24 Eylül 2016 00:53

Demirtaş Güney’de

Demirtaş Güney’de

Fotoğraf: Envato

Paylaş

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Erbil ve Süleymaniye ziyaretleri çok önemli bir konjonktürde gerçekleşiyor. Her şeyden önce ziyaretler 11 Eylül’de Mehmet Öcalan’ın ağabeyi Abdullah Öcalan’la görüşmesini takip ediyor. Mehmet Öcalan görüş çıkışında bir açıklama yapmadı. Ertesi gün 12 Eylül’de Diyarbakır’da Mehmet Öcalan’ın kamuoyuna ilettiği mesajların içeriği kısa ve iki yıldır görüşe çıkamayan Abdullah Öcalan için fazla sıradan gibiydi. Kamuya açıklananlar böyle. Acaba açıklanmayan kısımlar var mı? Varsa bunlar neler içeriyor? Demirtaş’ın ziyaretinde Öcalan’ın görüşmede ifade ettiği değerlendirmeler ele alınacak mı? Bilgiye ulaşamadan daha fazla spekülasyon yapmanın bir faydası yok.

Ankara bir süredir Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı ve PDK Lideri Mesud Barzani’yi Kürt sorununda bir anahtar olarak kullanma niyetinde. Celal Başlangıç’ın belirttiği gibi daha 2007 gibi yakın bir tarihe kadar Barzani’yi “kabile reisi” olarak tanımlayıp, görüşmeyi reddeden Erdoğan, bugün kendisini en yakın bölgesel müttefiklerinden biri olarak belirlemiş durumda (Gazete Duvar, 20.09.2016). Ankara açısından bu ittifakın birden fazla boyutu var: Suriye’de YPG’yi zayıflatmak, KBY’de PKK’yi zayıflatmak, Irak’ta İran etkisini kırmak, TSK’nin bölgedeki varlığını süreklileştirmek ve derinleştirmek, petrol ticareti. Ancak belki bütün bunlardan daha önemlisi Barzani’nin Ankara’ya dost bir Kürt lider olarak Türkiye’deki Kürtler üzerindeki imajının kullanılması. Bu taktik Barzani’ye yakın hareket ve partilerin Türkiye’de güçlenerek alternatif bir muhatap yaratmayı amaçladığı söylenebilir. 

Türkiye gibi KBY de olağanüstü günlerden geçmekte. Demirtaş’ın ziyaret ettiği saatlerde Irak Maliye Bakanı ve Mesud Barzani’nin amcası Hoşyar Zebari parlamento tarafından bakanlıktan düşürülüyordu (Wall Street Journal, 21.09.2016). Bu gelişmenin Barzani ve Bağdat arasındaki ilişkileri daha da gereceğine hiç kuşku yok. Ancak Barzani Bağdat’ta kimden hesap sorabilir? Zebari’nin düşüşü henüz bir ay kadar önce Savunma Bakanı Halid el-Obeydi’yi de parlamentoya kurban veren Başbakan Haydar el Abadi’yi iyice zor duruma soktu. Savunma Bakanından sonra Maliye Bakanını da kaybeden Abadi, hükümeti ayakta tutabilir mi? Bu hükümet Musul operasyonunu sevk ve idare edebilir mi? Sünniler, Şiiler, Kürtler ve bunların bölgesel ve küresel müttefikleri arasında bir uzlaşma oluşturabilir mi? Bütün bunları geçelim; henüz temmuz ayında IMF’yle bir borç anlaşmasına imza atan Zebari gittikten sonra bu borcu temin etmek mümkün olacak mı?

El-Abadi’nin hükümeti daha geçen yıl kasım ayında çatırdamaya başlamıştı. Şii nüfusun hakim olduğu Bağdat ve Irak’ın güney ve doğusunda başlayan yolsuzluk karşıtı protestolara cevaben 11 hafta boyunca bir reform kampanyası yürüten Başbakan sonunda parlamentodaki desteğini yitirmişti. Böylece gücünü pekiştirmek için başlattığı kampanya güçsüzlüğünün tüm açıklığıyla sergilendiği bir halkla ilişkiler skandalı olarak neticelendi. Bu süreç gösterdi ki, Batı’yla iş birliğine yönelen el-Abadi sadece İran’a yakın Şiileri değil, Batı’ya yakın diğer Şiileri de bir arada tutmayı beceremiyordu. İran’a mesafeli ve Irak milliyetçisi Mukteda es-Sadr geçen mart ayında takipçilerini sokağa davet etti. Iraklı Şiilerin Dini Lideri Ayetullah Ali es-Sistani bile el-Abadi’den desteğini çekti. Açıkçası hükümeti ayakta tutan ABD’nin güçlü desteği oldu. Nitekim Bağdat’ta hükümetin düşmesi Musul operasyonunu belirsiz bir tarihe ertelemek anlamına gelecekti. ABD’nin umudu askeri zaferlerin ve IMF borçlarının hükümeti ayakta tutmasıydı. 

Bu noktada daha önce Başbakanlıktan kışkışlanan Nuri el-Maliki tekrar sahneye çıkıverdi (Yanlış anlaşılmasın: Zaten kuliste beklemekteydi). Geçen temmuz ayında el-Maliki Süleymaniye’de İran’a yakın diğer bir isim olan YNK Lideri Celal Talabani’yi ziyaret etti. Bu ziyaret Erbil’de KBY’nin anayasasına dair uzlaşamayan PDK ve YNK’nin arasını iyice açtı (Al Monitor, 26.07.2016). Zebari’nin bakanlıktan düşürülmesinde de yine el-Maliki’nin parmağı olduğu ve bu hamle için PDK ve YNK arasındaki çatışmayı kullandığı konuşuluyor (Aranews, 22.09.2016). 

Durum böyleyken Demirtaş’ın ziyareti sırasında dile getirdiği Kürt siyasileri arasında birlik umudunun gerçekleşme ihtimali çok zor görünüyor (BasHaber, 21.09.2016). Bağdat’taki gelişmeler korkarım bu umuda ciddi bir darbe vurdu bile. Ancak ziyaretin Süleymaniye kısmını ilgiyle takip etmek lazım. Geçen aralık ayında yine Erbil’den Süleymaniye’ye geçen Demirtaş, TSK Kandil’i havadan bombalarken ziyaretini yarıda kesip Türkiye’ye dönmüştü. Bakalım bu sefer semalarda neler olacak?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...