30 Eylül 2016 01:00

Gargamel yenilecek Şirinler kazanacak!

Gargamel yenilecek Şirinler kazanacak!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK), beklendiği gibi OHAL’in uzatılması için “tavsiye” kararı aldı! Talimatların “tavsiye” adı altında açıklanmasının bir gelenek olduğu MGK’nin aldığı bir diğer önemli karar da 15 Temmuz’un ‘Demokrasi ve Özgürlükler Günü’ olarak anılması oldu. Daha MGK’nin “Demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirleri” tartıştığı toplantı devam ederken Aralarında Hayatın Sesi ile Zarok, Jiyan, Azadi, TV10, VanTV gibi Kürtçe yayın yapan kanalların olduğu birçok TV ve radyonun yayını başbakanlık emriyle TÜRKSAT tarafından durduruldu. Elbette bu karar bizler için şaşırtıcı olmadı.  Çünkü darbeciler/FETÖ ile mücadele adına başlatılan OHAL süreci uzun bir dönemdir demokrasi ve barış mücadelesinde taraf olan emekçileri, aydın-akademisyenleri ve Kürt hareketinin temsilcilerini hedefe koymuş durumdaydı. Dolayısıyla zaten hedefe konmuş bu güçlerin sesi olan basın yayın organlarının sesinin kısılması bu politikadan bağımsız düşünülemezdi-ki egemenlerin Hayatın Sesi’ni kapatmak için uzunca bir süredir fırsat kolladığı biliniyordu. Ve işçi-emekçilerin insanca yaşam mücadelesinin, darbeye ve diktaya karşı demokrasi ve barışı savunanların sesi olan Hayatın Sesi, Erdoğan rejiminin ‘Demokrasi ve Özgürlükler Günü’ ilanına yakışır bir biçimde kapatıldı!
Hiçbir hukuki dayanağı olamayan bir kararla Hayatın Sesi ve diğer muhalif tv kanallarının kapatılması, iktidarın derdinin darbecilerle mücadele değil; tek adamın ülkeyi yönettiği bir dikta rejimi kurmak olduğunu bir kez daha gösterdi. Ve uzatılması yönünde  “tavsiye kararı” alınan OHAL, dikta rejimimi kurmanın önündeki bütün engellerin tasfiye edilmesinin; bu rejime karşı çıkacak bütün seslerin susturulmasının dayanağı yapılmak isteniyor.
Hayatın Sesi kapatıldı, çünkü ülkeyi adım adım savaşa sürüklerken halkın gerçekleri görmesini istemiyorlar. Yarın meclise gelecek savaş tezkeresinin uzatılması kararıyla birlikte Suriye’ye asker gönderilmesi hazırlıkları da yapılıyor. Rojava’daki Kürt kantonlarının bir tehdit olarak görülmesi nedeniyle ülke Suriye’de savaş batağı içine çekiliyor. Oysa Rojava’da Kürtlerin kendilerini yönetmesi, Türkiye halkları için değil; Kürt hareketini dikta rejiminin önünde bir engel olarak gören ve bu nedenle Kürt sorununu savaş ve şiddet politikalarıyla çözmek isteyen Erdoğan diktatörlüğü için bir tehdittir.
Hayatın Sesi kapatıldı, çünkü iktidar demokrasi, barış ve insanca yaşam mücadelesi içindeki binlerce kamu emekçisi tasfiye edilirken buna karşı yükselen sesler duyulmasın istiyor. İşçi sınıfının sosyal güvenlik sistemini tasfiye eden BES’in (Bireysel Emeklilik Sigortası), kamuda sözleşmeli istihdama dayalı yeni “düzen”in ve emeğe yönelik diğer saldırıların iç yüzünü kimse bilmesin istiyor.
Hayatın Sesi kapatıldı, çünkü “terörle mücadele” adı altında Kürt belediyelere el konulmasının, Kürt siyasetçilerin tutuklanmasının Türk ve Kürt halklarına her gün yeni acılar yaşatan savaş politikalarını derinleştirmekten başka bir işe yaramadığını kimse görmesin istiyorlar.  Ve bu kirli savaşı “vatan, millet, bayrak”  hamasetiyle geniş halk kesimlerini milliyetçi-şoven politikalara yedeklemenin ve dikta rejiminin destekçisi haline getirmenin peşinde koşuyorlar.
Hayatın Sesi kapatıldı, çünkü barışı savundukları için Erdoğan’ın “silahsız teröristler” dediği aydın-akademisyenlerin sesini kimse duymasın; medyada sadece kanal kanal gezen iktidarın borazanları olsun, her gün yüzlerce kez tekrarlanan yalanlarla  “bu bezirgân saltanatı, bu zulüm bitmesin” istiyorlar.
Ama yanılıyorlar. Daha birkaç gün önce Diyarbakır’da Musa Anter Gazetecilik Ödülleri’nin töreni yapıldı. Apê Musa şahsında bu yıl 24’üncüsü bu tören, tıpkı Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri gibi bu ülkede yargısız infazlara, faili meçhullere, bombalamalara, işkencelere rağmen halka gerçekleri ulaştırma mücadelesinin engellenemeyeceğini simgeliyor.
İçişleri Bakanı Soylu “Kürtçe bizim dilimizdir” derken kapatılan kanallardan biri de tek “suç”u Türkçesini her gün izlediğimiz Şirinler (Şînok) gibi çizgi filmleri Kürtçe olarak çocuklara ulaştırmak olan Zarok Tv idi. Dikta rejimi peşinde koşanlar mavi şirinlerden de korkuyorlar; çünkü onlar da biliyorlar, önünde sonunda Gargamel yenilecek, Şirinler kazanacak!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...