28 Ekim 2016 01:00

ABD seçimleri, NATO ve başkanlık meselesi: 3. Dünya Savaşına ramak kaldı

ABD seçimleri, NATO ve başkanlık meselesi: 3. Dünya Savaşına ramak kaldı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

1990’lı yıllarda yurtdışındayken Avrupalıların sanki kendi yerel seçimleriymişcesine ABD seçimlerine çok yüksek ilgisi olduğuna tanık olmuştum. Uzun süre bu ilginin biraz akrabalık, biraz aşağılık kompleksi, ABD hayranlığı veya güç tutkusu gibi bir takım takıntılardan kaynaklandığı kanaatindeydim.
Aslında işin rasyonel bir yanı vardı: ABD politikaları, dolayısıyla seçimleri, aynı zamanda Dünya politikalarının, Suriye’nin, Musul’un okunmasına yönelik bir ehemmiyet arz ediyordu.
ABD politikaları kişilere ne kadar bağlanabilir? NATO politikaları kişilere mi yoksa yapılara mı dayanıyor? Benim yanıtım da daha çok ikincisi yönünde olmakla birlikte kişiler de sıfır etkisiz eleman konumunda değil.
Dahası ABD’de tek bir bütün omayıp kişiler de tek bir yekpare yapının değil çıkarı her zaman örtüşmeyen farklı güç odaklarının tecellisi ve temsilcisi konusunda bulunuyor.
Cumhuriyetçi başkan adayı Trump, demokratların başkan adayı Clinton’un ABD Dışişleri Bakanı iken seslendirdiği ve hâlâ da arkasında durduğu Suriye’de hava koridoru yasağı oluşturma planının, ABD uçaklarının aynı bölgede bulunan Rus uçakları ile karşı karşıya gelmesine, sonuçta Üçüncü Dünya Savaşına yol açacağını vurguda bulunuyor.
Trump, Suriye politikasında Esad’a değil, IŞİD’e yoğunlaşılması gerektiğini söylüyor. Esat’ı hedef almak Rusya ve İran’ı da hedef almaktır ki, bölgede silahlı ve nükleer bir güç olan Rusya ile böyle bir sürtüşmeye girmek doğru değildir diyor.
ABD Genelkurmay Başkanı Dunford da Clinton’un savunduğu uçuşa yasak bölge fikrinin Suriye ve Rusya ile savaş anlamına gelebileceğini, birkaç yıl sürebileceğini, 70 bin askere ihtiyaç olacağını, aylık maliyetinin de 1 milyar dolar olacağını belirtiyor.
NATO Rus tehdidinden söz ediyor ancak ana sorun Rusya’dan daha çok eski Sovyet ülkelerini hızla NATO’ya kabul ederek kendi yayılmacılığını perçinleyen, Balkanları ve Ortadoğu’yu dağıtan, Ukrayna’da darbe yaptıran NATO ülkelerinde bulunuyor. NATO III. Dünya Savaşı için her tür tahriki yapmaya da devam ediyor. 26 Ekim toplantısının ardından NATO sekreteri Stoltenberg açıklamada bulunuyor: ABD, İngiltere, Almanya ve Kanada, yılın ilk aylarında Doğu bölgesinde kurulacak çok uluslu birliklere önderlik etmeyi taahhüt etti. “Bugün birçok müttefikin bu güçlere katkılarını onayladığını gururla duyuruyorum. Arnavutluk, İtalya, Polonya, Slovenya, Kanada’nın öncülüğünde Letonya’daki birliğe, Belçika, Hırvatistan, Fransa, Lüksemburg, Hollanda ve Norveç, Almanya öncülüğünde Litvanya’da kurulacak birliğe; Danimarka ve Fransa, İngiltere öncülüğünde Estonya’da kurulacak birliğe; Romanya ve İngiltere de ABD öncülüğünde Polonya’daki birliğe katkı yapacak.”
NATO Karadeniz bölgesindeki varlığını güçlendiriyor,  bu bölgede, Romanya öncülüğünde çok uluslu bir askeri birlik kurulacağını belirtiyor.”Memnuniyetle söylerim ki bazı ülkeler, Karadeniz’de karada, havada ve denizde kurulacak güçlere katkıda bulunmaya onay verdi. Buna, Kanada, Almanya, Hollanda, Polonya, Türkiye ve ABD de dahil. Bu güce, başka müttefiklerde nasıl katkı yapacaklarını değerlendiriyor.”
Spiegel Online’ın köşe yazarı J.Augstein 20 Ekim’deki yazısında Trump’u desteklemek için ciddi bir sebep olabilir: Barış. Augstein’a göre, bütün çiğlik ve iticiliklerine rağmen, savaş mı barış mı sorusu dikkate alındığında Amerikan seçmeni için (kastı Almanlar) Trump daha doğru bir seçim olabilir.
New York Times şöyle yazmış: “Trump, Amerika’da yanlış giden şeylerin toplamının mantıksal sonucudur”. Spiegel yorumcusuna göre, “bu cümle hepimize sevimle gözükecek güzel bir cümleden çok daha fazla hakikat içeriyor.”
Turmp da barış anlamına gelmiyor, ABD masraf edeceğine “Japonya, Güney Kore, Suudi Arabistan’ın nükleer silaha sahip olması Dünya için iyi olur” (buradaki “Dünya” ABD anlamında) diyordu. Spiegel yorumcusu Almanya’nın da nükleer gücü olsundan yana tavır alıyor gibi.
Bizim Suriye, Musul veya Başkanlık sorununa gelirsek, Erdoğan, Türkiye’nin bütün hatalarının toplamının bir sonucu olduğu gibi Cumhuriyet Türkiye’sinin toplam hatasından daha fazla hatayı iktidarına sığdırabilmiş gözüküyor ve henüz yapamadıkları yaptıkları hatalardan da daha fazla hata oluşturma riski taşıyor.
NATO’nun 1-Afrika Gücünden sonra şimdi de 2-Pasifik, 3-Karadeniz-Baltık, 4-Ortadoğu-İslâm Ordusu (Koalisyon Gücü) girişimleri hiç hoş değil. Üçüncüsü dâhil darbe, OHAL, işgal ve yayılmacılıkları durdurabilmek, demokrasi ve bağımsızlığımızı geliştirebilmek dileğiyle cumhuriyet bayramınız kutlu olsun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...