18 Kasım 2016 01:00

Çok geç olmadan

Çok geç olmadan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kısa bir zaman aralığına sığdırılan saldırılar peş peşe geldi. Radyo ve televizyonların kapatılması, HDP eş başkanlarının ve milletvekillerinin tutuklanması, Cumhuriyet gazetesine baskın ve tutuklamalar, yüzlerce derneğin kapatılması, belediyelere atanan kayyumlar, açığa almalar ve yine tutuklamalar. Bu saldırı dalgası halen devam ediyor. Hedef muhalefeti tümden susturmak, en küçük hak arayışını, demokrasi ve özgürlük talebini boğmak. Bunun için öncelikle halkın mücadeleci, ileri kesimlerine saldırılıyor, Kürt halkının mücadelesi ezilmek isteniyor. Bunlar susturulursa tüm halkı, emekçi kitleleri yönetmek, bir “çobanın” sürüyü yönetmesi kadar kolay olacak! Hesap bu!

Demokrasi ve özgürlük isteyen güçlerin susturulması süreci, aynı zamanda açık bir terör yönetiminin kurulması süreci olarak yaşanıyor. Gidiş yönü bu, ama tempo bazen yavaşlıyor, bazen hızlanıyor. Saldırıların ekonomik, siyasi, ideolojik alanda birbirleriyle paralel yürümesi, tüm toplumun “bütünlüklü” bir diktatörlük altına alınmak istendiğini açıkça ortaya koyuyor. Yürütülen demagoji ise ülkenin ve devletin tehlikede olduğu, dış düşmanların bizi yıkmak için kapıda beklediğine dayanan, şovenizme varan bir milliyetçilik ve belirli bir din yorumuna dayanan malzemelerle bezenmiş durumda. Bu gerici, faşist propaganda 7 gün, 24 saat TV’ler ve basın aracılığıyla halkın üzerine boca ediliyor.

Bugün ülkeye hakim olan iş birlikçi egemen sınıfların hemen hepsi aynı politik hatta birleşmiş olmasa da, onların hepsi adına ülkeyi yöneten “fiili başkan” ve onun partisinin yönettiği bu saldırı dalgası tüm ağırlığı ile ülkenin üzerine çökmüş durumda. Tarihsel deneyimler bu tür saldırıların her zaman istenen sonuca ulaşamadığını, başarıya ulaşmalarının engellenebileceğini ortaya koyuyor. Otuzlu yılların ortasındaki Fransa örneğinde olduğu gibi, tüm işçi sınıfının birlik olması ve onun halkın en önünde yürümesi sonucu faşist cephe bozguna uğratılmıştı. Bugünün Türkiyesi’nde elbette koşullar farklı ve işçi ve emekçi yığınların küçümsenmeyecek bir bölümü üzerinde gerici propagandanın geçici de olsa bir etkisi bulunuyor. Ama bu kitlenin çıkarları ve talepleri şimdilik bilincinde olmasalar da kurulmak istenen rejimle tam ters yönde!

İşçi ve emekçi kesimlerin uyanmış kesimleri ve onlarla birlikte hareket etmeleri durumunda ilerici, demokratik muhalefetin, geniş halk yığınlarını sarsması ve onların gerçekleri daha kolay fark etmesini sağlamaları olanaklıdır. Bunun için en geniş kesimlerin bir araya geldiği ortak bir mücadele birliği gerekiyor. Bu ülkenin ilericileri, demokratları, tüm namuslu ve vicdanlı insanları ve sosyalistleri böylesi bir birliğin çok geç olmadan sağlanması ve yoğunlaşmış siyasi gericiliğin karşısına dikilmesi gibi tarihsel bir görevle karşı karşıya bulunuyor. Anlaşılması gerekiyor ki, bugünkü saldırılar ne gelip geçicidir, ne de kendiliğinden geriye çekilecektir. Açık, terörcü bir rejime gidişte önemli köşeler dönülmektedir.

Ülkeyi yönetenler aksini söyleseler de, onların bu ülkenin halklarının çıkarına yapabilecekleri hiç bir şey bulunmamaktadır. Açtıkları ve girdikleri yolda daha fazla kan, gözyaşı, her geçen gün çoğalan kurban sayısı, savaş, çatışma, düşmanlık, açlık, yoksulluk, işsizlik ve kaos bulunmaktadır. Bu koşullarda, böylesi bir düşmana karşı birlikte mücadele etmemenin hiç bir haklı gerekçesi bulunmamaktadır. Bugün güncel olarak karşı karşıya bulunulan tercih kapitalizm mi, sosyalizm mi tercihi değildir. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz durum, yoğunlaşmış bir gericilik ve faşistleştirme saldırısına karşı demokratik hak ve özgürlükler için mücadele, demokratik bir devlet kurma mücadelesidir. Bu mücadeleye girilmeden, bu mücadele kazanılmadan daha ileriye gitmek de olanaklı olmayacaktır. Bunun için mümkün ve zorunlu en geniş birliği kurmak tarihsel bir görev olarak bugünün kuşaklarının omuzlarına binmiş durumdadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...