02 Eylül 2016 00:52

İte kaka

İte kaka

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Milli takımın, 2018 Dünya Kupası grup eleme macerası, 5 Eylül Pazartesi günü Hırvatistan ile deplasmanda oynayacağı karşılaşmayla başlayacak.

Milliler son provayı Antalya’da Rusya’ya karşı yaptı. Bu maçta ortaya koyduğu performansa bakıldığında milli takımın Hırvatistan maçı öncesinde umut verdiğini söylemek mümkün değil. 

Terim’in, milli takımı yeniden yapılandırma kapsamında giriştiği gençleştirme hamlesi ciddi sorunlar yaratabilir, ki Rusya karşısında özellikle oyunun savunma kısmında bunun işaretleri bolca görüldü.

Futbolda tecrübenin çok önemli bir faktör olduğunu hiç kimse inkar edemez. Terim, deneyimli oyuncuları kadroya çağırmayarak risk üstlendi. Başarısızlık durumunda oyuncu tercihleri üzerinden ağır eleştirilerle yüz yüze kalacağı şüphe götürmez...

Yalnız Terim’in yenileşme/gençleştirme hamlesinin zamanlaması çok tuhaf. Herkes, Hırvatistan maçı için kadroyu açıkladığında haberdar oldu durumdan. Son dönemde milli takım kadrosunun değişmez oyuncularından Arda Turan, Gökhan Gönül, Selçuk İnan, Hakan Balta, Burak Yılmaz, Caner Erkin ve Semih Kaya’yı bu kez göreve davet etmedi Terim. 

Demek ki kadroya almadığı oyuncularla ilgili olarak son Avrupa Şampiyonası finalleri sürecinde ortalığa saçılan iddiaların en azından bir kısmı doğruydu. Yani bu oyuncularla arasında bazı sorunlar vardı. Ama böyle bir yenileşme hamlesine girişmek için ne diye Hırvatistan maçını bekledi ki Terim? Prim tartışması, formsuzluk, isteksizlik, uyumsuzluk, takımın havasını bozmak, vs... Sorun her neyse ve ne zaman baş gösterdiyse açıkça ortaya konması ve gereğinin o zaman yapılması gerekmez miydi?

Terim, bu oyuncuları kadroya çağırmama nedenlerinin birbirinden farklı olduğunu söylüyor ama nedenlerin ne olduğunu açıklamıyor. Böylelikle de spekülasyonların önünü açıyor. Zaten spekülasyon yaratmaya çok hevesliyiz, Terim de bunun malzemesini veriyor. Çok konuşup hiçbir şey söylememek, mevki-makam sahiplerinin önemli bir meziyetidir memleketimizde...

Yenileşme girişimi, sürpriz bir şekilde forma şansı bulan deneyimsiz oyuncular için de kuşkusuz zor bir durum yaratıyor. Rusya maçı bunu gösterdi. Tecrübe ve uyum konusunda sıkıntı yaşanacağı kuvvetle muhtemel. Terim her zamanki gibi “inşallah” sözcüğünü kullanmayı da unutmadan Hırvatistan maçına kadar çok daha iyi olacağız diyor ama birkaç gün içinde bunun nasıl gerçekleşeceği ciddi bir merak konusu...

Bir de “Her geçen gün daha iyiye gidiyoruz” klişesi var ki artık Terim’in olmazsa olmazlarından sayılabilir. Biz duymaktan bıktık, Terim söylemekten bıkmadı...

Emre Mor’a da değinmek lazım. Herkesin dilinde bu genç oyuncu... Kurtarıcılarla yol almaya alışmış bir toplum, yeni kahramanını buldu!.. O da bu yoğun ilgi karşısında kendisine yakıştırılan rolü benimsemişe benziyor. Çok önemli özellikleri var ancak şu anki oyun algısı modern futboldan çok uzak. Futbolun kolektif bir oyun olduğunu henüz tam anlamıyla içselleştirememiş gibi... Sürekli olarak kendi başına ve kafasına göre bir şeyler yapmaya çalışıyor. Messi’nin, Ronaldo’nun cüret edemeyeceği riskler üstleniyor.

Bazı hareketleri göze hoş geldiği için kafayı öne eğip giriştiği zorlama pozisyonlarda yaptığı top kayıpları dikkatlerden kaçıyor. Oysa günümüz futbolunda artık herkes topa sahip olmanın kıymetini bilen bir anlayışla mücadele ediyor ve top kayıplarını en aza indirgemeyi hedefliyor. Basit top kayıpları yapan bir takımın, oyunun kontrolünü eline geçirme ve dolayısıyla başarılı olma şansı yok. 

Dortmund’da olması kendisi için büyük şans. Çünkü bizim futbol ortamımız teknik bilgi ve kültürel donanım açısından Emre Mor’un gelişmesi, aşama kaydetmesi için uygun değil.  

Fatih Terim’in, “Görevimiz, Emre Mor gibi oyuncular bulmak” sözü bile nasıl bir futbol ortamına sahip olduğumuzu açıklamaya yetiyor. 

Teknik anlamda ülke futbolunun en tepesindeki kişinin asıl görevi, Emre Mor gibi oyuncular bulmak mı, yoksa Emre Mor gibi oyuncuların yetiştirilmesini sağlayan bir futbol düzeni kurmak mı olmalı?

Bu sorunun yanıtı aynı zamanda futboldaki geleceğimiz hakkında da fikir verebilir.

İnşallahlarla, maşallahlarla ite kaka bakalım daha nereye kadar yol alabileceksiniz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...