09 Kasım 2016 00:57

Çok fazla!

Çok fazla!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İki dünya savaşına ve arada Nazizmin yükselişine tanıklık etmiş olan Stefan Zweig Dünün Dünyası kitabında şöyle yazar: “Ne zaman genç dostlarımla konuşurken

I. Dünya Savaşı öncesine ait birtakım olaylar anlatsam, bana hâlâ olağan gerçekler gibi gelen şeylerin, onlar için tarih ya da hayal edilemez şeyler olduğunu, hayretle sordukları sorulardan anlarım. İçimdeki gizli bir içgüdü de onlara hak verir: Bugünümüz, dünümüz ve önceki günümüz arasındaki tüm köprüler yıkıldı. Şahsen ben… zamanın tünelinde aklın en korkunç yenilgisine ve vahşetin en acımasız zaferine kendi isteğim dışında tanık oldum; bizim neslimiz dışında başka hiçbir nesil öylesi yüksek manevi değerlerden böylesi bir ahlaki gerilemeye kesinlikle maruz kalmamıştır… Eskiden olsa on insan neslinin yaşayabileceğinden çok daha fazla şey yaşanmıştır ve her birimiz de aynı şeyi hissetmişizdir: Çok fazla!”

Sürgündeki Zweig’ınki daha çok, yazarken yaptığı bir iç konuşmadır. Konuşma, olaylar yaşanırken konulamayan mesafeyi mümkün kılar.  Zweig da, hayatının bir kısmında bir insanın payına düşen yükün ne kadar ağır olduğunu kendi hayatının dökümünü yaparken ya da gençlerle konuşurken ortaya çıkan bir mesafeden bakıyor.   

Son bir haftaya sığabilen olaylara “çok fazla” diyebilmek için, bugün bir sırat köprüsünden geçenlerin yaşadıklarının bir sonraki kuşağın şaşkınlığında sınanmasına ihtiyacı yok. “Geçmiş ile gelecek arasındaki köprülerin” önce usul usul, sonra pervasızca yıkılışının nereye varabileceği, tarih bilgisi sayesinde fazlasıyla malumumuz. 

Bu bir haftada 10 bin kamu emekçisi ve akademisyen işinden atıldı; HDP’li vekiller tutuklandı; sonra Cumhuriyet gazetesine bir operasyon düzenlenerek yöneticileri ve yazarları hapse atıldı; rektörlük seçimleri iptal edildi; Diyarbakır’da önce IŞİD’in sonra TAK’ın üstlendiği terör saldırısında 11 kişi öldü; Rakka operasyonu başladı, Başika’nın peşmergenin eline geçtiği bildirildi. Bütün bu olaylarla ilgili tutumlar, eylemler, demeç ve karşı demeç yığınını saymadığımızda bile bunlar gerçekten Çok fazla!

Zweig, içine doğduğu değerlerin ve Avrupa’nın geleneksel hümanizmasının yıkılışını kaldıramayarak, tam kıtayı terk etmek üzereyken sınırda alıkonmasıyla birlikte kapıldığı umutsuzlukla canına kıymıştı. Oysa onunla birlikte engellenenler bir süre sonra o sınırı aşacaklardı. 

Bugün de kimin başına neyin geleceğinin belli olmadığı zamanlarda yaşıyoruz. HDP milletvekilleri tutuklanırken barış imkanının çöpe atılmış olması, Türkiye’nin köklü gazetesi kapatılırken ifade özgürlüğünün rafa kaldırılması, sadece bunlar için mücadele eden ve bu yüzden hedefe konulan kesimleri mağdur etmiyor. “Eline diline beline hakim ol” düsturunu yaşam ilkesi olarak benimsemiş çoğunluğun, ne kadar sinerse sinsin bu dalgadan kendisini kurtaramayacağına dair kuşkusu giderek büyüyor. Diktatör lafının bir kulaktan girip bir kulaktan çıkmasının memleketin ruh halindeki karşılığının iktidarın sandığından daha büyük olduğu açık. Çünkü mevzu on binlerce kişinin hapse atılmasından ibaret değil. Memleketin kendisi bir hapishaneye dönüşmüş durumda. Her an olabilecek bir patlamadan, her an çıkabilecek kargaşadan ürkerek evine çekilen sade yurttaşın da, pimi çekilmiş bir bomba üzerinde yaşamaya benzeyen hayatından bıktığını görmek için biraz sokakta dolaşmak yeterli.

Geçmişteki darbeler ve despotik iktidarlar döneminden kazanılmış hiç de az olmayan deneyim olmasa, bu herkese artık “çok fazla” gelen iktidar hırsıyla baş etmek gittikçe zorlaşacak. Cumhuriyet’in “Teslim Olmuyoruz” manşeti bu deneyimin ürünüdür. HDPli vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına evet oyu veren CHP’nin son parti meclisi bildirisinde yer alan, tutuklu vekillerin serbest bırakılması talebi ve ortak mücadele çağrısı sadece partinin kendi canının acımasından değil, aynı zamanda sokakta yeniden beliren deneyimin bu parti üzerindeki basıncındandır. 

İyi bir gelişmedir bu. En ayak sürçenin birlikten söz eder olması Zweig’ların umutsuzluğuna da iyi gelir. Karşılığı var mı, göreceğiz... Yoksa bu kadar yıkım bu ülkeye çok fazla. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...