29 Ağustos 2016 01:00

'Himaye'de adli yıl açılışı ve yargı bağımsızlığı

'Himaye'de adli yıl açılışı ve yargı bağımsızlığı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

15 Temmuz darbe girişiminden sonra, “Herkes gerekli dersleri çıkarmalı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bundan böyle “Anayasal yetkisi olmayan konulara müdahil olma” tutumundan vazgeçeceğine dair değerlendirmeler ve yorumlar boşa çıktı.
Darbe girişiminin yarattığı kaos ve kargaşadan yararlanarak CHP, MHP ve AKP’yi Saray’da toplayan Erdoğan, ”Terörle mücadele konseptine” “Yenikapı ruhu”nu ekleyerek, darbe girişiminin “lütfundan” sonuna kadar yararlanmıştı.
Öte yandan hükümet de, “yargıyı yeniden düzenleme” girişimi için ihtiyaç duyduğu “Anayasa değişikliği” için CHP ve MHP’yi de yanına aldı. Onları, “Sizin istemediğiniz bir madde tasarıda olmayacak” diyerek ikna etti.
Ancak Cumhurbaşkanı ve AKP hakkında “yargı bağımsızlığı” ile ilgili uyanan hayaller, geçtiğimiz günlerde “Adli Yıl Açılışı” ile ilgili toplantının Saray’da, Cumhurbaşkanının himayesinde  yapılacağının ortaya çıkmasıyla yıkıldı! Daha doğrusu artık yıkılmış olmalı!
Özellikle de bu gelişme, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, Cumhurbaşkanı ve hükümetin her çağrısına en önde koşarak gitmeyi bir “memleket severlik” gibi sunan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için bir uyarı olmuşsa, yaşananların bir anlamı da olacaktır.
Biliniyor ama gelişmeleri bir kez de burada özetleyelim: 1 Eylül’de başlayacak Adli Yıl’ın açılış töreninin bir otelde yapılacağına dair davetiye hem Barolar Birliği’ne hem de diğer davetlilere gönderilmişti. 15 Temmuz sonrasında Saray’a gidip Cumhurbaşkanına “içten” ve tam “biat” ilan eden Barolar Birliği Başkanı’nın da toplantıda konuşacağı kendisine iletilmişti.
Ama Yargıtay Başkanı, bir süre sonra davetlilere, toplantının adresinin değiştiğini duyurdu: Toplantı Saray’daki “Kongre Salonu”nda yapılacaktı. Bu toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da konuşacağı gayri resmi olarak duyurulmuştu.
Bunun üzerine CHP ve Barolar Birliği Saray’da yapılacak “Adli Yıl açılış toplantısına gitmeyeceklerini”, çünkü Saray’da yapılacak bir toplantının yargı bağımsızlığına aykırı olduğunu, bu toplantıya giderek bu yaklaşıma destek vermeyeceklerini açıkladılar. MHP’nin ne diyeceğini belki yarın, Bahçeli’nin yapacağı duyurulan basın açıklaması sırasında öğreneceğiz. Ama Cumhurbaşkanının bu girişiminin AKP için bir mahsur teşkil etmeyeceğini, hatta “Zaten doğrusu da budur” deyip katılmayanları “Yenikapı ruhuna aykırı davrandıklarını” da söyleyecektir!
Böylece “Yenikapı ruhu”nun Saray’ın çağrısıyla harekete geçen bir “ruh” olduğunu bir kez  daha gördük. Ama bundan çok daha önemlisi, Erdoğan-AKP yönetiminin demokrasi anlayışında “kuvvetler ayrılığı ilkesi”nin olmadığını, en fazla görünüşte bunu lafta savundukları da ortaya çıktı. Hele de “yargı bağımsızlığı” söz konusu olduğunda onlar, “kuvvetler ayrılığı ilkesini” istemediklerini, tersine bütün yetkilerin tek elde toplandığı bir “tek parti tek adam diktatörlüğü”nde ısrar ettiklerini bir kez daha gösterdiler.
15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Cumhurbaşkanıyla “çay toplamaya” gitmenin yargı bağımsızlığına aykırı olmadığını öne süren Yargıtay ve Danıştay başkanlarının darbe girişiminden sonra Adli Yıl’ı Cumhurbaşkanının himayesinde açmayı yargı bağımsızlığına aykırı bulmaları zaten beklenemezdi.
Öyle ya, “Yenikapı ruhu”nun pratikteki karşılığı herkesin Cumhurbaşkanına biat etmesi, birlik-bütünlüğü “başkomutan” etrafında sağlaması anlamına gelmiyor muydu?
Öyleyse yargı neden bunun dışında kalsındı ki!
Şimdi Anayasada “yargı bağımsızlığını güçlendirmek” iddiasıyla bir değişiklik yapılacak. AKP, CHP, MHP “değişikliğin ne olacağı” konusunda anlaştıklarını da ilan ettiler. Ama “anlaştıklarının ne olduğu”nu henüz kamuoyuna açıklamadılar. Sadece hakimler ve savcıların “ayrı yüksek kurullara” bağlı olması konusunda anlaştıkları biliniyor. Ama yargı bağımsızlığının nasıl güvenceye alınacağına dair kamuoyuna açıklanmış bir şey yok.
Bu yüzden de, son günlerde yargının Cumhurbaşkanının dizinin dibine konuşlandırılmak istenmesi de dikkate alındığında yargı bağımsızlığı ile ilgili “Anayasa değişikliği”nin daha da dikkate alınmasının gerekeceği ortadadır.
Burada Barolar Birliği’ne, CHP ve HDP’ye olduğu kadar Türkiye’nin aydınlarına, demokratlarına, demokrasi güçlerine de önemli görevler düşmektedir, düşecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...