01 Eylül 2016 01:00

Türkiye'nin kendine has bir 'Suriye çözümü' yok!

Türkiye'nin kendine has bir 'Suriye çözümü' yok!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’nin “Fırat Kalkanı” operasyonunu, ABD ve batılı müttefikleri ile Rusya, İran, hatta Esad rejiminin “olur”uyla başlattığını herkes biliyor. Bu konuda yazılanlara da ne Türkiye’den ne de diğer ülkelerden bir itiraz geldi.
Ama önceki gün Türkiye; YPG-PYD güçleri ile TSK arasında çatışmaların durduğu, “ateşkes” yapıldığı, “Türkiye’nin güçlerini Cerablus’un batısına doğru çevirdiği, PYD’nin de güçlerini Fırat’ın doğusuna çektiği”ne ilişkin haberle ilgili ABD’den yapılan açıklamalara, “Türkiye bir terör örgütüyle ateşkes yapmaz”, “ Türkiye’yi terör örgütleriyle eşit gibi gösteren üslup kabul edilmezdir”...içerikli tepki gösterdi. Türkiye’nin bu konudaki tepkisi, ABD Büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığına çağrılmasına kadar vardı.
Öyle ki süreç ilerledikçe ABD’nin dolaysız desteği alınarak ve ABD tarafından, “Operasyonu ortak yürütüyoruz” demeye varan ifadelerle başlatılan “Fırat Kalkanı” operasyonunda ilerlendikçe görülüyor ki, ABD ve Türkiye arasında amaç ve araç farklılıkları da açıkça ortaya çıkmaya başladı.

RUSYA BLOKU SESSİZ AMA BEKLİYOR!

Ve tabii süreç ilerledikçe ve “Fırat Kalkanı”nın PYD-YPG’ye yönelik bir operasyona dönüşmesine batı blokundan çeşitli tepkiler ortaya çıktıkça, Erdoğan’ın da Putin’le görüşme öncesinde açıkça ifade ettiği, “Suriye’deki krizi çözerse Rusya çözer” biçimindeki iddiaların yandaş medya ve sermaye medyasında giderek artan biçimde öne çıkarıldığına tanık oluyoruz. Bu iddianın sahiplerine göre “Fırat Kalkanı” operasyonunu ABD ile değil Rusya ile birlikte yürütmek gerekiyor.
Peki, “Fırat Kalkanı operasyonunun başlamasından beri Rusya ne yapıyor?” denirse; bu sorunun yanıtı kısadır: Hiçbir şey!
Çünkü Rusya ne olup bitenler hakkında açıklama yaparak kendisi için bir durum belirlemesi yapıyor ne de “Fırat Kalkanı”na yakın bölgelerde bir operasyon yapıyor; sadece seyrediyor. Ama bu “seyretme” renksiz, şekilsiz bir seyretme değil elbette; ABD ile Türkiye arasındaki çelişkilerin derinleşmesini adım adım izleyen, sahneye çıkmak için uygun zamanı bekleyen bir seyretme!
Sadece Rusya da değil, çoğu zaman Rusya ile adı bir arada kullanılan İran (Dün İran’ın Türkiye’ye Suriye’den çıkması için bir uyarıda bulunduğuna dair haberler de çıkmaya başladı) ve Suriye rejimi de Cerablus etrafındaki gelişmeleri Rusya ile birlikte izliyor ve Türkiye’nin önlerine gelip “Bu iş siz olmadan yürümüyor. Bir el atın da şu işleri çözelim” demesini bekliyorlar.

MANEVRA ALANI DARALIYOR

Suriye’deki sorunların Rusya ve Çin tarafından çözüleceğini ilan etmiş olan açıkça Rusyacı ve Çinci olan aşırı milliyetçi çevrelerin Suriye politikasıyla ”üst akılcı”, “bölgedeki olup biteni” emperyalistlerin oyunlarına bağlayarak bölgede emperyalist çözümlere karşıymış gibi görünen Erdoğan-AKP yönetiminin planları arasındaki fark, giderek azalıyor.
Erdoğan-AKP yönetimi bir yandan batılı emperyalistlere “stratejik ortak” diyerek, batılı emperyalistlerin askerlerine üsleri açarken öte yandan da  Rusya ile “yakın iş birliği”ni amaçladığını her vesileyle yineliyor. Ancak emperyalistler arasındaki rekabetten yararlanma taktiği gibi görülen bu politikanın manevra alanı artık hayli daralmış görünüyor. Çünkü bu politika emperyalistlerin çözümünden bağımsız, halkların kardeşliğine ve kendi kaderlerini tayin hakkı üstünden bağımsız, demokratik, laik bir Suriye talebi etrafında şekillenmiyor. Tersine bu politika emperyalistlerin çözümlerine kimi itirazlarla eklemlenme biçiminde olduğu için, bir o emperyalistle bir öteki emperyalistle “yakınlaşan” bir “kıvraklık”la götürülmek istenen bir “şark iş birlikçiliği” olarak biçimleniyor.

RUSYA-İRAN-SURİYE İÇİN ÖSO DÜŞMANDIR!

Dün Rusya ve ABD ile “Esad’sız Suriye ve PYD-YPG güçlerinin terörist görülmesi” şartıyla emperyalist çözümlerle uzlaşmaya  hazır görünen Türkiye bugün “kırmızı çizgisini”, “PYD-YPG güçlerinin muhatap alınmaması ve Kürt koridoruna izin verilmemesi”ne indirgemiştir.
Gerçekte “Fırat Kalkanı” operasyonunun nedeni de bundan ibarettir!
Kısacası Türkiye’nin kendisine has laik ve demokratik bir Suriye için çözümü yoktur. Bu yüzden de bazen ABD-batı bloku bazen Rusya-İran çizgisine yakınlaşarak manevra yapmaya çalışmaktadır.
Rusya ve ABD aralarında bir çözüme yaklaştıkça da Türkiye’nin manevra alanı daralmaktadır.
Şimdi Türkiye Rusya’ya yaklaşarak pazarlık marjını yükseltmek istemekten doğan açmazdadır. Çünkü Rusya’ya yaklaşma da öyle masa başında hesap yaparken olduğu kadar kolay değildir. Türkiye’nin sıkışıklığı arttıkça, yaklaşmanın, kamp değiştirmenin faturası da büyümektedir.
Türkiye’nin Suriye’ye tanklarla ve özel kuvvet birimleriyle de olsa müdahale etmesi, ÖSO arkasında bir operasyon gücü olarak mevzilenmiş olması, Rusya-İran-Suriye bloku için ABD ile olduğundan daha büyük bir sorundur. Çünkü Esad rejiminin merkez bölgesi Şam-Lazkiye’de hâlâ asıl “düşman” ÖSO’dur. Böyle oldukça da Rusya ile yakınlaşma üstüne ne söylenirse söylensin “Suriye krizine çözüm”de Rusya-Türkiye yakınlaşması kolay olmayacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...