27 Ekim 2016 00:55

Kamu istihdamı nereye?

Kamu istihdamı nereye?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülke nüfusuna oranı açısından OECD ülkeleri içinde en az kamu istihdamına sahip olan ülkelerin başında Türkiye geliyor. OECD ülkelerinde toplam istihdamın yüzde 21.3’ü kamuda iken, Türkiye’de asker-polis sayısı dahil edildiğinde bu oran yüzde 12’yi ancak geçebiliyor. Bu açık gerçeğe rağmen, yıllardır ülkede memur sayısının ihtiyaçtan fazla olduğu, memurların iş güvencesi nedeniyle yeterince çalışmadığı, hatta “Yan gelip yattığı” iddiaları yandaş medya tarafından sürekli dillendiriliyor. 

Son yıllarda kamu istihdamı ile ilgili olarak “Vatandaşın daha iyi hizmet alması” iddiasıyla memurların sınırlı iş güvencesi ve diğer haklarının kaldırılması tartışmaları yaşanıyor. Serbest piyasa koşullarına uygun, günün koşullarına kolaylıkla uyum sağlayabilecek, işe alma/işten çıkarma süreçlerinin yeniden belirlendiği yeni bir kamu personel rejiminin oluşturulması için yeniden hazırlıklara başlandı.

Hükümet, başkanlık sistemine uygunluk açısından siyasi iktidarla birlikte değişen bir yönetim yapılanması getirmek istediğini sık sık dile getiriyordu. Bunun için 2011 yılında bakanlıkların teşkilat yapılarında önemli değişiklikler yapılarak gerekli adımlar atıldı ve kamu yönetiminde önemli değişiklikler hayata geçirildi. Ancak bütün bunlar yeterli olmamış olacak ki, şimdi de kamuda yeni istihdam edilecek herkesin iktidarın siyasi çizgisinde olması için gerekli hazırlıklar yapılıyor. 

Geçtiğimiz 14 yıl içinde AKP’nin kamu yönetimi anlayışının merkezi yönetimden yerel yönetimlere kadar hem örgütsel hem de yönetsel anlamda büyük ölçüde “siyasi kayırmacılık” anlayışına dayandığı biliniyor. Hükümet, bugüne kadar kamu görevlerine yapılan atamaların büyük bölümünde ve görevde yükselmelerde siyasi yakınlık, akrabalık, hemşehricilik ilişkilerine, özellikle de dini cemaatlerle olan ilişkilere öncelik verirken, özellikle seçmen kitlesini istihdam etmeyi temel alan biz çizgi benimsedi. 

Bugüne kadar kamu istihdamına yönelik olarak yapılan her yasal düzenleme ve fiili uygulamanın temel hedefi hükümetin siyasal ihtiyaçlarına uygun bir istihdam yapısı yaratmaktı. Bunun için öncelikle merkezi sınav uygulamasının (KPSS) etkisini kırmak ve kamu istihdamında sözlü sınavın, başka bir ifadeyle torpilin ön plana çıkarılması için 15 Temmuz darbe girişimi, Cumhurbaşkanının ifadesi ile “Allah’ın bir lütfu” olarak imdatlarına yetişti. 

2017 yılından itibaren tüm kamu kurumlarında, her türlü atama ve görevde yükselmelerde, yazılı sınavdan hangi puan alınırsa alınsın, iktidarın hizmetindeki siyasi kadrolar tarafından yapılacak sözlü sınavlar temel belirleyici olacak. Dolayısıyla 15 Temmuz sonrasında ağızlarına doladıkları liyakat değil, adım adım inşa ettikleri parti devletine “mutlak sadakat” öncelikli kriter olacak. 

Bugüne kadar kamu istihdamında yaşanan değişikliklere ve yapılması planlanan yeni yasal düzenlemelere bakıldığında kamu personel sisteminin iki temel mantık üzerine kurulacağını görmek mümkün. Birincisi yapılan işin, işyerinin, mesai saatinin, çalışma şekillerinin belirlenmesinde keyfiyet, bununla birlikte ekonomik, sosyal ve sendikal hakların sınırlarının iktidar tarafından yeniden çizilmesi. İkincisi ise çalışma düzeni ve koşullarının hükümet tarafından atanan “siyasal kadroların” insafına bırakılacak olması. Böylece kamu personelinin sadece çalışma yaşamında değil, günlük yaşamının her alanında iktidarın denetimi ve gözetimi altında olmasının önünü açılıyor.  

Kamu personel sisteminde yapılan/yapılacak değişiklikleri memurların sınırlı iş güvencesine sıkıştırıp, kamu hizmetlerinin adım adım piyasaya açılması ve özelleştirilmesinin somut bir sonucu olarak görmemek büyük bir hata olacaktır. Bu noktada eğer somut bir karşı koyuş gerçekleşecekse, sadece kamu hizmetini sunan kamu emekçileri açısından değil, bu hizmetlerden yararlanan yoksul, emekçi halk kesimleri açısından da konuyu ele almak ve bu temel gerçeği göz ardı etmeden hareket etmek gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...