02 Aralık 2016 00:40

Kafaları ve çocukları yakmak

Kafaları ve çocukları yakmak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

CEMAAT YURTLARINDA FELSEFE, BİLİM VE SANAT ANSİKLOPEDİLERİ VAR MI, FEN, MÜZİK, SANAT VAR MI?

Memleketin geldiği halin acı bir tecellisi demek istemiyorum; öyle ama bunu böyle söylemeye vicdanım el vermiyor, bu saf tertemiz çocuklarımızın ölüm ve travması memleketimizde uygulanan dinci paracı gerici politikaların ağır bir sonucudur. En ağır bedeli de yine yoksullara kesmiştir, yine memleketin pırıl pırıl çocuklarını kızlarını yakmıştır, yakmaktadır.
Bu çocuklarımızın birçoğunun hayatı daha bu yurtlara kaydedilirken karartılıyor zaten, bir kez cemaate sokuldu mu, bütün hayatı oralarda şekilleniyor, öyle ki üç beş sene sonra tanımadıkları kişilerle cemaat evlilikleri yaptırılıyor (En somut örneği Gülen hareketi ve 15 Temmuz sürecidir).

Dahası bu kurumların birçoğu bir eğitim öğretim yurdu, öğrenci yurdu olma özelliği taşımıyor; sağlık koşulları ve eğitsel açıdan, çocukların beden-psikomotor, sosyal, entelektüel-zihni, moral-bilişsel gelişimleri açısından uygun değil.
Cemaat yurtlarında doğru düzgün ne felsefe, ne bilim, ne sanat estetik ve moral koşullar var; en temel felsefe, bilim, sanat ansiklopedileri bile yok. Spor salonları zaten yok. Müzik, tiyatro, resim salonunu sağlamayı bırakın bu tür etkinliklere müsaade bile yok.

Cemaat yurdunda bir mızıka-davul-saz çaldığınızı, yüksek sesle bir şarkı söylediğinizi, ilahi koroları dışında bir müzik korosu kurduğunuzu düşünün, bir resim kursu açtığınızı düşünün, bunun tasavvuru bile imkansız sayılır.

Ne yazık ki “cemaat yurdu” demek, başta zihni olmak üzere her tür kısıtlama ortamı anlamına geliyor.

‘Cemaat Yurdu’ Sıfatı Bile Yeter Kötülüktür: Dinci Paracı Neoliberal Muhafazakâr Toplum Mühendisliği Hem Kızlarımızı Hem Toplumu Yakıyor

Çocuklara karşı kamunun en önemli iki görevi 1-Sağlıklı bir ortamda büyümelerinin sağlanması (barınma, beslenme, güvenli ortam), 2-Eğitsel olarak kafalarını, zihin, yetenek- becerileri ve ilgilerini sonuna kadar geliştirecek uygun şartların oluşturulmasıdır, nitelikli bir eğitim-öğretimin sürdürülmesidir (Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne bakarsanız daha neler var).

Bu ikisinin de ana şartı bir yandan uygun fiziksel şartlar sunulması, diğer yandan çocukların telkin ve empozeden, “doktrinlerden” uzak tutulması, zengin bir gelişim ortamı sağlanmasıdır. 

Bu ilkelerin tam tersine, 0-17 yaş grubu çocukları, hatta 0-24 yaş grubundakileri belli bir “cemaatin” yurduna mecbur bırakmak, daha en başından telkin-empoze-doktrin alanına terk etmek anlamına geliyor.

Bu bir “toplumsal ihtiyaçtan” da kaynaklanmıyor. Bir baba feryat ediyor: “Mevcut yurdu yıktılar. Bu yurda mecbur kaldık.”
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı itiraf ediyor: “Adana’da böyle 100 yurt daha var. 80’i Süleymancılara ait.”

2013-14 yılında 929’u doğrudan şahıs olmak üzere dernek ve vakıflara bağlı 16 bin 958 Kur’an kursu var ki bu kurslar resmi kayıtlılar. Kayıtsız olanlarla birlikte bu sayı daha yüksek bulunuyor. Bu kurslara devam eden kursiyer sayısı 1 milyon 164 bin 743. Bu sayılar açıkça hemen her cemaat ve tarikatın çok sayıda Kur’an kursu açtığını ve çok geniş bir kesime ulaştığını gösteriyor. 

Dinci yurtlar da Kur’an kursları, hafızlık, eğitim-kültür dernekleri görünümünde yaygın bulunuyor.
Yurtların yanında Işık evleri örneğinde olduğu gibi “cemaat evleri” yarı yasal olup özel ev görünümünde özel hukuk alanlarından yararlanıyor.

Sonuç: Türkiye’de milyonlarca çocuk cemaat kurslarına tabii, yüz binlercesi bu tür yarı resmi yarı kaçak yurtlarda, yüz binlercesi cemaat evlerinde kalıyor.
Yani bir toplum mühendisliği yapılıyor. Yasa yapıcı da icradaki de bunu bilerek yapıyor.

Açık ve net yanıt bu çocukların yanmasında birincil sorumluluk devletin ve mevcut iktidar partisi AKP’nin toplum mühendisliğidir. 
Sadece AKP de değil, Menderes de, Demirel de, Evren de, Özal da aynısını yaptı. 1945 sonrası İnönü de aynısını yaptı. CIA destekli bir proje bu. Aydınlanmacı, halkçı, toplumcu kişi ve grupları baskıladı. Tarikatları yeniden canlandırdı, Nurcuları, İlim Yayma Cemiyetlerini, binlerce dinci derneği, vakfı oluşturdu ve destekledi.
Köy enstitüleri, öğretmen liseleri, meslek liseleri, halk eğitim, halk evleri… eksiği ile fazlası ile KYK yurtları, PİYO’lar, YİBO’lar… tüm bunlar ihmal edilirken imam hatipler ve Kur’an kursları yaygınlaştırıldı.

Kapitalizm içinde kalarak yoksulluk önlenemez, cemaat yurtları ile çocuklar ve eğitim kurtarılamaz. Libaralizmin, kapitalizmin çocukları kurtarmak gibi bir ilkesi veya şartı da zaten yok. Bunların eleştirisini ve yenisinin arayışına girilmesini bastırmak için ise dinci milliyetçi politikalar pompalanmak durumunda.
Bu kötücül toplum mühendisliğinin sonu ne yazık ki hem zihni ve fikri, hem de fiziki yangındır.
Çocukları yakıyorlar. Ciğerlerimiz yanıyor.
Devrimler yakındır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa