04 Kasım 2016 01:00

ABD ve Kürtlerin birliği

ABD ve Kürtlerin birliği

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD Başkanı Obama’nın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, son dönemde her açıklama ve konuşmasında Kürtlerin birliği konusuna değiniyor.  Özetle McGurk, “Kürtlerin tarihi bir fırsatı kaçırmakta olduğu”nu ve bu “Fırsatı kaçırmamak için birlik olmaları gerektiği”ni söylüyor. Elbette McGurk’un söylediklerinde haklılık payı var. Ancak bu değerlendirmeleri yapan Bölge’deki (Ortadoğu) en büyük emperyalist gücün sözcüsü olunca, akla gelen ilk soru “ABD, Kürtlerin birliğini neden istiyor?”  oluyor.
Elbette Kürtlerin birliği tartışması ilk defa ABD’nin gündeme getirdiği bir konu değil. Öncesi bir tarafa 2009’dan bu yana Kürtler bir ulusal konferans ya da kongre toplamak için çeşitli girişimlerde bulundular. Ancak bu girişimler bölgesel gelişmeler karşısında aldıkları pozisyon, içine girdikleri saflaşmaların da bir sonucu olarak Kürt siyasetinin iki önemli çizgisi (Barzani ve Öcalan) arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle bir türlü toplanamadı.
McGurk’un “tarihi fırsat” dediği durum, 2011’den bu yana Bölge’de Suriye üzerinden süren kamplaşma ve savaşın Kürtleri öncesiyle karşılaştırılamayacak bir biçimde bölgesel denklemin şekillenmesinde önemli bir güç haline getirmiş olması. Ancak bu nesnel durum, farklı çıkar ve ilişkilere bağlı olarak Kürt siyasetleri arasındaki ayrım ve çelişkilerin devam etmesini ve zaman zaman bu ayrım ve çelişkilerin çatışmalı bir seyir izlemesini engelleyemedi.
Uzatmadan söylersek, bölge yeniden şekillendirilirken yüzyıl önce coğrafyası dörde bölünen Kürtlerin aynı akıbete uğramaması için ortak politikalar etrafında birleşmeleri kendini dayatıyor. Zaten bugün hangi Kürt siyasi çevresine sorarsanız sorun, size birliğin ne kadar hayati bir ihtiyaç olduğunu söyleyecektir. Ancak mesele, bu birliğin hangi politik eksende gerçekleştirilmesi gerektiği konusunda düğümleniyor. Çünkü bu noktada Kürt siyasetlerinin tutumu farklılaşmakta ve bunun da ötesinde çatışmalı bir hal almaktadır. Gerek Barzani-Öcalan çizgisi arasındaki bölünme ve gerekse Federe Kürdistan’da Barzani’nin, Talabani’nin kurucusu olduğu YNK ve Goran’la yaşadığı gerilim bu durumu yeterince açıklamaktadır.
İşte ABD tarafından yapılan ‘birlik’ açıklamaları tam bu noktada önem kazanıyor. Çünkü ABD, Kürtlere birlik çağrısı yaparken, aslında kendi ekseninde bir birliği tarif ediyor. Bilindiği gibi ABD, 2014 sonlarında ‘IŞİD ile Mücadele Stratejisi’ oluşturmuştu. Ve bu süreçte Kürtler, hem Suriye-Rojava’da ve hem de Irak-Federe Kürdistan’da IŞİD ile mücadelenin en dinamik gücü olarak ortaya çıktılar. Bugün de devam eden bu süreç boyunca ABD, IŞİD ile mücadelede Kürtleri destekledi, Kürtlerle iş birliği yaptı. “ABD’nin derdi, gerçekten insanlığı IŞİD barbarlığından kurtarmak mı?” derseniz, elbette değil. Hatta öncesi (Afganistan-el Kaide) bir tarafa Libya müdahalesinden başlayarak bu belayı bölgedeki işbirlikçileriyle (Türkiye, S. Arabistan, Katar) birlikte yaratan en önemli güç ABD’nin kendisi. Ancak Rusya-İran’ın etkin müdahalesiyle bölgedeki dayanakları zayıflamaya başlayan ABD, IŞİD ile mücadele sürecini kendi dayanakları yeniden güçlendirmenin olanağına çevirmeyi amaçlıyor. Başka bir deyişle IŞİD’den boşalacak yerleri yine kendi güçleriyle tahkim etme hesabını yapıyor. Ve bunun için bu mücadele sürecinin en dinamik gücü olan Kürtleri, kendi politik ekseninde birleştirmek istiyor.
ABD’nin Kürtlerin birliğine ‘ilgi’sinin nedeni bu. Bölge yeniden şekillendirilirken en dinamik gücü yedeklemek ve bu sayede zayıflamaya başlayan kendi bölgesel hegemonyasını sürdürebilmek. ABD, IŞİD’e karşı Kürtlerle iş birliğini bu noktaya taşımak istiyor. Bu temelde çeşitli adımlar da atıyor. Mesela Musul operasyonuna katılan peşmerge güçlerinin maaşlarını ABD ödüyor. Yine Türkiye’nin Kürt kantonlarının birleştirilmesini engellemek için Cerablus’tan başlayan müdahalesine ve YPG’yi (Demokratik Suriye Güçlerini) tehdit etmesine göz yumarak görece bağımsız (Rusya ile iş birliğini de dışlamayan) bir çizgide siyaset yapan PYD’yi kendine bağımlı hale getirmeye çalışıyor.
Özetle ABD “Kürtlerin birliği” derken aslında kendi bölgesel çıkarlarını savunuyor. Elbette Kürtler, IŞİD’le ABD için savaşmıyor. Kendi güvenlikleri ve geleceklerini inşa edebilmeleri için IŞİD ile mücadeleden başka yolları yok. Ancak mesele bu mücadelenin ABD’nin eksenine bağlanarak değil; bölgesel kamplaşma ve çatışmanın sunduğu olanakların kullanılması ve bu temelde bir birliğin sağlanması üzerinden yürütülmesinde düğümleniyor. Çünkü Kürtler, ABD’nin politik eksenine bağlanıp bölgesel dayanaklarını güçlendirdikleri oranda ABD’nin kendilerine duyduğu ihtiyaç da azalacaktır ki bu koşullarda Kürtlerin yüz yıl önce olduğu gibi kendilerini kurtlar sofrasının ortasında bulmaları şaşırtıcı olmayacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...