04 Aralık 2016 00:15

Şapkadan çıkacak anayasa paketi

Şapkadan çıkacak anayasa paketi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Siyasete hakim olan egemen söylemi bu süreçte de yeniden üreten ve yaygınlaştıran medyanın aynı zamanda siyasi duruşuna paralel olarak tarafgir bir tutum sergilediği, habere konu olan tarafların tümünün görüşlerine yer vermediği, toplumun bazı kesimlerinde varolan ön yargıları pekiştirici bir tutum sergilediği dolayısıyla anayasa için gerekli uzlaşma zemininin oluşmasında katkı sunmaktan uzak olduğu görülmüştür.” 

Bundan üç yıl önce yeni anayasa yapımı sürecini medyanın nasıl yansıttığına dair hazırlamış olduğum raporun sonuç bölümünde yukarıdaki değerlendirmeyi yapmışım. Rapor için Hürriyet, Milliyet, Sabah, Taraf, Cumhuriyet, Radikal, Star, Zaman, Yeni Şafak, Özgür Gündem, Aydınlık ve Agos’tan oluşan 12 gazeteden haber, köşe yazısı ve yorumlardan oluşan 907 içeriği incelemiş, tartışmaların odağının anayasa yerine başkanlık sistemi olmasını eleştirmişim. Bugün bu gazetelerin bir kısmı yok. Birkaç ay önce yine heves edilmiş olsa da yeni anayasadan vazgeçilip rota Bahçeli’nin desteği ile başkanlık sistemini getirecek bir anayasa değişikliği paketine evirildi. Ancak paketin içeriğine henüz ulaşılamıyor, bu nedenle de doğru düzgün haber yapılamıyor. 2013’te başkanlık sistemini istikrar ve şeffaflık gelecek diye öven iktidar medyası bugün ‘ya başkanlık ya kaos’ diyerek tehdit eder hale geldi. Biraz geleceği görebilen bir insan olsaydım raporun altına ‘bunlar iyi günlerimiz’ notu düşerdim.

Geçtiğimiz hafta Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir araya gelip bir toplantı yaptılar ve mutabık kaldıkları anayasa değişikliği paketini bu hafta Meclise sunacaklarını açıkladılar. Bir gazeteci içeriğe ilişkin daha fazla bilgi edinmek istedi, “Bu detaylarla milleti meşgul etmeyelim, usul, şekil, yazım olarak bazı konuların gözden geçirilmeye ihtiyacı var. Bir iki gün içerisinde de arkadaşlarımız bunları, Sayın Genel Başkanın ve bizim bakış açımızı göz önüne alarak tamamlamış olacak” cevabını aldı.

Detaylarla meşgul edilmememiz istenen bir rejim değişikliği ve her birimizin hayatını etkileyecek. Diyeceksiniz ki olağanüstü hal ilanının ardından zaten başkanlık sistemine geçildi, yapılan yalnızca bunu kılıfına sokmak. Asıl problem bunun bu derece normalleşmesi ve medyanın bunda payı büyük. Özellikle ana akım medya ülkedeki üçüncü büyük partinin eş başkanları dahil on milletvekili hapisteyken bir rejim değişikliği paketinin iki partinin pazarlığı sonucu Meclise getirilmesine, içeriğinin kamuoyundan saklanmasına değinmiyor bile. Haber programları başkanlık sisteminin artılarını/eksilerini tartışan siyasetçiler ve araştırma şirketleri sahiplerinin münazara yarışmalarına benziyor. Bağımsız olarak nitelendirdiğimiz gazetelerde dahi konu siyasi parti temsilcileriyle kısıtlı bir alanda tartışılıyor. Sivil toplumun sesi duyulmuyor, vatandaşların görüşleri ise yalnızca araştırma şirketlerinin tartışmalı anketlerine sıkıştırılmış durumda.

Tartışmayı hangi kavramlarla yürüteceğiz?

Ana akım medyanın “tartışıyormuş” gibi yapma tutumu hemen her olayda karşımıza çıkıyor, sinirlensek de bir bakıma kanıksadık artık. Neyse ki Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri henüz kanıksamamışlar, geçtiğimiz hafta CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş’ı ‘yapmadıkları’ haberler üzerinden epey sıkıştırdılar. Diğer taraftan ne mutlu ki halen haber alabildiğimiz, öğrencilerin karşısına dimdik çıkabilen medya kuruluşları var. Ancak onların da gündemdeki konuları nasıl işleyecekleri konusuna biraz daha kafa yormaları gerekiyor.

Geçtiğimiz hafta bazı medya kuruluşları habercilik ilkelerini güncelleme gereği duydular. Buna yol açan ise bazı kavramları net bir tanımını yapmadan kullandıkları ve bu yolla normalleştirdiklerini fark etmeleri oldu. Örneğin ‘alternatif sağ’ın kısaltılmışı olan alt-right teriminin ırkçılığa hizmet eden bir halkla ilişkiler aracına dönüştüğünü söyleyen Associated Press bunun jenerik olarak kullanımından kaçınılması gerektiğini ekledi etik ilkelerine. The Guardian ise terimi kullanmaya devam edeceğini ama temsilcilerinin ırkçılığını ve neyin arkasında durduğunu da net bir şekilde vurgulayacaklarını belirtti. ThinkProgress adlı haber sitesi ırkçılara bundan böyle alternatif sağ demeyeceklerini duyurdu. Etik Gazetecilik Ağı’ndan Tom Law Belgrad’da düzenlenen Doğu Avrupa Medya Forumunda (SEEMF) siyasi olarak kutuplaşmış ülkelerdeki gazetecilerin “faşizm” sözcüğünün anlamında anlaşamadıklarını yazdı.

Bizde de bazı terimler sorgulanmadan gelişigüzel kullanılıyor, bu yolla içleri boşaltılıyor. Bazı durumlarda ise gündem AKP’nin elinde tutmak için büyük gayret gösterdiği söylemsel iktidarı besler şekilde onun seçtiği kavramlar üzerinden tartışılıyor. Medya kuruluşlarının bu kadar baskı altında dahi bir durup hangi konuyu hangi sözcüklerle işleyeceğine, kimlerle tartışacağına karar vermesi ve bunu okuyucularına duyurması çok önemli. Ancak bu sayede yeni bir dil kurarak onun açtığı alanda üstü örtülenleri açığa çıkarabilir, tartışmayı genişletebiliriz. Aksi bizi dozajı giderek yükselen bir yakınma ve öfke haline sıkıştırıyor. Şapkadan kim bilir daha neler çıkacak? Maruz kalan ya da en sert cevapları yetiştirenlerin değil çözüm öneren, cesaret verenlerin seslerini duymaya ihtiyacımız var.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...