25 Kasım 2016 01:00

Zanlıların banyo yaptığı biliniyor

Zanlıların banyo yaptığı biliniyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta Gaziantep’te haber yaparken gözaltına alınıp, apar topar sınır dışı edilen Fransız Gazeteci Olivier Bertrand’ın ardından yandaş basında şöyle haberler yayımlandı: “Yapılan araştırmada, Bertrand’ın geçen yıl Türkiye’ye çok sayıda giriş çıkış yaptığı, son olarak 5 Kasım 2016’da İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanından ülkeye girdiği tespit edildi. Fransız Gazeteci Bertrand’ın sosyal medya hesabı üzerinden terör propagandası nedeniyle tutuklanan Aslı Erdoğan için ‘Aslı Erdoğan 82 gündür tutuklu ve tutuklu olan 34.000 kişiden sadece biri, 34.000’ şeklinde paylaşımının olduğu da kaydedildi.”
Bu haberi okuduğumda aklıma ilk gelen şey Orta Çağ engizisyon mahkeme tutanakları oldu. Kiliseye ve din adamlarının mutlak hakimiyetine muhalif olan herkesin zindanlara atıldığı Orta Çağ’da da, mahkeme tutanaklarında, “Zanlıların banyo yaptıkları biliniyor” gibi akıllara ziyan suçlamalar yer alırdı. Orta Çağ Avrupası’nda, temizlenmek için yıkanmak sapkınlıktı ve suçtu. Bugünün Türkiye’sinde de bir gazetecinin asli işi olan haberciliği yapması sapkınlık.
Orta Çağ’da hastalık korkusundan temizlenmek suç olduğundan, krallar, kraliçeler bile neredeyse ömür boyu yıkanmaz ve saraylar feci kokardı. O derece kötü kokardı ki, bu pis kokuyu gizleyebilmek için parfümü icat etmişlerdi. Peki, 21. yüzyıl Türkiyesi’nde yaşanan siyasi ve sosyal kirlenmeyi hangi parfüm bastıracak?
Aynı Orta Çağ’da olduğu gibi, bugünün Türkiye’sinde de gerçekleri söylemek suç. Eskiden dünya dönüyor demek suçtu ve affedilmek için engizisyon mahkemesi önünde çok samimi bir şekilde özür dilemeniz beklenirdi. Doğruyu söylediği halde özür dilemeyen veya ihbarcılık yapıp başka doğrucuları yakalatmayanın mallarına el konur, vatandaşlıktan çıkartılır, sapkın veya bölücü olarak yaftalanıp işkencelerden geçerdi.
Biz de bugün birilerinin doğru söylediği, etik davrandığı, sorumluluk sahibi olduğu, işinin gerektirdiği davranış kalıplarını sergilediği, haklı olanın hakkını aradığı ve hatta sadece insan gibi yaşadığı için suçlu gibi çerçevelendiği bir karanlıktan geçiyoruz. Aynı Orta Çağ Avrupası’nda temizlenmek için yıkanan insanların cezalandırıldığı gibi bir karanlık. Bugünün çağdaş dünyasında ancak bir distopyada rastlayabileceğimiz, adına Absürdistan filan diyebileceğimiz bir ülkedeyiz sanki. Ak kara, kara da ak olmuş artık. Son günlerde çokça tartışılan post-truth (hakikat sonrası) döneme referansla da okunabilir bugünün Türkiyesi. Hakikat artık suç delili; şimdi varsa yoksa palavra. Ve maalesef hakkı, hakikati temsil edenler cezalandırılırken, palavra kötülere oy kazandırıyor. 
Şimdi size “çağdaş Türkiye’nin” mahkemelerince suç sayılan doğrulardan bir liste yapacağım. Eğer Orta Çağ’da yaşasaydık engizisyon mahkemesinin papazları şöyle buyuracaktı: 
Gazeteciler için: “Sanıkların haber yapmak için fotoğraf çektikleri ve sosyal medyada muhalif görüş paylaştıkları görüldü”,
“Sanıkların çocuk tacizini ortaya çıkarmak için belge topladıkları görüldü”,
“Sanıkların hükümeti eleştiren şekilde başlık attıkları görüldü”,
“Sanığın tehditlere rağmen yola gelmediği görüldü.”
Televizyoncular için: “Sanıkların çocuklar için çizgi film ürettiği görüldü”,
“Sanıkların haklarında suçlama yapılan kişileri ekrana çıkardığı ve kendilerini savunmalarına izin verdiği görüldü.”
Televizyon izleyicisi için: “Sanığın TRT dizisini izlemediği görüldü.”
Tutuklanan milletvekilleri ve atanamayan rektörler için: “Sanıkların demokratik yollarla ve halkın çoğunluğunun oyunu alarak seçildikleri görüldü.”
Barış imzacıları için: “Sanıkların barış ve şiddetsizlik için imza topladıkları görüldü.”
18 yaşın altında zorla evlendirilen çocuklar için: “Sanıkların kendi rızalarıyla tecavüze uğradıkları görüldü.”
Çocuk istismarıyla mücadele eden dernek çalışanları için: “Sanıkların çocuk haklarını koruduğu görüldü.”
Hapisteki muhaliflerin avukatları için: “Sanıkların tutuklu muhaliflerin avukatlıklarını yaptıkları ve onlarla konuştukları görüldü.”
Sendikacılar için: “Sanığın işçi haklarını savunduğu görüldü.”
Edebiyatçılar için: “Sanıkların hoşa gitmeyen kitap, öykü, makale yazarak ve görüşlerini paylaşarak geniş halk kitleleri tarafından okunduğu görüldü.”
Yayınevleri için: “Sanığın basım-yayım işleriyle uğraştığı görüldü.” 
Hükümeti protesto eden öğrenciler için: “Sanıkların kampüste masa açtıkları ve pankart astıkları görüldü.”
Bu liste daha uzar gider. 
Aynı engizisyon mahkemelerinde doğruyu söyledikleri için yargılanan ve türlü cezalara çarptırılan Orta Çağ aydınları gibi, bugünün Türkiyesi’nde de mesleklerini yapan, bu arada doğruyu ve ahlaklı olanı seçenler “kötü”, “düşman”, “eksik” veya “kusurlu” gibi çerçeveleniyor ve suçlu muamelesi görüyor. Oysa bu insanların yapıp ettikleri her şey demokratik ülkelerde olmazsa olmaz eylemler. Meşru ve haklı olanın kriminalize edildiği bu kirli oyunda yandaş medya çok büyük rol oynuyor. Orta Çağ’ın sarayları nasıl kötü kokuyorduysa, bugünün sarayları ve onların medyası da çok kötü kokuyor ve bu kokuyu bastıracak parfüm henüz icat edilmedi. Çare, su, sabun ve acil temizlik. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...