28 Ağustos 2016 00:38

Yangının merkezine yolculuk!

Yangının merkezine yolculuk!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Göz gözü görmez derecede sisli bir hava, oldukça kaygan ve virajlı bir yol, sağa sola yalpalayarak hızla giden bir araba... Üstüne üstlük şoför yüksek promil alkollü, hayır hayır alkollü demeyelim, günah, alkolle arası hiç iyi olmasa da hayatın sarhoş ettiği türden diyelim, ‘içmeden sarhoş’ yani... 
Türkiye’ye mi benzettiniz? Teşbihte hata olmaz derler. Kürtlerle diyalog masasını devirerek yükselttiği kendi iç ateşiyle birlikte, bir başka yangının da kıyısındaydı zaten Türkiye. Şimdi dindirmek bir yana, yüksek iç ateşiyle birlikte o yangının merkezine doğru hızlı bir dalış yaptı. Türkiye artık fiziken de Suriye’de! Bir hükümet yetkilisinin “Suriye politikalarımız yüzünden başımıza bunca iş geldi” itirafının üzerinden daha bir hafta geçmedi hem de. Bu ateşi dindirin, kan dursun, bombalarla parçalanmayalım, yeter diyenlere, Suriye yangınından ‘çözüm’ bulacak artık Türkiye’yi yönetenler!
***
Suriye’yi paramparça eden iç savaşa yıllarca körükçülük yaptıktan sonra, bu ‘Suriye’nin toprak bütünlüğü” hassasiyeti doğrusu göz yaşartıcı ve herkes de inanıyor zaten!
Minbîç, IŞİD’in elindeyken ‘Suriye’nin toprak bütünlüğü’ sorun değildi mesela. Ama Kürtler IŞİD’i oradan süpürünce ‘bütünlük’ alarm verdi, öyle mi? Geçelim bunları, dert edilenin Suriye’nin bütünlüğünün korunması olmadığı ama Suriye Kürtlerinin olası bütünlüğünün engellenmesi olduğunu kim bilmiyor ki. ‘Fırat Kalkanı’ ismi bile yeterlidir. Kimin önüne çıkarılmıştır bu ‘kalkan’, IŞİD’in mi? 
***
Minbîç sonrası, artık IŞİD’in koruyamayacağı kesinleşmiş Cerablus, büyük ihtimal gizli bir mutabakatla, Türkiye’nin özel kuvvetlerine bırakılıverdi. ÖSO’yu oluşturan güçlerin de Türkiye’nin özel kuvvetlerinden çok da ayrık olmadığını yeterince biliyoruz artık. 
TSK tankları eşliğinde Cerablus’a güle oynaya yol alan cihadçılar... “Laikliğin sigortası”(!) ordunun bu hazin fotoğrafı bir yana, “nefes kesen harekât” dedikleri bu! Ortada IŞİD’çi yok, çatışma yok. Yaralandığı söylenen üç cihadçının da ayaklarına diken batmış ya da postalları vurmuştur büyük ihtimal! 
Bazı IŞİD’çilerin üniforma değiştirip ÖSO’ya katıldıkları söyleniyor ki hiç de yabana atılacak bir iddia değil. Zaten epeycesi bu ÖSO’cu çetelerden devşirilmişti IŞİD’e. 
Daha güneye, El Bab’a çekildikleri de başka bir iddia. Bir süre sonra TSK ve özel kuvvetleri El Bab’a yani daha derine ‘davet’ edilirse şaşırmayalım. “Kürtler girmeden buyrun siz gelin” denebilir ve herşey “Suriye’nin toprak bütünlüğü” için ne de olsa! 
‘Kontrgerilla diplomasisi’ denen ‘branşın’ nadide örnekleri işte...
***
Cerablus’a güle oynaya girildi de ya sonrası? Dibsiz bir kuyu, sisli bir yoldur. “Beklentilerini bulamaz ve kısa sürede geri çekilir” diyenler çok iyimserler. Bazen istesen bile çıkılamayacak pozisyonlar vardır. Sana oraya girmen için bir şekilde ‘vize’ verenlerin oradan çıkman için de vizesine ihtiyaç duyabilirsin! Evet, ABD ve Rusya’dan bahsediyoruz. Türkiye’nin Suriye sahasına girişinin bu ‘vizelerle’ ilişkisi kesindir ama işin bu boyutunun ayrıntısı başlı başına bir yazı konusudur. 
Bundan sonrasının, Cerablus yolculuğu kadar neşeli gitmeyeceği açık ama. İki nedenden ötürü... 
Birincisi, Türkiye’yi yönetenlerin önünü arkasını görmeden, rasyonel dayanakları olmayan motivasyonlarla hareket etmeleri. Artık çivisi çıkmış ‘Stratejik derinlik’, ‘yeni Osmanlıcılık’ falan ve tabi Kürt fobisi... Şimdi ABD ve Rusya’dan alınmış kısmi vizeyle edinilmiş ‘meşruluk’ ve onun verdiği sarhoşluğun üzerine Kürt fobisini ekleyin, sonu hüsran fevri işlere girişilebileceği hepten olasılık dışı mıdır?
İkincisi ve en önemlisi ise Rusya ve özellikle ABD’nin her daim güncellenen stratejilerinde Türkiye’ye biçilebilecek yeni rollerle ilgili... Suriye’ye girmiş ve orada konumlanmış Türkiye’nin,  Kürtlerin yapacağı tüm işlere hazır duracağı, Rakka’ya inmeye bile gönüllü (ya da zorunlu, farketmiyor) olacağı açıkken hem de. ABD ve Rusya’ya bağlıdır ve dengelere göre verilmeyecek işler değildir. 
Ama asıl belirsizlik ve kapışma IŞİD sonrasında... İki büyük aktörü görece akortlu davranmaya zorlayan bir faktördü IŞİD. Suriye’deki Türkiye, IŞİD sonrası ne yapacaktır? Büyük kıyamet o zamandır çünkü. Artık uyumsuzluk moduna girecek olan Rusya ve ABD’yle, Fırat Kalkanı’ndaki gibi, her iki tarafın da görece kabulüne uyan bir pozisyon tutturabilmek mümkün olacak mıdır? Avrasyacılık ayaklarıyla blöf çekenler ya da ciddi ciddi bu hayale dalanlar, IŞİD sonrası nasıl bir gerçeğe uyanacaklardır? 
Cerablus’tan cihadçılarla çekilip paylaşılan şen şakrak ‘selfieler’, ‘içmeden sarhoş’un yangının merkezine yolculuğunun fotoğraflarıdır. 
Maalesef...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...