12 Eylül 2016 00:54

Kurban olam hani bayram?

Kurban olam hani bayram?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bayrama girmeden, memlekette bolca bayram havası estirildi.
Memleket bir darbe atlattı. 
‘Demokrasi Bayramı’ çıktı karşımıza.  
Bir miting düzenlendi, “Yenikapı ruhu” bayramı kapladı ortalığı. 
Fırat Kalkanı adı verilen Cerablus operasyonu başladı. Ülkede, “Türk’ün Orta Doğu’da şahlanış rüzgarı estirildi.
G-20 zirvesinden bir fotoğraf yayınlandı: Erdoğan ile Rus liderin sohbetini, Obama’nın da onlara uzaktan bakışını gösteren... 
Ardından “G-20 zirvesinin yıldızı Erdoğan’ coşkusu yaşandı.
Bugün ise takvimler Kurban Bayramı’nı getirdi memlekete.
Bunca bayram lafı var, bayramın kendisi var. Peki memlekette bayram var mı? 
Bayram vesilesiyle bakalım. 

BAHARI KIŞA ÇEVİRİCEK GAZ!  
Üretim ve ticaret yavaşlamış durumda. İnşaat ve konut dışında yatırım yok. İhracattaki gerileme devam ediyor. 
Devlet mal ve hizmet alımı harcamalarını ve inşaat harcamalarını artırarak büyümeye can vermeye çalışıyor. 
Nereye kadar? 
Evet, ekonomi böyle büyüyor! 
Lakin böyle bir büyüme modeli ucuz emek, bol işsiz ve bol dış borç yaratır. Yaratıyor da nitekim!
İthalata, konuta, ucuz emeğe dayalı (Suriyelileri de içine alarak) bu sistem sürdükçe bugünleri mumla arayacağımız kesin!
Hükümet ayrıca tüketimle ekonomi büyüsün diye düşünüyor. Bu nedenle 2.5 yıl önce kredi kartları ve tüketici kredilerine getirilen kısıtlamaları kaldırmaya hazırlanıyor. 
Kısıtlama getirilmesinin iki sebebi vardı. Birincisi. Kredi kartıyla uzun vadeli ve taksitli borçlanmasının ithal ürünlere yönelik talebi artırıcı etkisini önlenmek. Böylece milli gelire oranı bir hayli artan cari açığı kontrol altına almak. İkincisi. Tehlike sinyalleri veren, ailelerin borçlanma durumunun ailelerin dağılmasına yol açacak boyuta gelmesini engellemek. 
Aradan geçen 2.5 yıllık süreçte, kısıtlama borçların artış hızını frenlese de, borçlar yine de arttı. Azalan tek şey kredi kartı harcamalarıydı. Şimdi hükümet onu da artırmanın peşinde. 
Amaç taksitli kartla büyümeye gaz vermek. Peki bu durum hükümetin zorunlu bireysel emeklilik kesintisiyle tasarrufları artırma eylemiyle çelişmiyor mu?
Bu gaz kısa vadede ekonomiye can verir de uzun vadede emekçilerin soluğunu keser.

BAYRAMDA CEHENNEM: SAVAŞ
Bayramın tadını kaçıran gelişmelerden biri de savaş. 
Türkiye’nin  şahlanışı havasında verilse de Türkiye giderek savaş batağına saplanıyor. Çünkü her kesin bir hesabının olduğu, büyük aktörlerin yer aldığı, kimin kiminle savaştığı net olmayan Suriye tuzaklarla dolu. 
Türkiye ilerledikçe Kürtlerle, Suriye Demokratik Güçleri arasında yer alan Kürt, Arap, Türkmen ve Çerkez gibi yerel unsurlarla karşı karşıya gelmeye başlıyor. İşgalci bir güç olarak görülüyor. 
IŞİD’in kutsal saydığı Dabık ve güneyindeki El Bab’a doğru gidiş de Cerablus’taki gibi 
lay lay lom olmaz!
Halep’e doğru gitmenin Rusya, İran, Suriye hükümetiyle karşı karşıya gelmek olduğunu herkes biliyor. Rusya ve İran’ın şu anki  desteği ciddi bir kösteğe dönüşebilir.
Türkiye hiçbir gücün askerlerini sürmek istemediği bir cepheye koşar adım girdi. Bu bir cehenneme gidiş değil mi?
Suriye’de kriz patlak verdiğinden beri o kadar çok cepheleşme, ayrışma yaşandı ki bugünkü duruma güvenmek yersiz. Her silah her yöne doğru çevriliyor.

BİR SAVAŞ FATURASI: VERGİ VE ZAM
Akaryakıta ÖTV zammı geldi. Olağandışı bir dönemde gelen zammın sınır ötesi operasyon
ortamından kaynaklandığı çok açık.
Türkiye akaryakıttan en yüksek vergiyi alan 5. ülke. Fiyatın neredeyse yüzde 70 vergi (KDV, ÖTV).
Söz konusu artışla vatandaşın cebinden bütçeye 10 milyar lira aktarılacak. Sadece bu kadar değil. Akaryakıttaki ÖTV zammının, iğneden ipliğe her şeyin fiyatını artırarak enflasyonu artırması bekleniyor. 
Başkaca vergi düzenlemeleri ve zamlar yolda. 
Sınır ötesi operasyon maliyetinin altından kalkmak ABD için bile çok zor. Türkiye sürekli istihbarat ve savaş bütçesini artırmak zorunda kalıyor. Örneğin, MİT’in 2015 bütçesi 1 milyar 110 milyondu. Yetmedi 91 milyonluk ek ödenek ayrıldı. 
Savaş bütçesi kabardıkça cebimiz yanmaya devam edecek!


ÇÖZÜM YOK, KARAKOL VE İNAŞAAT VAR

UZAK değil, daha birkaç yıl önce... 
Barış umudu dolaştı bu ülkede. Çatışmasızlık süreci yaşandı. 
Silahların susacağı siyasetin konuşacağına inanıldı. 
Şimdi başbakan ‘çözüm mözüm yok’ dedi. Bayramı iyice buruklaştırdı. 
“Konut, karakol yapacağız” sözleri eşliğinde teşvik paketi açıkladı.
Bundan önceki teşvik paketlerinin bölgesel dengesizliği gidermeye ve gelir dağılımındaki eşitsizliği azaltmaya katkısının olmadığını görmezden gelerek...
Geçmiş teşviklerin başarısızlıklarının nedenleri sorgulanmadan yine kendince baharlar müjdeleyerek. 
Turgut Özal başbakanlığı döneminden beri tekrarlanan ‘terörü bitirecek’ iddiasını yineleyerek. 
Fabrikalara teşvik dışında yapılacakları sıralayalım: 23 ilde toplam 67 bin yeni konut. 15 tane yeni hastane. 51 karakol. Batman, Diyarbakır ve Malatya’ya 3 yeni stadyum.
Bunlar bölgenin sorununu değil inşaatı uçurur.
Barış bayramı getirmez. 
Bunun için uzman olmak gerekmez. Bunca senedir yaşananlara bakmak yeterli.


‘YENİKAPI RUHU’ MU DİKTA RUHU MU?

KANUN Hükmünde Kararnamelerle memleketi OHAL’le yönetmek. Meclis’te aksi yönde alınan bir karara rağmen tarihinde oynama yaparak kararname çıkarıp muhalefeti hiçe saymak. 
‘FETÖ’ deyip ‘üniversitelerde ayıklama’ yapmak. ‘Fırsattan istifadeleri’ tüm kamu kurumlarına yaygınlaştırmak. 
Görevden alınan belediye başkanları yerine belediye meclislerinde seçim yaptırmayıp kayyım atamak.
Yazarları, gazetecileri hapse atmak.  
“Çetin Altanların düşüncelerinden dolayı hapis yattığı yıllar geride kaldı” noktasından... Mehmet ve Ahmet Altan kardeşleri gözaltına alma noktasına gelmek. 
‘Yeni kapı ruhu’ denilenin ne olduğu, hiç olup olmadığı, belli değil. Ama memlekette yaşananların ‘dikta ruhu’ olduğu açık!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...