28 Ekim 2016 01:00

Her yer Valonya!

Her yer Valonya!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Avrupa Birliği (AB) ile Kanada arasında tam altı yıl boyunca süren pazarlıkların ardından dün Brüksel’de yapılması planlanan Kapsamlı Ekonomi ve Ticaret Anlaşması’nın (CETA) imza töreni, Belçika’nın Valon Bölgesi’nin karşı çıkması üzerine son anda iptal edildi.
Aylardır hazırlığı yapılan törenin bu şekilde iptal edilmesi, Avrupa burjuvazisini fena halde kızdırmış durumda. 11,2 milyonluk Belçika’da 3.6 Valon’u temsil eden meclisin bütün Avrupa’nın kaderiyle oynayamayacağından dem vuruluyor.
Anlaşmaya karşı çıkan güçler bayram havasında…
Çok uluslu tekellerin, büyük şirketlerin AB ile Kanada, hatta dolaylı olarak ABD arasında sınırsız ve gümrüksüz mal dolaşımın öngören CETA’nın, ekonomisi güçlü olmayan ülkeler ve bölgeler aleyhine olacağı uzun süredir dile getiriliyordu. Çünkü, artacak rekabet karşısında bu bölgelerin ekonomisinin ayakta durması pek mümkün görünmüyordu.
Yine anlaşmayla gündeme getirilen sınırsız mal dolaşımı aynı zamanda emekçilerin, işçi sınıfının yaşam ve çalışma koşullarını şimdikinden daha zorlaştıracağı her fırsatta sendikalar tarafından dile getiriliyordu.
Bu nedenle Valonya’nın itirazından önce de anlaşma geniş kesimler arasında tepki çekmişti.
CETA ve ABD ile AB arasında imzalanması planlanan TTIP’e karşı bu yüzden itirazlar ve protestolar yıllardan beri sendikalar, sol-ilerici güçler ve bazı ülkelerde sosyal demokrat partiler tarafından ifade edilmesine rağmen, hiç dikkate değer görülmedi. Başta Almanya olmak üzere pek çok ülkede yapılan gösteri ve yürüyüşlere yüzbinler katıldı.
Geçen yıl TTIP ve CETA’ta karşı toplanan 3,2 milyon imza Brüksel’de AB yetkililerine teslim edilmişti.
Önceki gün Die Tageszeitung’de yer alan bir habere göre; AB genelinde 2 bin belediye, bölge ve eyalet meclisi anlaşmanın iptal edilmesini yönünde karar aldı.
En son 17 Eylül’de Almanya’nın  7 kentinde yapılan gösterilere 320 bin emekçi katılmıştı.
Bütün bunlara rağmen geri adım atmaya yanaşmayan AB kurumları ve sermaye kesimlerine karşı halk arasında yükselen bu tepkinin tercümanı bu kez adeta Valon Bölgesi oldu. Bu nedenle şimdi “Her yer Valonya!” deme zamanı.
Sokakta verilen mücadeleye nihayetinde Valon Bölgesi hükümeti, farklı nedenlerle de olsa tercüman oldu.
Eskiden kömür ve sanayi bakımından Belçika’nın kalbi sayılan, Fransızca konuşulan Valon Bölgesi’nde şimdi işsizlik ve yoksulluk ülke ortalamanın üzerinde.
Bölge hükümetinin geçen yıldan bu yana merkezi hükümete CETA konusunda yaptığı itirazlar hep kulak ardı edilince, vakti geldiğinde bu kez bölgesel hükümet haklı olarak vetosunda ısrar etti, anlaşmanın imzalanmasının önüne takozu koydu.
Belçika Anayasa’sına göre, ülkenin geleceğini ilgilendiren anlaşmaların imzalanabilmesi için beş bölgesel yönetimin de onay vermesi gerekiyor.
Diğer ülkelerde ise hükümetin anlaşmayı onaylaması yeterli görüldü.
Anlaşmanın bir an önce imzalanmasını isteyen güçler bir kaç gündür Valonlara karşı adeta savaş açmış. Küçük bir bölgenin AB’nin kaderiyle oynadığını ileri sürerek, vetoya rağmen anlaşmanın imzalanmasını istediler. Hatta, bu vetonun Belçika’nın kendi iç sorunu olduğunu, AB’yi bağlamadığını dile getirenler bile oldu.
Kendisini her şeyin merkezinde gören ve bütün AB adına anlaşmanın altına sorunsuz şekilde imza atacağını düşünen AB Komisyonu ve AB Konseyi, bir kaç gündür Valon Bölgesi hükümeti üzerinde amansız bir baskı kurarak vetosunu geri çekmesini dayattı.
Ama istediğini alamadı.
AB’nin planlandığı gibi Kanada ile CETA anlaşmasını imzalayamaması, aynı zamanda göründüğü gibi bütün kontrolün Brüksel’de olmadığını, birliğin her an kontrolden çıkabileceğini bir kez daha gösterdi.
Belçika Emek Partisi Başkanı Peter Mertens’in dediği gibi “Valon Bölgesi CETA konusunda el frenini çekmiş ve yeni bir tartışmanın başlamasına imkan sağlamıştır“ (Junge Welt, 26.10.2016).
Avrupa haklarının kaderini ekonomik ve sosyal açıdan belirleyecek olan bütün anlaşmaların Brüksel bürokrasisinin değil, bizzat halklar tarafından alınması gerektiğini CETA ve TTIP üzerinde yürütülen tartışmalar bir kez daha göstermiştir.
Halkın, emekçilerin büyük çoğunluğunun karşı çıktığı anlaşmaların yürürlüğe konulmasının sonucunun hüsran olacağı ortada.
Bu nedenle, Valon Bölgesi’nin karşı çıkışı aynı zamanda bugüne kadar çokuluslu tekellerinin çıkarlarına göre imzalanmak istenen diğer anlaşmalara karşı mücadeleyi de güçlendirecektir. CETA’nın imzalanmaması bugüne kadar, küçükten başlayarak büyüyen, uzun soluklu bir mücadele sürdüren emekçilerin hanesine başarı, çokuluslu tekeller ve burjuvazinin hanesine ise yenilgi yazılmış bulunuyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...