17 Eylül 2016 00:07

Öcalan görüşmesi ve yansımaları

Öcalan görüşmesi ve yansımaları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Abdullah Öcalan 17 yıldan bu yana hapsedildiği ve tecrit koşullarında yaşamaya mahkum edildiği İmralı Adası’ndaki cezaevinden bir kez daha “barış” dedi.
İki yıldan bu yana ailesi ile görüşülmesine de izin verilmeyen PKK lideri Öcalan avukatlarıyla beş yıldan bu yana görüşemiyor. Bu hukuksuzluk, bu engel hâlâ ortadan kalkmış değil. 
Kurban Bayramı öncesi kardeşi Mehmet Öcalan ile görüşmesine kapı aralandığının duyulması bir rahatlama yarattı. Başta Kürt halkı olmak üzere, barış isteyen, Kürt sorununun kan ve şiddetten arındırılarak, demokratik bir çözüme kavuşturulması umudu ve mücadelesi içindeki tüm demokratik güçlerce “yeni bir adım” “yeni gelişmelere aralanan kapı” olarak değerlendirilmese de, olumlu bir durum olarak karşılandı.
Gerçekten de, büyük bir anlam ve “Yeni bir durum”, “Yeni gelişmenin ilk adımı”, “Öcalan için ev hapsi mi gündemde”, “Müzakere sürecinde yeni kapı mı aralanıyor”, “Suriye savaşında bir anlaşma mı” gibi daha bir çok değerlendirmeye de konu olan kimi umutla konuşan yazan, kimi savaş taciri AKP iktidarının bunca yaptığını bile az bulup, bu görüşmeyi bile ABD ve diğer bazı emperyalist güçlerin baskısı ve yeni bir “arayış”ın sonucu olarak değerlendirmiş olsa da, durum bu yönlü gelişmelerle ilişkilendirmekten oldukça uzak görünmektedir.
AKP iktidarı hâlâ Kürt sorununun muhataplarıyla oturulup konuşularak, demokratik bir çözüme kavuşturulması arayışından çok, Kürt halkının politik aktörleri arasında nifak yaratmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla bu gelişme; kamuoyu baskısını zayıflatma, gizlenemeyen hukuksuzluğu gizleme, kamuoyunun yönelmiş dikkatini dağıtma ve Kürt halkını bölüp parçalama, ulusal demokratik uyanışını, örgütlenme ve özgürlük mücadelesini baltalamaya yönelik hamlelerden biri olmaktan başka bir amaç taşımıyor. 
Bu tür gelişmelerin sadece doğru değerlendirilmesi değil, aynı zamanda anlaşılmasını sağlamak kadar, oyunları bozan bir mücadele ve kazanım haline getirilmesi de önem taşıyor.
Mutlaka ilişkilendirilecek gelişmeler aranacaksa; her şeyden önce 50 Kürt siyasetçinin başladığı açlık grevinin nasıl bir seyir izleyeceği endişe kaynağıydı. Amed’de başlatılan, Öcalan’ın sağlığı ve durumunun bilinmesine kilitlenmiş olan açlık grevinin Kürtler için olduğu kadar, barış ve demokratik çözüm yanlısı Türkiye halkları ve dünya demokratik güçleri ve kamuoyu için de oldukça dikkat çekici bir gelişme olacağı belli olmuştu.
Yurt dışında da başlatılan açlık grevleri de gündem olmaya aday bir eylem olarak gündeme girdi. AKP iktidarı bir adım atmış oldu ve kardeş Öcalan’a aile adına görüşme izni çıkararak, Kürtlerin gündem yaratıp, dikkat merkezi olmalarının önünü kesmek için de olsa iki yıl sonra bir defaya mahsus ve süresi sınırlı bir aile görüşünün önünü açtı. 
AKP iktidarının pragmatizmi biliniyor. Bu gelişmede tanık olduğumuz da bu pragmatizmin bir tezahürüdür. Hiçbir gerekçesi ve izahı bulunmayan PKK Lideri Öcalan’ın yakınları, avukatları ve arzu eden kişi, kurum temsilcisi ve heyetlerle görüştürülmemesi keyfiyetinin, hukuksuzluğunun hiç değilse aileden kendi belirledikleri bir isimle giderilmesi bilinçle tercih edildi.
Öncesi bir yana son bir yıl içinde ayyuka çıkan zulümden, neredeyse haritadan silinecek saldırılara maruz kalarak yerle bir edilen il, ilçe ve Kürt köylerinden sonra bile ‘aile görüşü’ Kürtler içinde sevinç yarattı. Uzun süreden bu yana haber alınamayan, sağlık koşulları ve hatta yaşamı hakkında ciddi kaygıları bulunan Kürtler bir nebze de olsa rahatlamış oldular.
Kürt siyasetçiler yerinde ve doğru bir kararla başlattıkları açlık grevini yerinde ve doğru bir kararla sonlandırarak; yeni mücadele perspektiflerini ilan ederek mücadeleyi sürdürmeye devam ediyorlar. 
Ancak, bu durumun yeni bir adıma, yeni bir duruma ve aşamaya doğru ilerleyeceğine ilişkin tartışma, umut ve beklentiler kısa süre içerisinde yerini eski duruma bırakmış oldu.
Suriye’de çete ortaklığını derinleştiren AKP iktidarının işçi ve emekçilere, halklara saldırıları dinmiyor. İkisi il merkezi olmak üzere 24 belediyeye kayyım atanması, HDP’li belediyelerin işgal edilmesi, darbelerden sonra ve diktatörlüklerde olabilecek uygulamalar AKP iktidarının fikrinin de zikrinin de yansımasıdır. Şimdilik beklemede bırakılmış olsa da HDP’li vekiller de hala topun ağzındadır! 
Yeniden Öcalan’a dönecek olursak; aile görüşünde bir kez daha ısrarla barıştan söz etmesi, iktidar için bir şey ifade etmese bile, bu ezilen halklar için önemlidir. Süren savaşın tüm yükünü çeken, acı ve gözyaşı on yıllardır hiç dinmeyen Türkiye halkları bir sonuç çıkarabilir, barış, emek ve demokrasi mücadelesini yükseltebilirse, demokratik Türkiye için yeni bir yol açılmış olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...