27 Ekim 2016 00:54

OHAL rejiminin kalıcılaşması

OHAL rejiminin kalıcılaşması

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hükümet kalıcı bir rejim ihdas etmek istiyor. OHAL koşullarında geçici olması gereken önlemler bir siyaset tarzı haline getiriliyor ve kalıcı olağanüstü hal rejimi yapılandırılıyor. Askeri kurumlara yönelik düzenlemeler bunun ilk adımıydı. Cumhurbaşkanlığının ve hükümetin seslendirdiği düşünceler, farklı olana tahammülsüzlük-siyasette, toplumsal hareketlerde, düşüncede, düşüncenin dile getirilişinde, cinsiyetler arası eşitlik ilkesinde ve tüm vatandaşların eşitliği ilkesinde giderek tekçiliğin daha da kurumlaşmasına hizmet ediyor. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinin efsanevi sosyal demokrat hocalarımızdan Prof. Dr. Münci Kapani hocamız faşizmi anlatırken Pareto ve Mosca’dan örnek verirdi. “Özgürlükler rejimi açısından, faşizmde, özgürlükler musluğunu bir el tutar” der, naklederdi: “Bu el devletin elidir. O el, musluğu ne kadar açarsa siz o kadar özgür olursunuz!” İktidarı desteklemek amacıyla ne kadar konuşur, yazar, toplantı ve yürüyüş düzenlerseniz düzenleyin, bu durum sizin ifade özgürlüğüne, toplanma özgürlüğüne sahip olduğunuz anlamına gelmez. Çünkü bütün faşizmlerde resmi görüş serbesttir zaten. Teşvik de edilir. Şu anda Türkiye’de olduğu ve esasen ta başından beri olduğu gibi.

Resmi ideoloji serbest, farklı olan yasak.

Başka bir efsane hoca, Prof. Dr. Çetin Özek’in söylediği gibi, “benimsenmeyen düşünce”, yasak! Evet, hâlâ ve şu son birkaç yıldır ise çok belirgin bir biçimde benimsenmeyen düşünce yasak! Çok tipik olan, Cumhurbaşkanına hakaret davalarıdır. AİHM içtihatlarının tam tersi durum söz konusudur Türkiye’de.

AİHM’ye göre ifade özgürlüğü, çoğulculuğun dolayısıyla demokrasinin temelidir (Handyside/Birleşik Krallık kararı, 07.12.1976).

Yine AİHM’ye göre siyasi kişilere yönelik eleştirinin sınırları daha geniştir. Halbuki bizde en başta siyasiler ve iktidar sahipleri eleştiriye tahammülsüz.

Biz demokrasiyi, Birleşmiş Milletler Dünya İnsan Hakları Konferansı Viyana Belgesi 8. maddesindeki gibi kavrıyoruz. Şöyle der 8. madde:

a) Demokrasi, kalkınma/gelişme insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı, birbirlerine bağlıdır ve birbirlerini karşılıklı olarak güçlendirirler.

b) Demokrasi, halkın, kendi siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel sistemlerini belirlemek için, istencinin özgürce ifade edilmesine ve kendi yaşamlarının tüm yönlerine tam katılımına dayanır.” (Temel Belgelerde İnsan Hakları, Mehmet Semih Gemalmaz, s.44, İHD yayını 1994).

Hükümet, daha çok köprü, yol, inşaat ile sınırlı bir kalkınmacı anlayışa sahip.

Tarifte yer alan unsurlara teğet geçiyor. Kalkınma ve gelişmenin demokrasi ve insan haklarıyla olan bağını göremiyor. Demokrasinin tarifinde yer alan istenç, “özgür irade” konusunda sadece sandıkla sınırlı bir anlayışa sahip. Halbuki, demokrasi herkese lazım. Herkes hak ve özgürlüklere sahiptir.

Tarifte “kendi yaşamlarının tüm yönlerine tam katılımına dayanır” deniyor. Salı akşamı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gülten Kışanak ve Fırat Anlı gözaltına alındı.

Daha önce de onlarca belediyeye kayyum atanmıştı.

Demokratik özeklik, önce burada anlaşalım, iç self determinasyondur. Başka bir ifade ile demokrasidir. Beğeniriz ya da beğenmeyiz ama bu bir fikirdir, tekliftir ve bir siyasal taleptir. Üstelik barışçıl bir taleptir. DTK ve HDP tarafından dile getirilmektedir. Bu düşünceler baskıya maruz kalmamalı.

Sonuç olarak, ’80’li ve ’90’lı yıllarda bir örneğini gördüğümüz, kurumlaşmış baskı rejimine doğru çok hızlı bir şekilde ilerliyoruz. O dönemleri aşan uygulamalar da var -zorla yerinden etme uygulamasının bir türü olarak mala- mülke el koyma, kolektif cezalandırma, 130 gazeteci ve yazarın tutuklanması, akademisyenlerin, her derecede yargıçların ve savcıların ihraç ve tutuklanabilmeleri ve on binlerce kamu görevlisinin ihracı gibi…

Yargıç teminatı yoksa yurttaşın hukuk teminatı yok demektir. Hakim teminatı yurttaş içindir, herkes içindir.

Bir de yaygın ve sistematik işkence pratiğine dönüş var. Sistematik işkence, işkencenin yaygın, kasıtlı ve sürekli yapılması durumunda kullanılan bir nitelemedir. Gelen haberler ve raporlar buna işaret ediyor.

OHAL’e değil, demokrasiye ihtiyacımız var!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...