25 Kasım 2016 01:00

Vatan ve işçiler

Vatan ve işçiler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Uzun yıllar Türk-İş’te Bayram Meral’in danışmanlığını yapmış, şimdilerde Vatan Partisine demir atmış Yıldırım Koç , Aydınlık’daki yazılarında sürekli olarak işçileri “Vatan savunmasına kazanma” çağrıları yapıyor. Koç bu çağrıları yaparken işçi ve emekçilerin ücretlerinin arttığından, onların emekçilerin ücret dışındaki diğer sorunları ile uğraşması gerektiğinden dem vuruyor. Yani gerçekler tam tersini gösterse de, işçilerin ekonomik olarak rahat olmalarıyla, vatan savunmasına katılmaları arasında kendine göre “mantıklı” bir ilişki kuruyor!
Ama işçiler için Koç gibilerin kendilerini çağırdığı vatan savunması ne anlama geliyor? Bunun tek bir anlamı var: Mevcut hükümetin ve sermayenin arkasında saf tutmak, içeride Kürtlere, dışarıda diğer halklara karşı uygulanan gerici, şoven politikalara destek vermek. Ama bu arada sürekli olarak budanan kendi hakları konusunda da teslimiyetçi bir yol izlemek. Bu tür düşünceleri diğer ülkeler ve onların işçilerine doğru genişletirsek bu şu anlama gelir: Her ülkenin işçisi kendi sermayesinin, hükümetinin ardında sıraya geçsin! İşler çatışmaya dönüştüğünde de birbirinin gırtlağına sarılsın! Açıkçası Koç işçileri sermayeye peşkeş çekmekten hiç vazgeçmiyor.
Tarihte, işçilerin kendi kurtuluş davalarına boş verip, kendi hükümetlerinin peşine takılması çağrısı yapan “işçi önderleri” hiç varolmadı mı? Oldu. Örneğin İkinci Enternasyonal önderleri böyle yaptı ve işçi sınıfı adına utanç verici gerici bir politika uyguladı. Enternasyonalizm bayrağı yere atıldı. Farklı uluslardan işçilerin emperyalist bir paylaşım savaşının cephelerinde kendi sınıf kardeşlerinin kanını dökmesine destek verdi. Birinci Dünya Savaşı’nın vatanın savunulması ile hiç bir ilgisi yoktu, bütünüyle emperyalist talan ve yağma savaşıydı.  Ama Bolşevikler “Düşman kendi içimizde ve başımızda” demişlerdi. Büyük Ekim Devrimi de işte böyle gerçekleşmiş, işçiler sosyalist bir vatan inşa etmeye başlamışlardı. Koç bu konularda kitap bile yazmıştır! Orada İkinci enternasyonal liderlerini böyle davrandıkları için eleştirir! Ama bugün koşullar farklı olsa da benzer gerici politika ve tutumları kendi işçilerimize yine “vatan savunması” adına tavsiye eder.
Burada şu soru elbette akıllara gelmektedir: Peki işçiler hangi koşullarda vatan savunması yapacaklardır? Emperyalizm koşullarında, özellikle bağımlı ülkelerde -emperyalist merkezlerde artık ulusal bir vatan savunmasında söz edilemez- işçiler kendi ülkelerinin emperyalist işgal ve tehdit altına girmesi durumunda elbette emperyalizme karşı ülkelerini savunacaklardır. İşçiler, emperyalizme karşı tutarlı bir tutum alması durumunda elbette ulusal nitelikteki sermaye unsurları ile koşullara göre ortak mücadelede bir araya da gelebilirler. Ama her durumda işçi sınıfı kendi bağımsız politik konumunu korumak, ulusal kurtuluşu sosyal kurtuluşa -nihai olarak sömürüden kurtulma, yeni bir toplum inşa etme- çevirme perspektifi ile hareket etmek zorundadır. İşçiler için vatan savunmasının anlamı budur. İşçi ve emekçilerin sonunda bunu başarması durumunda da vatan o zaman işçi ve emekçilerin, tüm halkın vatanı haline gelecektir. Böyle bir vatan da elbette sonuna kadar korunacak ve savunulacaktır.
Ama bugün Yıldırım Koç ve onun Vatan Partisi gibi partilerin işçilere çağrısı gerici, faşist politikaların peşine takılarak, farklı emperyalist gruplardan birinin yanında yer alarak, kardeş halkların -Kürtlerin- en doğal haklarına saldırarak, bunun için yerel ve bölgesel savaşlara atılmayı dahi göze alarak mevcut hükümetin, yönetimin desteklenmesi, işçiler için büyük önemi olan demokrasi ve gerçek bir bağımsızlık mücadelesinden uzak durulması çağrısıdır.Ülkeyi yönetenler emperyalist sermayeye kapıları sonuna kadar açmakta, ama soyut bir “Batı” karşıtlığı yapmaktadırlar. Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge ve dünya kaynamakta, çıkar çelişkileri derinleşmektedir. Başta emperyalist büyük devletler olmak üzere, bölge gericilikleri de halkları birbirine kırdırma, kan ve terör üzerinden egemenliklerini sürdürme peşindedirler. Burada söz konusu olan vatan savunması değil, yağmacı ve talancı çıkarlar, yayılma özlemleri ve diğer halkların boğazlanmasıdır. Bu koşullarda işçiler “kendilerine vatan savunması” diyenler konusunda olağanüstü dikkatli olmak, işin aslını öğrenmek, bilmek durumundadırlar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...