12 Kasım 2016 00:29

Trump kazandı, dünya halkları endişeli...

Trump kazandı, dünya halkları endişeli...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD seçimleri beklenmedik bir biçimde sonuçlandı. 
Obama’nın cephesi, yani Demokratlar büyük bir hezimet yaşadılar. Adeta bir şok içindeler.
Cumhuriyetçiler zafer sarhoşluğundan uyanmış değiller. Çılgınca eğleniyorlar. 
Trump ile elde ettikleri başarı onlar için de beklenmedik bir sonuç olsa gerek.
Sokak ağzıyla konuşan, dengesiz konuşmalarıyla, ırkçı-nefret söylemiyle, cinsiyetçi açıklama ve tutumlarıyla kısa sürede ün salan, nerede faşist ve ırkçı bir hareket varsa oraya gönderdiği selam ve destek açıklamalarıyla bilinen, Meksika sınırına duvar öreceği gibi açıklamalarıyla içerideki ve dışarıdaki yapancı düşmanlığını açıkça deklere eden, bugüne kadarki tüm ABD başkan adaylarından farklı bir profil sergileyen Trump hem temsilciler meclisinde hem de Senatoda çoğunlu alarak ABD başkanı oldu.
Dünya bir kez daha kapitalist emperyalizmin vardığı ve varacağı düzeyi Trump ile görmüş ve derin bir endişeye boğulmuştur. Dünya halklarının kaygıları artarken, diktatörler, ırkçı ve faşist güçler zil takıp oynuyorlar.
Her ne kadar “ABD’de başkanın kim olması önemli değil. ABD bu! Dünyan en büyük emperyalist gücü! ABD gibi emperyalist bir güç işlerini sadece bir başkana terk etmez. Orada kuvvetli dengeler vardır. İşleyiş ve derinlik önemlidir ve onu belirleyen de ekonomik, siyasi, çok hesaplı güç odaklarıdır, yani büyük silah ve diğer tekellerdir” gibi bir kavrayış önemli olsa da Trump’ın böylesine bir zaferine pek ihtimal verilmiyordu.

Tahminler ve değerlendirmeler hep Clinton lehine yapılıyordu. Trump’ın zaferine, hem de dünyanın tüm ırkçılarını, faşist ve gerici iktidarlarını ve güçlerini sevince boğan bu rakibini ezerek elde ettiği sonuca pek ihtimal verilmiyordu.
Türkiye’deki farklı güçler ve cepheler deki değerlendirmelerde genel olarak bu yöndeydi. Tek adam olmakta kararlı olan Erdoğan ve AKP iktidarının gönlünde yatan aslan Trump olsa da, onlar bile ağız dolusu bunu dile getiremiyordu. Trump’tan yana olduklarını açıkça beyan edemiyorlardı.
Şimdi Trump yandaşı olarak sevinç çığlıkları atıyorlar. Sevinç çığlıkları iktidar gazetelerin manşetlerinde parlıyor, ilk dakikalardan itibaren televizyonlarının baş köşelerine kurulmuş borazanlarının değerlendirmelerine konu, demeç ve açıklamalarına yansımış olsa da onlar da Trump’ın böylesi bir zafer elde edeceğine ihtimal vermiyorlardı.
Sadece dünyadaki değerlendirme böyle değildi, ABD’deki tahminler de bir iki istisna dışında bu yöndeydi. Clinton’un birkaç puanla seçimi kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu.

Geleneksel ABD politikasının sürdürüleceği ve Trump gibi durmadan zırvalayan birinin ABD’nin başına getirilemeyeceği varsayılıyordu. Clinton’un kusurları, onun yetenek ya da yeteneksizlikleri, avantaj ve dezavantajları sayılsa da yine de dönüp dolanıp onun ABD’nin yeni ve ilk kadın başkanı olacağı yazılıp çiziliyordu.
Öyle ki, seçimler yaklaştıkça Clinton hakkında çıkan çeşitli iddialar, dosyalar, mailler, spekülasyonlar bile fazla ciddiye alınmamış gözüküyordu. Oysa bugün dönüp bakıldığında aslında bunun bir yönetme, yönlendirme çalışması, “derinden” bir hamle olduğu, “derin” güçlerin alttan büyük bir operasyona giriştikleri görülebiliyor.
ABD tekellerinin dünyasının bu koşullarında, Ortadoğu ateşe verilmişken, silahlanma yarışı ve pazar, üstünlük savaşı böylesine kızışmışken, sarsıcı gidişatı mevcut haliyle sürdürmekten yana olmadıklarını göstermek için iç kamuoyunu uyandırmış/uyarmışlardı.
Tercih ettikleri ve giderek olağanlaşan “ulusal” ve uluslararası politikada yeni bir atak için Trup gibi birine derinden ihtiyaç duyduklarını gösteren verilerin fazlalığı da bir gerçek. 

Doğrusu hem Türkiye hem uluslararası devrimci demokratik çevreler de bu sonuca pek ihtimal vermediler. Geriye dönüp bakıldığında yapılan değerlendirme ve analizlere bakıldığında da bu görülebiliyor.
Ancak Trump’ın dünyanın dört bir yanındaki diktatörlere, diktatörlük çabalarına, ırkçı ve faşist güçlere büyük bir motivasyon sağladığı gerçeği atlanmadan söylenecek olursak; Dünya emek, barış ve demokrasi güçleri (haklı olarak) ABD gibi bir emperyalist gücün başına Trump’ın geçmiş olmasından derin bir kaygı duymuştur. Bu ABD’de işlerin nasıl yürüdüğü ve bundan sonra da nasıl yürüyeceğine dair genel bir bilgi birikimine rağmen böyledir.
Trump’ın gelişi tüm dünya diktatörleri, gerici ve ırkçı güçleri için yeni bir nefes olmuştur. Ner yazık ki SSCB gibi dünya işçi ve emekçilerinin, ezilen halklarının güçlü bir dost merkezi, Kızıl ordu gibi bir desteği de yok. Türkiye ve Ortadoğu halkları için işler daha da zorlaşmıştır. Türkiye halkları, işçi ve emekçiler hem içeride hem dışarıda yükselen ırkçı, gerici, faşist kuşatmaya, sömürü ve baskıya karşı daha güçlü bir örgütlenme ve direniş sorumluluğuyla karşı karşıyalar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...