17 Ekim 2016 01:00

Musul'u alalım mı almayalım mı?

Musul'u alalım mı almayalım mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Musul harekatı Amerikan bombardımanıyla başladı. Karadan topçu ateşi... Havadan “koalisyon” güçlerinin uçaklarla bombalaması.. Önce askeri terminolojiyle IŞİD mevzileri yumuşatılacak, ardından kara harekatı başlayacak.
Birkaç sorun var. Karşılıklı açıklama ve tehditlerle bir miktar “tartışılıp” bir noktaya gelinse bile hala çözülmemiş olarak duruyorlar ve anlaşılan “kervan yolda düzülecek”. Yani, güç ilişki ve dengeleri kapsamında çözümleri hem de askeri pratik içinde bulunacak. Kimin kime gücü yeterse yani. Ya da orman kanunu. Vaktiyle bir “torba hadisesi” olmuştu. Şimdi belki daha büyük ölçekli benzeri dayatma ve diz çöktürme zorlamaları dahil çok şey beklenebilir.
Bir sorun şu ki; “koalisyon güçleri” kimlerden oluşuyor –belli değil. Ya da bizi doğrudan ilgilendirdiği kadarıyla Türkiye var mı bu güçler arasında yok mu –bu belli değil! Veya belli de, nasıl böyle belli olmuş, o belli değil. Bir 63 ülkeden söz ediliyor. Irak’ta o kadar ülke müdahil deniyor. Bunlar “koalisyon”dan mı yoksa “artısı” mı var –bilen beri gelsin. Tarafların her biri kendi isteklerini dayatıyor. İran Irak’taki başlıca güçlerden biri, ama “koalisyon”a dahil mi –herhalde değil! Ya Türkiye? Türkiye başlangıçta IŞİD destekçiliği döneminde ya da diyelim IŞİD’i “kolladığı” günlerde “koalisyon”a katılmamıştı. Ama biliniyor, sonradan, nadim olmuş, hem de İncirlik ve sair havaalanlarını kullanımına açtığı “koalisyon”a katıldığını duyurmuş, hatta, bu “koalisyon”dan başka güçlerle birlikte, Irak’ta olmasa bile Suriye’de hava harekatlarına katılmıştı. Demek ki “kendi kendine gelin güvey olma”ymış! Türkiye “katıldım” demiş ama kimsenin haberi ya da onayı olmamış! Nereden öğreniyoruz? Amerika’nın yaptığı “Türkiye koalisyona dahil değil” açıklamasından. Bu ve benzeri Amerikan açıklamaları, yanına Gülen Beyin verilmemesi ve dahi desteklendiği iddiaları eklenince, “yandaş medya”dan başlayıp giderek hükümet erkanına ve son konuşmalarına bakılırsa Tayyip Beye kadar yayılarak, Amerika’nın “dost mu düşman mı belli olmadığı” ve Türkiye’ye “kumpaslar kurarak” “oyunlar oynadığı” yorumlarına neden oluyor.
Sonuç şu ki, Türkiye, başta Amerika olmak üzere hemen hiçbir güç tarafından Irak’ta ve özellikle Türkiye tarafından “göz dikildiği” hissi uyandırılmış olunan Musul’a yönelik harekatta katılımca olarak istenmiyor. Neden uyandırıldı bu “his”, açık. Türkiye, Musul’a hemen birkaç km mesafedeki Başika’da üs kurmuş. Üstünde üs kurulan toprakların sahipleri “istemiyoruz, git” diyorlar, ama Türkiye “kalacağım” ısrarında. Çeşitli gerekçeleri var. Biri, “Irak hükümeti davet etmişti” şeklinde. Diyelim ki etti, şimdi istemiyorum deyince, “ama eskiden çağırmıştın”dan gerekçe mi olur? Israr edilirse işgalci durumuna düşülmüş demektir. Bir diğer gerekçe Musul’a ve “demografik yapısının değiştirilmesi”ne ilişkin ve bu gerekçenin kendisi Türkiye’nin Musul’a olan ilgisini ortaya koyuyor.
Ve burada ikinci soruna geliniyor –Musul’a kimler girecek? Olağan koşullarda bunun tartışılması bile abestir, tabii ki Irak güçleri girmelidir. Ancak söylendiği gibi, Irak’ta 63 müdahil güç ve onların belki bir o kadar vesayetleri altında bulunan “yerli güç” var. Öyleyse tam bir “seç beğen al” hali! Kim karar verecek? Tabii ki –sırasıyla– bileği güçlü olanlar! Çünkü birden çok bileği güçlü ve birkaç da Türkiye gibi “benim bileğim de güçlü” iddiasında olan ülke var. Ve Türkiye “Beşika’dan çekilmem” ısrarının yanında bu üssü dayanak olarak kullanıp istemediği güçlerin Musul’a girmeye yönelmeleri durumunda askeri harekatta bulunacağı imasında bulunuyor. Bunun için Lozan tartışması gündeme getirildi, Başika sorunu bu nedenle oluştu, “yandaş medya” aynı nedenle “Musul da Musul” propagandasında vb.
Türkiye Musul’a yönelik silah çeker mi? Onca büyük güç kendilerini ortaya koymuşken biraz değil fazlasıyla zordur. Pazarlık çıtası yüksek tutulup Musul’da ucundan kıyısından etkili olunmaya, hiç değilse Türkmenler aracılığıyla bir “vali yardımcılığı” filan elde edilmeye çalışılmaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...