‘Kahrolsun Moody’s, S&P’ sahte çıkışıyla nereye?
Fotoğraf: Envato
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından birisi olan Moody’s’in Türkiye’nin “notu”nu “yatırım yapılabilir ülke” seviyesinin altına indirmesi, ekonomide “henüz değil”se de medya ve siyasette yeni bir “dalgalanma” yarattı!
Cumhurbaşkanı daha ilk andan başlayarak Moody’s ve kredi derecelendirme kuruluşlarına yönelik, eleştirilerini sıralarken Hükümet de pazartesi günkü toplantısının önemli bir bölümünü “Moodys’in değerlendirmesinin bir öneminin olmadığı”na ayırdığını Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş’un açıklamalarından öğrendik.
Dün de hem yandaş medya hem de ona eklemlenen diğer sermaye medyası Moody’s ve değerlendirmeleri için “üç kuruşluk” bir değerinin bile olmadığı (dolardaki değer artışının 3 kuruşu bulmadığına gönderme) “Moody’s’in notunu kırdık”, “Moody’se inat…”, “Moordy’s!” gibi hamasi ve aşağılayıcı manşetler yaptı.
Burada ilk akla gelen ise; “Bu kadar önemsiz ve etkisiz bir değerlendirme için Hükümetten medyaya, siyasetten ekonomiye bütün güç odaklarının ‘Moody’s’in değerlendirmeleri’ni gündemlerinin ön sırasına çıkarmalarının nedeni nedir?” sorusudur.
“Moody’s’in değerlendirmeleri”ne yönelik Hükümet ve Hükümete yakın medya ve bürokrasiden gelen eleştiri, “Moody’s’in değerlendirmelerinin ekonomik değil siyasi olduğu” biçimindedir. Ancak “sivil” ekonomi çevrelerine göre ise bu değerlendirmeler, “uyarı” olarak kabul edilmeli, “uyarılar” dikkate alınarak gereği de yapılmalıdır. Dahası Hükmet içinde de Başbakanın Ekonomiden Sorumlu yardımcısı Mehmet Şimşek de, “Moody’s’e en iyi yanıt reformlara devam etmek” olacaktır diyerek, aslında “değerlendirmenin siyasi olmadığına” dolaylı olsa da işaret edenlerin tarafında yer almıştır.
Bu tartışmanın ekonomik boyutu elbette gazetemizde ekonomiyle ilgili yazan arkadaşlarımız tarafından herhalde ayrıntıda da sürdürülecektir.
Burada şunu belirtmeliyiz ki, Hükümet tarafından Moody’s’e yöneltilen en flaş eleştiri olan “değerlendirmeler siyasidir” iddiasının tersine Hükümetin Moody’s’in değerlendirmesine yönelik yanıt mahiyetindeki “tepki açıklamaları” tamamen ve açıkça siyasidir. Dahası bu eleştirilere asıl rengini veren, Hükümetin siyasi ihtiyaçları nedeniyle, “Dünyanın bütün şer güçleri tarafından kuşatılmış, yedi düvele karşı savaşan Hükümet” algısını güçlendirmek için kullanılmaktadır.
Bütün bunların da ötesinde; uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, Türkiye’nin Hükümeti ya da BM tarafından değil uluslararası en büyük sermaye odakları tarafından ve onlara yatırımları ve girişimleri için yol göstersin, onların daha çok kâr ve rant sağlaması için gözlerini açan değerlendirmeler yapsın diye kurulmuşlardır. Bu yüzden de bu kuruluşlardan fakir fukarayı ya da mazlum ülkeleri gözeten değerlendirmeler beklemek ham hayaldir.
Türkiye gibi ülkeler bu uluslararası sermayenin dünyayı yönetme stratejisine bağlandıkları için de bu kuruluşlar tarafından denetlenmeyi de kabul etmiş olmaktadırlar. Bu yüzden de “Bu kuruluşların değerlendirmeleri bizi bağlamaz”, “Bunlar Türkiye’ye düşmanlık yapıyor” gibi tepkilerin büyük sermaye çevrelerinin gözünde bir kıymeti harbiyesi yoktur. Çünkü Türkiye’ye sermaye ihraç eden büyük sermaye odakları bu “değerlendirme kuruluşları”nın ne dediğine bakarak yatırımlarına yön verirler. Zaten bu değerlendirmeler de Hükümetler için değil büyük sermaye odaklarının önlerini görmesi için yapılmaktadır. Devletlerin, Hükümetlerin, bu değerlendirmeleri dikkate alıp almaması da kendi bilecekleri bir şeydir!
Elbette bu kurumların yine uluslararası sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda elbette siyasi kararlar aldıkları da olmaktadır. Ama onların “Türkiye ile ilgili bu son değerlendirme siyasi midir” denirse, ciddi ekonomistlere göre değildir.
Önümüzdeki bir yıl içinde ödenecek dış borç tutarının 198 milyar doları bulmuş olması, ihracatın düşme eğilimini sürdürürken turizmin de yakın gelecekte iyiye gitmeyeceği, içeride ve dışarıdaki savaş harcamaları, 15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan yeni harcamalar… bile ekonominin bir yıl içinde karşı karşıya kalacağı handikaplara yeterince işaret etmektedir. Örneğini kredi kartlarının taksit sayısını artırmak, ödenemeyen kart borçlarını 36 taksitten 72 takside çıkarılması, bir kalemde benzine, mazota 20 kuruş daha ÖTV eklenmesi ekonominin iyiye gittiğinin işaretleri midir?
Bu gerçekler ortadayken, “Her şey tıkır tıkır işliyor”, “İşler yolunda” açıklaması elbette inandırıcı değildir. Ve Moody’s’e ya da S&P’ye “siyaset yapıyorlar”, “Türkiye düşmanlığı yapıyorlar” diyerek de bu gerçeklerin üstü örtülmez.
Ama şunu da şimdiden söylemeliyiz ki, uluslararası büyük sermayenin avucuna düşmüş her hükümet gibi Erdoğan-AKP Hükümeti de ne kadar gürültülü tepki gösterirse göstersin Moody’s’in, S&P’nin dediklerini yapacaktır. Edilen laflar da sadece kamuoyunun kafasını karıştırarak yedeklemek içindir.
Kapitalist-emperyalist sistemden gerçek bir kopuşu başaramayan hiçbir hükümet, bu çemberin dışına çıkamaz.
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15
- İktidar ‘İstanbul’u alma’, muhalefet yurttaşın ‘stratejik oy’ kullanması peşinde! 09 Mart 2024 05:15