10 Aralık 2016 00:59

KESK’in mitinglerinin OHAL’le ne ilgisi var?

KESK’in mitinglerinin OHAL’le ne ilgisi var?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İki haftadan beri kamu emekçileri ve OHAL mağduru emekçiler, haklarını savunmak, OHAL’in kaldırılmasını ve KHK’lerin geri çekilmesini istemek için, KESK’in çağrısıyla beş ilde bölge mitingleri yapmak için hazırlanıyordu. 

Ancak, KESK’in, 10 Aralık’ta Mersin, Samsun ve Van’da, 11 Aralık’ta ise İstanbul ve İzmir’de “Haklar, OHAL ve KHK’lerinizden önce gelir. İhraçlarınıza, açığa almalarınıza, sürgün ve cezalarınıza teslim olmayacağız” şiarıyla yapmak istediği Van dışındaki (Bu yazı yazıldığı saatlerde Van’da Valiliğin mitingle ilgili kararı henüz belli değildi) bölge mitinglerine OHAL valilerinden yasak geldi.

EMEKÇİLER YASAĞA RAĞMEN TALEPLERİNİ DİLE GETİRECEK! 

Gerek KESK merkezi, gerekse miting hazırlığı yapılan illerde KESK’e bağlı sendikaların şube yöneticileri, yaptıkları açıklamalarda, yasaklara rağmen taleplerini dile getirmek için alanlarda olacaklarını duyurdu.

OHAL Yasası, 12 Eylül cuntası tarafından yapılan bir yasa olarak, Hükümete ve OHAL valilerine olağanüstü yetkiler verirken, yetkililerin bu yetkilerini kullanarak yapacakları kısıtlamaların ancak OHAL’in ilan edilmesine neden olan gerekçelerle bağlantılı olabileceğini de yasaya koymak ihtiyacını duymuştur.

Ne var ki; Erdoğan-AKP yönetimi, OHAL Yasası’ndaki, cuntanın bile atlayamadığı bu noktayı görmezden gelerek, OHAL’in ilan edilme gerekçesine uygun olup olmasına bakmadan ülkeyi OHAL Yasası ve KHK’lerle yönetme yoluna girmiştir.

Oysa OHAL ilan edildiğinde Başbakandan başlayarak Hükümet erkanı ve AKP sözcüleri, “Biz bu OHAL’i kendimize karşı ilan ettik, vatandaş bundan asla etkilenmeyecek” diye sözler vermiştir. Ama gelinen yerde OHAL ilanı ile hiçbir ilişkisi olmayan, örneğin KESK’e bağlı sendikaların üye ve yöneticilerinin meslekten ihraç edilmesi, 15 Temmuz ve FETÖ ile hiçbir ilişkisi olmayan kamu emekçilerinin, barış isteyen akademisyenlerin işlerinden kovulması, yerli-yersiz  gözaltılar, savunma hakkının sınırlanması, gazeteciler hakkında davalar açılması, hakları için mücadele eden işçilerin direnişlerinin, işçilerin hak mücadelesinin...”OHAL var!” gerekçesiyle bastırılmasından sonra şimdi KESK’in mitinglerinin OHAL valileri tarafından yasaklanmasına kadar varmıştır.

‘OHAL KALDIRILSIN’ MÜCADELESİ DAHA DA ÖNEM KAZANDI 

Peki soralım: KESK’in mitinglerinin OHAL’in ilan edilmesindeki nedenlerle nasıl bir ilişkisi vardır ki valiler bu mitingleri yasaklamaktadır?
“OHAL’e hayır”, “OHAL kaldırılsın”, Haksız uygulamalar var bunlar geri alınsın” gibi talepler öne sürmek için miting yapmak, ‘FETÖ’ ve OHAL’in ilanına neden olan 15 temmuz darbe girişimiyle bağlantılı talepler midir ki, KESK’in mitingleri yasaklanmıştır?
Cümle alem bilmektedir ki her iki sorunun yanıtı da “hayır”dır ve KESK’in miting yapması için mevcut cunta yapımı OHAL yasası bile engel değildir.  

Bunu bildikleri için olacak, valiler mitinglerin yasaklanmasını, “Mitinge katılacak olanlarını can güvenliği”ne bağlamaktadırlar. İzmir Valiliği bu gerekçeyi Miting Tertip Komitesine açıkça belirtmiştir.

Demek ki; CHP’nin, Cumhurbaşkanının, Başbakanın yaptığı mitinglere katılanların “can güvenliğini” umursamayan valiler, KESK’in mitinglerine katılanların “can güvenliğini” umursamaktadır!

Hem de bu gerekçeyle mitingleri yasaklayacak kadar!

Böylece bir kez daha görüldü ki OHAL, ‘FETÖ’nün faaliyetlerini önlemenin ve 15 Temmuz’un yol açtığı tahribatı tamir etmenin değil ama her tür muhalefeti bastırmanın, emekçilerin hak mücadelesinin önlenmesinin bir aracı olarak kullanılmaktadır. 

Bu yüzden de “OHAL’in kaldırılması ve KHK’lerin geri çekilmesi mücadelesi” daha da önem kazanmıştır. 


10 ARALIK’IN ÇAĞRISI: OHAL KALDIRILSIN KHK’LAR GERİ ÇEKİLSİN!

Bugün 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, bireylere tanınan hakları ve özgürlükleri güvence altına almak için BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından haziran 1948’te hazırlanan İnsan Hakları Bildirisi, BM’nin 10 Aralık 1948 günü Paris’te yapılan toplantısında kabul edildi.
O günden beri de 10 Aralık günü, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.

10 Aralık 2016, yani bugün de dünyanın her yanında insan hakları savunucuları, insan hakları talebi olan ve bunun mücadelesini verenler, ilerici demokrat çevreler, insan hakları mücadelesinin önemine vurgu yapan etkinliklerle bugünün öne çıkardığı değerlerin önemine dikkat çekiyorlar.

Dünyanın gidişatına bakıldığında, her geçen yıl insan haklarının öneminin daha da arttığına tanık oluyoruz. Bizim gibi olağan hali OHAL’lerle, sıkıyönetimlerle, darbelerle kesintiye uğrayan ülkelerde insan haklarının önemi daha da derinden hissedilmektedir. Dolayısıyla da daha geniş toplumsal kesimler insan hakları ihlallerinin mağduru olmakta, insan hakları mücadelesi de kitlelerin içinde yer aldığı bir mücadele olarak biçimlenmektedir. 

Türkiye’nin yakın tarihi, darbelere, sıkıyönetimlere ve OHAL’lere karşı mücadelenin yanı sıra bir insan hakları mücadelesi ülkesidir. Özellikle de 15 Temmuz darbesi sonrasında ilan edilen OHAL ile Erdoğan-AKP Hükümeti, tutuklamalar, gözaltılar, yasa ve hukuk tanınmadan gerçekleşen meslekten ihraçlar, seçilmiş yöneticilerin görevden alınıp tutuklanması ve yerine kayyım atanması, savunma hakkının kısıtlanması... gibi her biri en temel insan haklarının ihlali olan uygulamalardır. Bu yüzden 2016 10 Aralık’ı Türkiye’nin insan hakçıları, insan haklarının önemi ve bu haklar için mücadele edenler için önceki yıllara göre çok önem taşıyan bir gün olmuştur. Çünkü bir yıl öncesine göre ülkeyi yönetenler en temel insan haklarını tanımamakta katbekat ileri adımlar atarken, insan hakkı mağdurlarının sayısı da olağanüstü artmıştır.

Dolayısıyla 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nün temsil ettiği değerleri, hakları savunmak, insan hakları ihlallerine karşı mücadele, dünyada olduğu gibi ülkemizde de son derece önemli bir mücadele olmaya devam etmektedir. Ve bu önem ne yazık ki giderek artmaktadır. Bu nedenle de dünyada, en azından ileri ülkelerde  “1 gün” olarak kutlanan bugün ülkemizde bir haftaya yayılan etkinliklerle gündem olmaktadır. Dahası pek çok ülkede entelektüellerin, insan hakları gönüllülerinin etkinliği olan bu 10 Aralık’ta sembolize olan değerler, ülkemizde; Cumartesi Annelerinden Barolara, ilerici demokrat siyasi çevrelerden, ulusal hak talebindeki Kürtlere, inanç özgürlüğü isteyen Alevilere, çevre hareketinden, kadına yönelik şiddetin mağdurlarına kadar milyonları kapsayan kesimleri ilgilendiren değerdir.
Özellikle ülkemizde bugün insan hakları mücadelesi, “OHAL’in kaldırılması, KHK’lerin geri çekilmesi” mücadelesiyle birleşen bir mücadele olarak biçimlenmektedir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...