İfade özgürlüğü için çağrı
Fotoğraf: Envato
1999 yılındayız… İHD olarak 1 Mayıs itibariyle bir kampanya başlatacağız. Şöyle demişiz kampanya metnimizde:
“Düşünceyi Açıklama Özgürlüğü” (İfade Özgürlüğü) İçin Kampanya başlatmaktadır. Çünkü;
-Düşünceyi açıklama özgürlüğü olmadan, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkından,
-Düşünceyi açıklama özgürlüğü olmadan, siyasal parti, sendika, vakıf ve dernek kurma/üye olma hakkından; örgütlü olarak düşünce anlatma hakkından,
-Düşünceyi açıklama özgürlüğü olmadan, basın özgürlüğü ya da iletişim özgürlüğünden,
-Düşünceyi açıklama özgürlüğü olmadan, resim, heykel, sinema, tiyatro ve benzeri yollarla düşünce açıklama ve yaratı özgürlüğünden,
-Düşünceyi açıklama özgürlüğü olmadan, bilim özgürlüğünden,
-Düşünceyi açıklama özgürlüğü olmadan, ülke yönetimine katılma, seçme ve seçilme hakkından,
-Düşünceyi açıklama özgürlüğü olmadan, bilgi edinme, bilgiye ulaşma, bilgiyi yorumlama ve başkalarına iletme haklarından,
söz etmek mümkün değildir.
Türkiye’de başta, 12 Eylül askeri yönetiminin ürünü olan 1982 Anayasası olmak üzere, pek çok yasa ve diğer hukuk normlarında düşünceyi açıklama özgürlüğünü kısıtlayan, yasaklayan ve cezalandıran anlayış egemendir(…) Bu yasa maddelerine dayanılarak yüzlerce aydın, yazar, siyasetçi, gazeteci ve insan hakları savunucusu cezaevine konulmuş ve ağır para cezalarına mahkum edilmişlerdir. İsmail Beşikçi, Haluk Gerger, Münir Ceylan, Fikret Başkaya, Yalçın Küçük, Doğu Perinçek, Eşber Yağmurdereli, Osman Murat Ülke, Yılmaz Odabaşı, Sırrı Öztürk, Ünsal Öztürk, Ayşenur Zarakolu, Recep Tayyip Erdoğan, Nurettin Şirin, Işık Yurtçu, Ragıp Duran, Feridun Yazar, Abdullah Aydın, Haydar Kaya ve DEP milletvekilleri bunlardan bazılarıdır.
İHD saptamalarına göre 31 Mart 1999 tarihi itibariyle 146 kişi, düşünceleri nedeniyle cezaevinde bulunmaktadır.
Bugüne dair söylemem gereken iki konu var: Birincisi, 17 yıl sonra, 5 Aralık 2016 itibariyle de 146 gazeteci yazar cezaevinde bulunuyor.
İkincisi, 17 yıl önceki mahpuslardan Recep Tayyip Erdoğan da Cumhurbaşkanıdır.
Kampanyada vatandaşlardan 35 bin imza toplamışız, TBMM’ye iletmek üzere…
Talep şöyle:
“Türkiye’de düşünceyi açıklama özgürlüğü önündeki yasal engellerin ortadan kaldırılması için, anayasal ve yasal değişikliklerin yapılmasını; yapılacak düzenlemelerin ulusal üstü insan hakları belgelerine dayalı ve bu belgelerle uyumlu olmasını istiyorum.”
Bugün de aynı talepte bulunmak mümkün. Bir de yasa uygulayıcılarının eylem, işlem ve kararlarında Anayasa’nın 90. maddesi hükümlerine uygun davranmalarını talep etmek…
Öyle davranırlar mı dersiniz?
Kurumsal ve zihniyet olarak bağımlı hale getirilmiş yapılardan özgürlükçü uygulamalar beklentisi ne denli gerçekçi olur? Ayrıca, yargı kurumunu kendisine bağımlı hale getirmiş ve yargının bütün teminatlarını ortadan kaldırmış bir siyasi irade izin verir mi buna?
Cevap için düşünelim.
Nedir?
Teoride ve pratikte hukukun üstünlüğü ilkesi...
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- İnsan haklarının korunması sorunu 08 Haziran 2023 04:21
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21