01 Eylül 2016 01:00

Darbe ve kaos

Darbe ve kaos

Fotoğraf: Envato

Paylaş

15 Temmuz darbe teşebbüsünün püskürtülmesinin ardından sık sorulan sorulardan birisi de Türkiye’nin “Nereye gitmekte olduğu” sorusudur. Bu soruya, bugüne bakarak “kaos” ve “otokratik yönetim” ya da tam tersi, yapılanları bir gereklilik/zorunluluk olarak görüp “demokrasiye doğru evrilme” süreci diyenler de olabilir.
Biz bu sürece ilişkin beklenti için geçen haftaki yazımızda “rüzgar” cevabını vermiştik:
- Yapısal sorunların aşılması için bir rüzgara ihtiyaç var.
Ama nasıl bir  rüzgar?
Türkiye ’90’lı yıllardan çıkışta AB’yi bir çıpa olarak görmüştü.
Kopenhag siyasi kriterleri olan hukukun üstünlüğü ve demokrasi, insan hakları ve azınlık haklarına saygı olarak 4 ana başlıkla ifade edilen kriterler, Türkiye’nin demokrasiye yönelimini ifade edecekti.
Öyle de oldu. Aralık 1999 Helsinki zirvesinde başlayan AB’ye adaylık sürecinde Ecevit Hükümeti, 35 maddelik anayasa değişikliğini ekim 2001 tarihinde gerçekleştirmiş ve 2002’de de 3 uyum paketi çıkarmıştı.
Kasım 2002 seçimleri sonucu AKP tek başına iktidar oldu.
Acaba, demokratik reform süreci bitecek miydi?
Öyle olmadı.
AKP süreci ilerletti. Ecevit Hükümetinin çıkardığı uyum paketlerine 6 uyum paketi daha ekledi; iki kez 2004’te 10 maddelik ve 2010’da 26 maddelik kapsamlı anayasa değişiklikleri yaptı. Toplamda 70 kadar yeni yasa ve 70 kadar yasada da yüzlerce maddede değişlikler yapıldı. Süreç 2005 yılında bir sonraki aşamaya ilerledi. Türkiye aday üyelikten artık katılım müzakereleri yürüten bir ülke haline gelmişti.
Ancak bütün bu sürece baktığımızda önce reformlarda yavaşlama, sonra bazı dönemlerde geriye gidişler ve sonra tekrar kısmi olumlu adımları gözlemlemek mümkün.
AB sürecini aralık 1999 Helsinki zirvesi olarak alırsak 17 yılın 14’ünde AKP’nin iktidar olduğunu görmekteyiz.
15 Temmuz sonrası “idari rejim” uygulamalarını yaşamaktayız.
Biliyorsunuz, KHK’ler Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılıyor. 5 KHK çıkarıldı. Devletin bazı açılardan yeniden yapılandırılması süreci yaşanıyor. İdare tarafından (yürütme organı) yapılıyor bu.
TBMM ve siyasi partiler devre dışı. Yargı da devre dışı bu süreçte. Yürütme organının hoşlanmadığı kararı verenler yürütme organının bir parçası gelmiş/getirilmiş HSYK tarafından açığa alınıyor ve sonra da haklarında gözaltı, tutuklama kararları veriliyor. Yargıçların kendilerinin güvencesi yok. Bu durum yurttaşların yargı güvencesinden yoksun olduğunu, hukukun üstünlüğü ilkesinin işlemediğini gösteriyor. Biz, AB sürecindeki reformlarda yavaşlama ve gerilemeleri AB’den kopuş olmadığı için Fransız demokrasisinin Cezayir savaşındaki durumuna benzetiyorduk. 5 Şubat 2014 tarihli “Yeryüzünün lanetlileri ve adalet idesi” başlıklı yazımızda bu konuya değinmiş ve şöyle demiştik:
- Fransız Prof. Dr. Jacqes Chevallier, Ertuğrul Cenk Gürcan tarafından çevrilen Hukuk Devleti adlı kitabında (İHAD Yayını, s. 115) “Bununla birlikte hukuk devletinin derinleştirilmesi doğrusal bir süreç değildir. Fransa’da, konjonktürel gerilemeler (Cezayir savaşı) yaşanmıştır; ve uzun bir süre boyunca, bazı hakları kısıtlayıcı bir kavrayış ve bazı güvencelerin yetersizliği söz konusu olmuştur” şeklinde değerlendirmede bulunur.
Okuyucular, “konjonktürel gerilemeler” nitelemesini Fransız profesörden aldığımız ödünçle bizim de kullandığımızı hatırlayacaklardır. Biz daha çok AB süreci olarak bilinen aralık 1999 tarihinden sonraki dönemde yaşanan ileri-geri adımlarla ilgili olarak bu kavrama başvuruyorduk.”
 Bugün bu düşüncemizde bir değişiklik yok.
Süreci kaos olarak değerlendiriyoruz. Kaostan çıkış için AKP’nin, cadı avlarına, yeni baskı yasa ve uygulamalarına değil, barış ve demokrasiye yönelmesini öneriyor ve istiyoruz.
Darbeler ve darbe tehditlerinden ve kaostan kurtulmak mümkün ve olanaklıdır.
Bu ise keyfi karar ve pratiklerle değil, hukukun üstünlüğü ve demokrasi, insan hakları ve azınlık hakları gibi değer ve ilkelerle yapısal sorunlara çareler üretilerek ve devlet yapılanması buna göre inşa edilerek sağlanabilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...