08 Ekim 2016 01:00

Ne pahasına olursa olsun!

Ne pahasına olursa olsun!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sanat sanat için midir, yoksa toplum için midir? Bu tartışmayı siyasete döktüğümüzde çok ilginç alanlara gidebiliyoruz. Sanatın toplumsal işlevi ikinci plana atılarak, salt sanat için sanat tezi, bazı itirazlara rağmen, savunulabilir ve geniş bir kabul de görebilir. Peki, sanat sanat içindir görüşünü siyaset için de devreye sokabilir miyiz? Diyebilir miyiz ki, siyaset toplum için değil, salt siyaset için yapılabilir! Bu zihniyetin barındırdığı örtülü ifade ne anlama gelebilir ki! Toplum için yapılmayacaksa, siyaset nedir ya da siyasetin amacı nedir ki? Niçin bir siyasi kadro türlü manevralarla halkı kamplaştırarak devamlı olarak iktidarda kalmayı hedefler ki! 15 yıllık iktidar süresini serseri para bolluğu içinde geçirip, işler biraz sıkıştığında da çareyi inşaat işlerinde arayan bir siyasi kadro, göstermelik bir orta vadeli programı açıklarken, bizzat başbakanın itirafı ile “İşlerimizi kış tutuyoruz, yaz çıkarsa bahtımıza” anlayışı ile niçin iktidara bu kadar yapışır da, ayrılmaktan günahı kadar ürker ki?          
İktisat siyaset ile yürütülünce işler cidden çok karmaşıklaşıyor ve bilinen iktisat kuramları ile tahlil edilemez hale geliyor. Öyle sanıyorum ki, bir zamanların “demokrasi tramvayı” zırvası, şimdilerde de “iktisat tramvayı” zırvası ile bütünleştirilerek siyaset götürülmeye çalışılmaktadır. İşin ilginci de şu ki, götürülmeye çalışılan da anlamlı bir devlet ve iktisat yönetimi olmayıp, adeta devlet aygıtını tüm kurum ve kurullarıyla ele geçirmiş olan bir aşiret ya da tarikat gurubunun kendi yönetim biçimini topluma dayatmaktan başka bir şey değildir. Aile yönetiminden nesil yetiştirmeye, içeride toplumu bir “dava” yönünde tetiklemekten dış ilişkilerde de aynı “dava”yı dayatmaya dek sürdürülen tüm siyasi politikalar içsel ve dışsal barış hedef alınarak sağlıklı ekonomik rayda yürüyüşten çok, adeta günlük kandırmacalarla “kurtlar sofrasında” gezinerek zaman kazanmaya yöneliktir. O nedenledir ki, komşularla ilişkilerimiz tehlikeye atıldığı gibi, içeride de düşman kamplar oluşturularak kararsız dengede insan gruplarının devletin gücünü eline geçirmiş tarafta toplanmasına çalışılmaktadır.
AKP’nin demokrasi tramvayı aldatmacası artık suyunu çekti. AKP aydınlarının halkı kandırması ile alınan yolda artık demokrasi oyunu sürdürülemez oldu. Her siyasi iktidarın en önemli kozu ekonomide yapacakları atılım ile halkının refah düzeyini yükseltmektir. Zira halkın en önemli siyaset ölçütü cebidir, hele de dar ve orta gelirli vatandaş için önemli olan da mutfaktır. Ekonomiden söz ederken, profesyonel iktisatçıların yaptığı gibi, “orta vadeli program” ya da “teşvik programı” vb. gibi gösterişli vaatlerden söz etmek istemiyorum. Bunların hepsinin üzerinde ünlü bir PPBS’miz var (idi!). Yani beş yıllık plan, yıllık programlar ve bütçeleme sistemi uyguluyoruz (umarım!). Bu arada 2000 IMF programının dayattığı bir de üç yıllık “önümüzü görme” programı var. Güzel de, bunların hangisinde “inşaat” ya da “alışveriş çılgınlığı” vazgeçilmez düsturumuz olarak gösterilmiş ki! Bunların hangisinde çakma darbe girişiminin ertesi gününde, tüm toplumsal muhalefete rağmen, Topçu Kışlası yapılması gerektiği aklıselimin anlayabileceği bir gerekçe ile anlatılmış ki! Tüm bu program ve projelerin hangisinde, emperyalist kurtların cirit attığı Ortadoğu’da, yarın sıkıyı görünce kimin yanında olacağı belli olmayan ufak devlet ya da aşiret topluluklarına dayanarak, haklılık boyutunu aşan dış müdahaleler öngörülmüş ki!
Siyaseti halk için yapan bir iktidar nasıl oluyor da ülkenin tüm kurumlarını hedef alıyor, bir eğitim şûrasına dahi danışmadan, kafasına göre diyanetin gölgesinde yuva düzeyinden başlayarak kapsamlı bir eğitim programı ile “kurşun asker” üretme modeli uygulamasına kalkıyor, ülkenin içine sürüklendiği hukuksuzluk karşısında, muhalefet lideri tarafından tüm ülkenin açık hapishaneye dönüştürüldüğü ithamına maruz kalabiliyor ki!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...