Musul’a girme meselesi
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı Erdoğan her gün bir açılışı bahane ederek konuşmaya devam ediyor. Bu topraklar, konuşmayı bu kadar seven başka birini daha tanımamıştır.
Son günlerdeki konuşmaları Musul Savaşı üzerine. Dış politikayı da yetkisi olmadığı halde Erdoğan belirliyor ve konuşmalarında diplomasi dili yerine her zaman olduğu gibi kahvehane dilini tercih ediyor. Elbette, söylediklerinin uluslararası hukuk, tarih ve diplomasi ile bir ilgisi yok. Yapamayacağı, daha doğrusu yapmaması gereken şeyleri yapacakmış gibi anlatıyor. Kuzey Suriye’de beş bin kilometre kare güvenli bölge oluşturmak, Musul’ u geri almak için harekete geçen askeri güce katılmak, Musul’a girmek, Musul’un paylaşıldığı masada olmak, Misakı Milli nedeniyle Musul’u Türkiye topraklarına katmak, Musul’daki sünni Türkmenlerin haklarını savunmak vs. vs.
Türkiye’yi diplomasi alanında temsil edenler Erdoğan’ın söylediklerini muhataplarına aktarmıyordur elbette. Basından okuyanlar da muhtemelen ciddiye almıyordur. Nasıl Trump’ın sözlerinin çoğunu biz ciddiye almıyorsak…
Demek ki, Türkiye’de Erdoğan’ı sözlerinden ve Türkiye’yi Dünya’da düşürdüğü pozisyondan ötürü uyarabilecek kimse yok. Danışmanları ve partisinin yöneticileri sadece onun dediklerini onaylayabiliyorlar. Kim daha canı gönülden onaylıyorsa, kim “Reis”i daha fazla övüyorsa makbul siyasetçi o veya danışman o oluyor ve Erdoğan’a daha da yakınlaşıyor. İşte bu nedenle Türkiye artık giderek bir Ortadoğu ülkesine dönüyor, Erdoğan da bir Ortadoğu diktatörüne benziyor diyoruz.
Aslında, Erdoğan Musul ve Suriye üzerine söylediklerinin tamamına yakınını ABD, Rusya, Irak vd. değil Türkiyeli seçmene söylüyor. Söylediklerine aklıbaşında seçmen inanmıyor tabii. Fakat, Erdoğan’ın her söylediğine inanmaya dünden hazır taraftarları ya da Erdoğan’ın söylediklerini yaymayı görev bilen partililer bu sözlere birer keramet muamelesi yapıyor.
Erdoğan her zamanki yaptığını yapacak Musul ve Suriye meselesinde de. Önce efelenecek, esip gürleyecek; sonra yapmak istediği kahramanca ve dahice işleri muhalefetin ve Erdoğan’a düşman “üst aklın” engellediğini anlatarak yine bir mağduriyet çıkaracak kendisine. Ve, artık bu tür mağduriyetlerin yaşanmaması için daha fazla güç isteyecek, başkanlık isteyecek, yetkisi daha da çok, sorumluluğu yok başkanlık isteyecek, isteyecek oğlu isteyecek.
Musul ve Suriye ile ilgili Erdoğan’ın ve hemen her televizyonda her akşam Erdoğan’ın söylediklerinin tekrarlayan sözde uzmanların söylediklerine inanmayın. Türkiye’nin B,C,D vb. planı yok. Ne Musul’u Türkiye’ye katabilir, ne Musul’a girebilir. Öyle bir hakkı da yok. Erdoğan ve AKP’nin dış politikada yapması gereken şey mezhep politikasını terk etmek, Suriye, Irak ve Kürt halkları ile iyi geçinmek, kendini ABD ve AB’nin taşeronu pozisyonundan çıkarmak ve yurtta sulh, dünyada sulh politikasını izlemektir. Yoksa, artık ciddiliğini yitirmeye başlayan Türkiye muhatap da bulamaz hale gelecektir.
- Şaşkın ördek 23 Nisan 2024 04:32
- Barış ne zaman gelecek? 16 Nisan 2024 04:47
- Sosyalistlerin seçim çalışması nasıl olmalıdır? 09 Nisan 2024 04:42
- Seçim dersleri 02 Nisan 2024 04:47
- Moskova katliamı 26 Mart 2024 05:38
- Büyük Birader bizi gözetliyor 19 Mart 2024 04:39
- Küçülemeyen devlet 12 Mart 2024 04:52
- Etkisiz hale getirmek 05 Mart 2024 04:48
- Her şey rant için 27 Şubat 2024 08:49
- Hem yasa koyucu hem yürütücü hem de hakim 20 Şubat 2024 04:48
- İşkenceyi ve işkenceciyi aklamak 13 Şubat 2024 04:40
- Böyle demokrasi olmaz 06 Şubat 2024 04:46