28 Ekim 2016 01:00

Saldırganlık ve mücadele

Saldırganlık ve mücadele

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Biliyorsunuz devleti yönetenlerin yeni ve gözde stratejileri “önleyici saldırı” oluyor. Bu ülkeye yönelik nerede bir tehdit varsa onu orada karşılamayı hedefliyor. Bu tür bir strateji ABD tarafından tüm dünya da, İsrail tarafından da Ortadoğu’da yıllardır uygulanıyor. Geçenlerde Saray borazanı birisi Ülkenin güvenliğinin Somali’den başladığını yazıyordu! Hiç kuşkumuz yok hızını alamayan birileri daha çıkıp bu güvenliği kutuplara kadar uzatacaktır.
Ama şimdilerde daha yakınlardaki “tehditlerle” uğraşıyorlar. Son olarak Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Kışanak ve Anlı gözaltına alındılar. Tutuklama için savcılığı öne sürdüğü gerekçelere bakıldığında şu açıkça görülüyor, Kışanak ve Anlı’nın “suçları” demokrasi, özgürlük ve eşitlik isteyen kendi halklarına yardım etmek! Kışanak halkın oylarının büyük çoğunluğu alarak seçilmişti. Ağızlarını açtıklarında “milletin iradesinden” bahsedenler onları seçen milletin iradesini ayaklar altına almakta bir sakınca görmüyorlar. Bir süredir halkın iradesi ayaklar altına alınarak kayyım atamaları olağan durum haline geldi.
Saray’ın komutasında hizaya geçmiş bulunan Türkiye gericiliği içeride ve dışarıda gericiliği, yayılmayı ve savaşı da içeren şiddeti yaygınlaştırmayı, karşı karşıya bulunduğu sorunların tek çözümü olarak görüyor ve buna göre davranıyor. İşçi ve emekçilerin mücadeleleri ya OHAL gerekçe gösterilerek, ya da gerekçesiz saldırıya uğruyor. Tüm bunlara direnebilenler ise mücadelelerini güç koşullar altında sürdürüyorlar. Kürt halkının talepleri ise şiddetle bastırılmaya devam ediyor. Kürdistan’ın her bölgesi savaş alanına çevrilmiş durumda.
Saray ve onun hükümeti şovenizm ve mezhepçilikle halkı etkilemeyi ve peşlerine takmayı hedefleyen gerici bir politika izliyorlar. Bu politika geçmişte aşılamayacağı düşünülen pek çok sınırı aşmış durumda ve dolu dizgin tek adam, tek parti merkezli açık bir diktatörlüğün inşasına doğru gidiyor. MHP altın tepsi içerisinde yeni fırsatlar sunuyor ve onları bu yönde teşvik ediyor. Demokratik hak ve özgürlükler için mücadele etmek isteyen işçi ve emekçi kesimleri, partiler ve aydınlar ise halkın güçlerinin toparlanması ve ortaklaşması için girişimlerini ve çabalarını yoğunlaştırıyorlar.
Son olarak gazetemizde ve diğer bazı ilerici gazetelerde haberlerini ve yorumlarını okuduğunuz gibi DİB –demokrasi için birlik- çalışmaları yoğunlaşmış durumda. Son bir araya gelişten sonra yayınlanan sonuç bildirgesi okunduğunda, geniş bir çevrenin ve Kürtlerin talebi olan demokratik hak ve özgürlüklerin bu bildirgede dile getirildiği görülmekte ve geniş halk kitleleri bunlar için birleşmeye ve mücadele etmeye çağrılmaktadır. Bu hareketlenme Türk ve Kürt halkından işçi ve emekçileri, demokrasi ve özgürlük isteyen kesimleri birleştirme ve mücadeleye sevk etme potansiyeli taşıyan önemli bir yönelim ve buraya katılan kesimler kendi sorumluluklarını yerine getirmeleri durumunda halk mücadelesi ileri adımlar atabilecektir.
Saray ve onun hükümetinin etrafına toparladığı güçlerle sınırsız bir saldırganlık içerisine girmeleri onları güçlü gibi göstermekle birlikte bu iç dengesizliklere sahip bir güçtür. Ayrıca dayandıkları kitle tabanının önemli bir kesimi işçi ve emekçilerdir ve Saray’ın ve büyük sermayenin ne onların taleplerini karşılamaya, ne de durumlarını düzeltmeye niyetleri ve olanakları vardır. Gericiliğin ve faşist demagojinin kitleler üzerinde şu anda küçümsenmeyecek bir etkisi varsa da bu etki, onların gerçek taleplerinin dile getirildiği her durumda aşınmaya ve çökmeye mahkumdur. Ekonomik ve sosyal hak taleplerinin daha fazla yaygınlaşması, bunların politik taleplerle birleşmesi egemen sınıfların ve sermeyenin saldırıları püskürtebilecek tek olanaktır ve halk hareketinin bu yöne doğru ilerlemesi için gösterilecek çabalar kesinlikle karşılık bulacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...