20 Ekim 2016 00:26

Açıldık

Açıldık

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Üniversitelerimiz topluca açıldı. Hayırlı olsun. 
Bu yıl tek tek açılışlara ilave olarak bir de Cumhurbaşkanlığında toplu açılış yapıldı. Salon doluydu. Sanırım güvenlik ve yer darlığı nedeniyle sadece rektörler, dekanlar ve seçilmiş hoca ve öğrenciler oradaydı. Cumhurbaşkanımız 1 saate yakın konuştu. Özellikle yüksek öğrenimde kalitenin en önemli şartını hoca başına düşen öğrenci sayısının azaltılması, yani akademisyen sayısının arttırılması olarak belirlemesi ülkenin ve üniversitelerin yıllardır çözemediği en büyük sorunlardan. Hele var olanların yok imza attı, çamura battı denilerek özensizce üniversitelerden uzaklaştırılmış olması bu sorunu daha da büyütmüş durumda. Bir ülkede polis sayısını, memur sayısını, işçi sayısını, seyyar satıcı sayısını bir günde arttırabilirsiniz ancak hoca kolay yetişmiyor. Yüksek lisansı, doktorası, yardımcı doçentliği filan derken bir akademisyenin profesör olması en az 15 yılını alıyor. Gerçekten ülkede üniversite sayısı arttı, üniversitede okuyan öğrenci sayısı arttı, isteyen istemediği bölüm de olsa iyi kötü, en azından açık öğretim fakültesi, bir bölüme girebiliyor. Parası çok olana zaten yurt içinde ve yurt dışında çeşitli çözümler mevcut. Ancak bu, bilinen nedenlerle toplumsal refahın yükselmesini, işsizlik oranının azalmasını, katma değeri yüksek teknolojik ürünlerin üretilebilmesini sağlamıyor.
Ama verilen mesajda bir başka tespit daha var. “Öğrenciler en azından İstiklal Marşlarını okuyabilsinler. Misakımilli’yi bilsinler. Tarihi yorumlayabilsinler.” İtirazım yok. Bilgi iyidir. Hele bilgiyi doğru yorumlama ve uygulama daha da iyidir. 
Bunun için 12 Eylülcüler üniversitelere mecburi tarih dersi koymuşlardı. Yani 36 yıldır her üniversite öğrencisi cumhuriyet tarihini, Misakımilli’yi, Lozan’ı, Sevr’i okuyor. Ama yine de teknolojide ve bilimde bir türlü beklenen atılımı yapamıyoruz. Bilimsel yayın sıralamasında İran bizi geçti. Çünkü akademide din, dil, mezhep, ırk, renk ayrımı olmaz. Bilim öncelikle insanlık için yapılır ve insanlığın hizmetine sunulur. Bilimin metalaşması ve ürüne dönüşerek bir sömürü aracına dönüşmesi tamamen kapitalist sistem ile ilgili bir sorundur. Bilimin milliyeti olmaz. Ankara’da, Sivas’ta, Mardin’de  bir üniversitede okuyan öğrenci her şeyden önce matematiği, fiziği,kim- yayı, sosyolojiyi, biyolojiyi ve ilgili olduğu konuları bilmelidir. Bu dersleri sadece İstiklal Marşımızı bilen ve diğer konulardaki açığını da marş söyleyerek kapatan hocalardan değil, varsa konusunda uzman bilim insanlarından almalıdır. Milli Eğitim Bakanı olmasına rağmen eski bakanlığı olan Savunma Bakanlığı kafasını sıfırlamamış olan Sayın Bakan “Eline bayrak alıp sokaklara çıkacak gençler yetiştireceğiz” diyeceğine “Kafası çalışan, sorgulayan, bilen, bilmediğini soran öğrenen, uzayı hedeflemiş onurlu gençler yetiştireceğiz” dese zaten o gençlerin ülkesinde faşizm, darbe filan olmaz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...