02 Eylül 2016 00:58

Rozeti takılacak adam!

Rozeti takılacak adam!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın “Che denen eşkıya benim gencimin göğsünde, yakasında olamaz” açıklaması üzerine çokça şey söylendi. Eğer bu açıklama düzen savunucusu herhangi bir siyasetçi tarafından yapılmış olsaydı, üzerinde bu kadar durmanın abartılı olduğu bile söylenebilir. Ancak İsmail Kahraman’ın son 50 yılı, ülkemizde siyasal İslam’ın gayriresmi tarihi gibidir. O yüzden Kahraman’ın Che ile ilgili sözleri öylesine söylenmiş sözler değil; aksine tarihi bir hesaplaşma amacı taşıyan sözlerdi.

Che’nin CIA tarafından düzenlenen bir operasyonla Bolivya dağlarında infaz edildiği yıl olan 1967, İsmail Kahraman’ın MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) başkanı olduğu yıldı. Che, daha yaşarken emperyalizme karşı mücadelenin sembolü haline geldiği için CIA tarafından katledilmişti. Emperyalizm, dünyada ayak basmadık, yağmalamadık ülke bırakmamıştı ve Che, halkların emperyalist sömürü ve köleliğe karşı mücadelesinin kahramanıydı. O yüzden “yerli ve milli” değil; enternasyonalist bir devrimci, emperyalizme karşı mücadele eden bütün halkların dostuydu.

Che’nin öldürülmesi elbette emperyalizme karşı mücadeleyi engellemeye yetmedi. ’68’de bütün dünyada halkların ve gençliğin antiemperyalist mücadelesi yükselişe geçmişti. ABD emperyalizmi, yükselişe geçen mücadeleyi bastırmak için dünyanın birçok ülkesi-bölgesinde karşıdevrimci, gerici örgütlenmelerin kurulmasına “yardım” etmişti. İşte İsmail Kahraman’ın hikayesi de burada başlıyor. Kahraman’ın başkanlığını yaptığı MTTB, o dönem “komünizme karşı” mücadelede öne çıkan dinci, milliyetçi-mukaddesatçı bir gençlik örgütü idi. Tıpkı o dönem Fethullah Gülen’in Erzurum dernek başkanlığı yaptığı ‘Komünizmle Mücadele Dernekleri’ gibi. Deniz Gezmiş’in, Che gibi ülkemizdeki sembolü haline geldiği ’68’in devrimci gençliği; Türkiye’nin ABD emperyalizminin karakoluna dönüştürülmesine karşı 6. Filo’yu denize döküyor, emperyalizm iş birlikçisi iktidarların köylüye dayattıkları kotalara, yasaklara karşı köylülerin toprak işgallerine katılıyor ve grev-sendika yasağına karşı işçilerle birlikte mücadele ediyorlardı. İsmail Kahraman’lar, Gülen’ler, Arınç’lar, Gül’ler, Erdoğan’lar o dönem hepsi “komünizm tehdidine karşı” ABD’nin ve iş birlikçisi iktidarın “yardımcı kuvvetleri” idiler. 

Denizler, Che’nin mirasçıları olarak emperyalizme karşı mücadele ettiler. Onları “düşman” ilan eden Kahraman’lar ise, ABD emperyalizminin yeşerttiği siyasal iklimde yetiştiler.

Denizler işçi sınıfı ve köylülüğün, yoksul halkın safında yer aldılar. Kahraman’lar ise, iş birlikçi ülke burjuvazisinin “yardımcı kuvvetleri” olarak hareket ettiler.

Denizler darağacında Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesini haykırdılar. Kahraman’lar, İslam kardeşliğinden söz ederken Kürt halk mücadelesine karşı hep şoven gericiliğin safında durdular…

Sonra Sovyetlerin yıkıldığı, “Komünizm tehdidinin ortadan kalktığı” dönemde bu güçlerin ABD ile yolu bir kez daha kesişti. ABD, 2000’li yılların başında Büyük/Genişletilmiş Ortadoğu Projesi ile İslam coğrafyasını “ılımlı İslamcı” güçlerle dizayn etmeye yöneldiğinde ülkemizde de AKP iktidara gelmiş/getirilmişti. Tabii bugünün darbecisi FETÖ, o zamanlar iktidarın da ortağı idi. Dünün “yardımcı kuvvetler”i, bugünün iktidar ortakları haline gelmişti. Yani hem AKP’nin ve hem de Gülen’in temsil ettiği siyasal İslamcı yapılar, aslında son 50 yılda ABD emperyalizmi tarafından desteklenen/kullanılan örgütlerdi. 

Elbette bu ülkede kültür bakanlığı da yapmış olan Kahraman için çok şey söylenebilir. Ama o, laikliğin anayasadan çıkartılmasını savunarak, Che’ye ve temsil ettiği değerlere saldırarak ve Meclis Başkanı olarak müzakereden, barıştan söz eden HDP’li milletvekillerine “hadlerini bildirerek” 50 yıllık laiklik, demokrasi ve halk karşıtı politik çizgisini sürdürüyor. Ve Kahraman’ın bugün “ağabey”lik yaptığı bu politik çizgi,14 yıldır ülkeyi yönetiyor.

Bir yanda “ecnebi” Che ve “kökü dışarıda” Denizler; öte yanda nasıl oluyorsa 50 yıldır ABD emperyalizmi ile hep uyumlu bir siyasi çizgide yürüyen “yerli ve milli” Kahraman’ımız!

Acaba gençliğimiz hangi tarafta yer almalı, hangisinin rozetini takmalı?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa