28 Ekim 2016 01:00

'İsyan'la oynamayın, barışın sesine kulak verin!

'İsyan'la oynamayın, barışın sesine kulak verin!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Önce gazeteleri, haber sitelerini ve televizyon kanallarını kapattılar. Diyarbakır ve Bölge illerinde çarşamba gününden beri İnternet erişimi de engelleniyor. Yani medya organlarının olup biteni halka ulaştırma ve halkın haber alma özgürlüğünün engellenmesine bir de iletişim özgürlüğünün engellenmesi eklenmiş oldu. Haber alma ve iletişim özgürlüğünü engelleme ve yasaklamada dünyanın sayılı diktatörlüklerini bile sollayanlar artık ne kadar övünseler azdır!
Tabloyu şöyle özetleyelim: Önceki gün Dersim’den bir arkadaş Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’nın gözaltına alınmasıyla ilgili olarak  “İnternet kesik, hiçbir yerden sağlıklı bilgi alamıyoruz. Diyarbakır’da, ülkede ne olup bitiyor?” diye sormak için aradı. “Vallahi biz de olup biteni Cumhurbaşkanı’nın 29. Muhtarlar Buluşması’ndaki konuşmasından öğreniyoruz” diyebildik ancak. Çünkü karartılmamış ne kadar kanal kalmışsa hepsi canlı veriyordu bu geleneksel buluşmanın konuşmasını!
Ama bu kadar da değil. Ertesi gün ‘tek adam’ iktidarının ‘tek ses’li medyası Kışanak ve Anlı’nın gözaltına alınmasını manşetlerinden verdi. Star gazetesi “HDP’ye Boş Meydan Tokadı-Kürt İsyanı” manşetiyle çıkmıştı mesela. Akşam gazetesi de bu gözaltıları çok yaratıcı bir şekilde (!) manşetine taşımıştı: “HDP’ye Halk Operasyonu”.  Yeni Şafak ve diğerleri de “Tahrik Tutmadı” gibi manşetler attılar. Haberler ‘tek ses’li medyaya yakışır bir şekilde tek bir kalıptan çıkmış gibiydi: Efendim Kışanak ve Anlı, halka hizmet yerine terör örgütüne hizmet etmişler. Halk da HDP’nin gözaltıları protesto çağrısına yanıt vermeyerek bunlara ikinci bir tokat attı. Vatandaş, esnaf herkes bu gözaltıları yapan devletin yanındaymış. Vs. vs…
Bu haberleri yapanlara/yaptıranlara “Acaba söylenip yazılanlara kendileri inanıyor mu?” diye sormak anlamsız. DBP, iktidar kayyım meselesini gündeme getirdiğinde “Bütün belediyelerde seçime gitmeye hazırız” açıklamasını yapmıştı. Ve herkes biliyor ki, mesela bu pazar Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi için seçim yapılsa, Kışanak ve Anlı dün aldıklarından çok daha fazla oy alarak yine seçilirler. Ama kendi iktidarları söz konusu olunca anayasayı bile askıya alarak “Halkın oyuyla seçildim, rejim fiilen değişmiştir” diyenler, iş Kürt belediyelere ve belediye başkanlarına geldiğinde halkın iradesini ayaklar altına almaya yönelik uygulamalardan geri durmuyorlar.
“Peki, o zaman Diyarbakırlılar eylem çağrılarına niye itibar etmiyor?” diye soracaksınız.
Anlatalım. Diyarbakırlılar, aslında 5 Haziran 2015’te İstasyon Meydanı’nda HDP mitingine yapılan bombalı saldırıdan bu yana olağanüstü koşullar altında yaşamaya çalışıyor. Çözüm masasının devrilmesinin adından temmuz ayında yeniden başlayan savaş ve çatışmalar, bu kez farklı bir seyir izlemiş, kentleri ateş çemberinin içine almıştı. ‘Hendek’ tartışmaları eşliğinde şiddetin şehirlere taşınmasının nedenleri, sonuçları, sorumluları üzerine çok şey söylenebilir. Ancak şurası kesindir ki, aylarca süren sokağa çıkma yasakları, kentlerin tanklı-toplu kuşatma eşliğinde yerle bir edilmesinin ve bu şiddet sarmalının bir sonucu olarak halk artık hiçbir barışçıl eylem-gösteri yapamaz hale getirildi. Yani benzerine ancak 5 yıldır savaş altında yaşayan komşularımızda (Suriye) rastlayabileceğimiz bir şiddet ortamı, halkı sokağa çıkamaz hale getirdi ve demokratik siyaseti de devre dışı bıraktı. Diyarbakır’da Sur’da 6 ayı aşan kuşatma ve sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasından sonra da bir yandan kent açık bir cezaevine dönüştürülürken öte yandan da bombalı saldırılar da demokratik siyaseti devre dışı bırakan bu şiddet ve baskı ortamının devamına hizmet etti. Şimdi gelinen yerde kentin belli başlı bütün kavşak ve alanları beton ve demir bariyerlerle çevrilmiş ve birer karakola çevrilmiş durumdayken ve yine 5 kişi bile bir açıklama için yan yana geldiğinde hemen gözaltına alınıyorken gazeteler “Kürt İsyanı” manşetiyle çıkıp halkın HDP’ye ve DBP’li belediyeye isyan ettiğini söylüyor!
Bilinmelidir ki, burada yaşayan halk bu yalan-dezenformasyona itibar etmiyor. Ama bu haberlerle batıda yaşayan Türk halkı ve her milliyetten emekçilere Kürt sorunun bir “terör sorunu” olarak göstermenin aracı olarak kullanılıyor ve maalesef bu yalanlarla halklarımıza büyük acılar yaşatan politikaların devam ettirilmesi amaçlanıyor.
Son söz olarak söyleyelim: ‘İsyan’la oynamak tehlikelidir. Bugün bu ülkenin aklıselim siyasetçilerine, medya organlarına ve aydın-yazarlarına düşen kışkırtıcı, gerilimi tırmandırıcı dil ve söylemler kullanmak değildir. Aksine bu ülkede hepimizin huzur içinde yaşayabilmesi için demokratik siyaseti ve barışçıl çözümü temel alan söylem ve politikalar geliştirilmeli; seçilmiş belediye başkanları ve siyasetçilere yönelik baskı, gözaltı ve tutuklama politikası sona erdirilmelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...