20 Ekim 2016 00:30

İşsizlik sopası

İşsizlik sopası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de istihdam edilen 27 milyon 636 bin kişiden 18 milyon 480 binini ücretli veya yevmiyeli çalışanlar oluşturuyor. Ücretli veya yevmiyeli çalışanların toplam istihdam içindeki payı ise yüzde 70’e dayanmış durumda. İstihdamda bulunan her 100 kişiden 70’ini ücretli emekçilerin oluşturması, emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarına yönelik olarak hayata geçirilen her politikanın halkın büyük bölümünü yakından ilgilendirdiğini ya da ilgilendirmesi gerektiğini gösteriyor. 
Uzunca bir süredir, çalışma hayatı başta olmak üzere, gündelik yaşamın neredeyse bütün alanları sermayenin çıkarları ve ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendiriliyor. Çalışma yaşamında az çok düzenli, güvenceli istihdam biçimlerinden hızla uzaklaşma yaşanırken, geçici, kuralsız ve güvencesiz çalışma biçimleri belirgin bir şekilde artmaya ve yaygınlaşmaya başladı. Gerek özel sektörde, gerekse kamu istihdamında ‘Dönemin koşullarına kolaylıkla uyum sağlayabilecek’ bir istihdam yapısının alt yapısı oluşturuluyor. 
Hükümet tarafından özellikle çalışma yaşamına yönelik olarak atılan somut adımlar, tıpkı toplum genelinde olduğu gibi, işyerinde de mutlak itaate dayalı, büyük ölçüde güvencesiz ve istikrarsız olan, dolayısıyla her türlü sendikal örgütlenmeyi dışlayan, emeğin sermayeye bağımlılık ilişkilerini daha da güçlendiren yeni bir emek rejiminin oluşturulmaya çalışıldığını gözlemliyoruz. 
Kamu istihdamı ile özel sektör istihdamı arasında, ağırlıklı olarak kamu istihdamı lehine olan tüm hakların ve güvencelerin birer birer ortadan kaldırılması süreci, 15 Temmuz sonrasında kamudan yaşanan hukuksuz ihraçlar ve açığa almalarla birlikte belirgin bir şekilde hızlandırıldı. Patronların işçileri ‘Terbiye etmek’ için kullandıkları en etkili sopa olan işsizlik, 15 Temmuz sonrasında kamuda yaşanan ihraçlar ve açığa almalarla birlikte kamu emekçileri için de etkili bir tehdit aracı olarak kullanılmaya başlandı.  
Kamu istihdamında bugüne kadar geçerli olan sınırlı iş güvencesi, işçiler ile karşılaştırıldığında kuşkusuz belirli bir istihdam güvencesi sağlıyordu. Ancak kamu personel sisteminde yapılması planlanan değişikliklerle birlikte bu durum büyük ölçüde değişeceği gibi, işsizlik sopasının kamu istihdamında etkili bir baskı ve sindirme aracı olarak kullanılacağının işaretleri bugünden verilmeye başlandı.   
Hükümet, kendisi için potansiyel tehdit olarak gördüklerini OHAL’i kullanarak tasfiye etmeye çalışırken, 2017 yılından itibaren tüm kamu kurumlarına personel alımlarının “sözlü sınav” ile gerçekleştirileceği açıklandı. Kamu istihdamında merkezi sınavın geri plana itilerek atama sisteminin “mülakat” gibi doğrudan torpili çağrıştıran bir yöntemle yapılacak olması, hükümet memurluğu uygulamasının hayata geçeceğini gösteriyor. “Sözleşmeli öğretmenlik” sınavında yaşananlar hatırlandığında, iç ve dış politikada benimsenen ırkçı, mezhepçi, ayrımcı söylem ve politikalar kuvvetle muhtemel kamu istihdamında da temel belirleyici olacak.    
Ülkenin içinde bulunduğu koşullar dikkate alındığında, işçi ve emekçiler açısından işsiz kalmak, düzenli bir gelirden yoksun olmak kadar büyük bir tehdit olamaz. İşsizlik, ağır ekonomik sorunlar ve borç içinde olan emekçiler için en etkili sopa işlevi gördüğünden emekçilerin giderek yalnızlaşmasına, her türlü dayanışma ilişkilerinden uzaklaşmasına, dolayısıyla örgütlü mücadele ile arasında daha fazla mesafe koymasına neden olacak.
İşsizlik ve yoksulluk tehdidini sürekli ensesinde hisseden emekçilerin kafasını her kaldırdığında sopayı yiyeceği duygusunun yaratılması, kendilerine çizilen sınırların dışına çıktıklarında işten atılabileceklerinin hissettirilmesi, kendilerine verilen talimatları itiraz etmeden yerine getiren, zam istemeyen, hakkını aramayan, en temel insani duyguları dondurulmuş birer “canlı robot” yaratmaktan başka bir sonuç vermeyecek gibi görünüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...