetecilerin mahkemelere sürüklenip cezaevlerine atıldığı, her tür muhalefetin “terörle bağlantılı” denilerek baskı altına alındığı, ülkenin bir açık hava hapishanesine dönüştürüldüğü, koşullarda Meclisten çıkarılacak anayasa değişikliği referanduma götürülmek istenmektedir.
* Halka meydanlar ve sokaklar kapatıldı: Anayasa değişikliği Mecliste tartışılırken, sokaklar emekçilerin, ilerici demokrat çevrelerin fikrini söylemesine, taleplerini dile getirmesine kapatılmıştır. En son bunu KESK’in dün ve bugün yapacağı mitinglerin yasaklanmasında gördük.
* OHAL koşullarında referanduma hayır: Ülkenin Terörle Mücadele Yasası, OHAL Yasası ve KHK’lerle yönetildiği bir ortamda hazırlanacak anayasa değişikliğinin hiçbir meşruiyeti olmayacaktır. Referanduma bir-iki ay kala OHAL’i kaldırmak bu durumu değiştirmez.
* Aşırcı sağcı partilerin en gerici güçlerin anayasası: Aşırı sağcı iki partinin ve arkasındaki güçlerin halkı, “Kırk katır mı kırk satır mı” tercihine zorladığı koşullarda ülkede bir anayasa tartışması yapmak, bu ortamlarda bir referandumun yapılması ne demokratik olabilir ne de bir anayasa değişikliğine meşruiyet kazandırır. Bu yüzden de yapılacak değişiklik Meclisten hangi oyu alırsa alsın, referandumda hangi sonuç çıkarsa çıksın, daha ilk günden itibaren ciddi bir meşruiyet sorunu ile karşı karşıya kalacaktır.
Evet, en gerici güçlerin amaçları böyledir ve masa başında yapılan hesaplar, mayıs ya da haziranda bir referandumda gerekli desteği alacağı umulmaktadır. Ama bu süre az bir süre değildir ve Türkiye’nin demokrasi güçleri, özgürlük talebindeki halkları, işçilerin, emekçilerin ileri kesimleri, aydınları, demokratları bu masa üstündeki hesapları bozabilir.
Yeter ki, üslerine düştüğü biçimde halkı uyarmayı başarabilsin; halkın talepleriyle bu anayasa değişikliğinin kimin için, kimin çıkarları için yapıldığını otaya koyan bir çalışmayı yürütebilsinler!
(*) Bu yazının yazıldığı saatlerde “anayasa değişikliği” teklifi henüz açıklanmamıştı.
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15