21 Eylül 2016 00:53

Darbe ve yolsuzluk

Darbe ve yolsuzluk

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Pazartesi akşamı CNNTÜRK’de Tarafsız Bölge’de Ahmet Hakan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile röportaj yaptı. Röportaj sırasında söz birkaç kez 17-25 Aralık meselesine geldi. Ahmet Hakan ısrarla 17-25 Aralık’ın FETÖ’nün AKP’ye darbe girişimi olduğunu tekrarlayarak, 17-25 Aralık günlerinde ortaya çıkan yolsuzluk iddialarının soruşturulamayacağını ileri sürdü. Ahmet Hakan’a göre, FETÖ bazı soruşturmaları biriktirmiş ve daha sonra birleştirmiş, birden ortaya çıkarmış. Ya da bu soruşturmaları yapan Zekeriya Öz gibi FETÖ’cü savcılarmış vs.vs. Bu çarpıtmayı sadece Ahmet Hakan yapmıyor. Bütün yandaş gazeteciler ve siyasetçiler aynı şeyi savunuyor. 

FETÖ’cü savcılar ve polisler gerçekten AKP Hükümeti’ni devirmek için böyle bir soruşturma yapabilirler. Uzun süre birilerini takip edip, bekledikten sonra da soruşturma başlatabilirler. Nitekim bugüne kadar pek çok soruşturma böyle olmuştur. Bir soruşturmayı FETÖ’cü savcı ve polisler yaptı diye, o soruşturmada şüpheli veya sanık durumunda olanlar aklanmaz. Soruşturmayı yapan kim olursa olsun, eğer şüpheliler hakkında yasaya uygun olarak toplanmış yeterli ve inandırıcı delil varsa dava açılır. Bir soruşturma bazen yeni deliller toplamak, yeni şüphelilere ulaşmak için bekletilebilir, uzatılabilir. Bu da o soruşturmayı geçersiz kılmaz.

Zaten Ahmet Hakan ve diğer yandaşlar samimi olsalar, o zaman FETÖ’cü savcı ve polislerin soruşturmasında yer aldığı bütün davalar hakkında beraat kararı verilmesini savunurlar. Bilindiği gibi bu davalar sadece Ergenekon, Balyoz vd. ulusalcıların yargılandığı davalardan ibaret değildir. KCK Davası, DHKP-C davaları ve 2010’dan sonra, hatta daha öncesinde Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde açılmış bütün davalardır. Üstelik Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kaldırılınca, bu mahkemelerin baktığı bütün davaların düşmesi gerektiğine dair avukatlar da başvurular yapmış, Anayasa Mahkemesi’ne davalar açılmıştır.

Demek ki, Ahmet Hakan ve diğer yandaşların asıl derdi, soruşturmaların yasaya aykırı olarak sürdürülmesi değil, hakkında çok sayıda yolsuzluk iddiası bulunan AKP ve yandaş patronların yargılanmasının engellenmesidir.

Hakan ve diğer yandaşlar, bir de FETÖ’nün 2013 sonrası faaliyetlerinin yargılanması gerektiğini ısrarla iddia ediyorlar. Burada da amaç AKP ve yandaş patronların yargılanmasının engellenmesi. 

Hukuken böyle bir şey olabilir mi? Fetullahçılar bir terör örgütü ise ve kırk yldır çalışmalarını gizli ve açık olarak sürdürüyorlarsa sadece son üç seneki faaliyetleri ya da darbe girişimlerinden ötürü yargılanmaları mümkün mü?

Örneğin, savcı bir FETÖ iddianamesi hazırlarken 2010 KPSS sınavı sorularının çalınmasından bahsetmeyecek mi? Ya da Hrant Dink Cinayeti’ni FETÖ işlemişse bunu iddianameye yazmayacak mı?

Yazacak elbette. Yazacak da, savcının bir de FETÖ’ye yardım ve yataklık edenleri yazması gerekir iddianameye. FETÖ’cüleri orduya kimlerin yerleştirdiğini, bunun için ne gibi çabalar sarf ettiklerini vs. yazmazsa 2010 KPSS’de soru çalınmasını yazmanın ne anlamı olur? Çünkü, ha KPSS sorularını çalmışsın, ha FETÖ’cü albayı general yapmak için önündeki sekiz generali emekli etmişsin. İkisi de aynı fiil. FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım ve yataklık etme. Hatta, bazı durumlarda suça iştirak. 

Bugünkü ortamda, yargının içinde bulunduğu koşullarda Ahmet Hakan ve diğer yandaşların gayreti ve yürütmenin yargıya baskısı belki AKP’yi bir süre kurtarır ama bu uzun sürmez, FETÖ Davası senelerce sürecek, siyasi durum değişecek. Bakın Hrant Dink Davası siyasi duruma göre kaç kere değişti. Önce bireysel cinayet, sonra Ergenekon Cinayeti ve şimdi FETÖ Cinayeti… FETÖ Davası da böyle olacak. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...